Darwinistlerin 'Kromozom Sayısı 48'den 46'ya Düştü' Aldatmacası

Darwinistlerin 'Kromozom Sayısı 48'den 46'ya Düştü' Aldatmacası
Darwinistlerin uzun zamandır dile getirdikleri “maymunların 48 olan kromozom sayısı, iki kromozomun birleşmesi sonucunda zamanla 46’ya düştü ve sonunda insan oluştu” şeklindeki izahları bazı kişiler için oldukça aldatıcı olabilir. Çünkü anlatım bilimsel açıdan her ne kadar olağanüstü mantıksız olsa da son derece basittir ve konu hakkında bilgisi olmayan kişiler için yeterli derecede ikna edici olabilmektedir. Ayrıca bu gibi kişiler, tek bir genin olağanüstü kompleksliğinden ve tesadüfi hiçbir değişime, dönüşüme izin vermeyecek kadar hassas olduğundan habersizdirler. Asıl önemlisi de bu kişiler,DARWİNİSTLERİN TEK BİR PROTEİNİN OLUŞUMUNU BİLE AÇIKLAYAMADIKLARI gerçeğini bilmemektedirler.

Darwinizm’in en büyük ve temel açmazı hayatın ilk başlangıcı olduğundan, Darwinistler için en büyük sıkıntı konusu da budur. Tek bir proteinin, değil tesadüfen, laboratuvarda dahi oluşumuna bir açıklama getiremeyen Darwinistler her zaman olduğu gibi en kaçamak yol olarak demagojiye başvurmaktadırlar.

Bir proteinin oluşması için başka proteinlere ve hücrenin kendisine ihtiyaç vardır. Genler ise proteinlerden çok daha komplekstirler. Genlerin varlığı için hem proteinlere hem de hücrenin tüm organellerine ihtiyaç vardır. Dolayısıyla daha bir tek proteini açıklayamayan Darwinist-lerin genler üzerinde spekülasyon yapmaları, hikayeler anlatmaları ancak çocukları kandıracak davranışlardır. Fakat günümüzde çocuklar bile bu sahtekarlıklara inanmamaktadırlar.

Darwinistlerin Ne Kadar Büyük Bir Acz İçinde Olduklarının Bir Delili Daha

Darwinistler, maymunlardaki 48 kromozomun, iki kromozomun birleşmesiyle zamanla 46’ya indiği iddiasını, insanlarda gerçekleşen bir hastalıktan yola çıkarak geliştirmişlerdir. İnsanlarda kromozom 2 (iki kromozomun birleşmesiyle oluşan füzyon), ancak 1000’de bir oranında gerçekleşen genetik bir bozukluktur. Şempanzede 48, insanda ise 46 kromozom vardır. Bu dev farklılığa evrime göre bir açıklama getirmek için Darwinistler, insanlardaki kromozom 2’nin, hayali ortak atanın bir delili olduğu iddiasıyla ortaya çıkarlar. Oysa burada bir evrimleşme yoktur. İnsan kromozomunda meydana gelen füzyon (iki kromozomun birleşmesi) bir evrimleşme değil, bireyin sakat yaşamasına hatta ölmesine neden olan bir hastalıktır. Bunun en bilinen örneği Down sendromudur. Şimdiye kadar yapılan bilimsel deneylere göre bu füzyon hiçbir avantaj sağlamamakta, tam tersine sağlıklı olmayan mutant ya da kısır bireyler oluşmasına neden olmaktadır. Bir hastalığın evrime delil olarak sunulmaya çalışması ise Darwinistlerin ne büyük acz içinde olduklarının göstergesidir.

Kromozom Sayısının Aynı Olması Benzerlik Olduğu Anlamına Gelmez

İnsanın şempanzeden evrimleştiği aldatmacasını savunmak için kromozom sayısı veya genom benzerliğini öne sürmek son derece mantıksız ve dayanaksızdır. Çünkü;

İnsan, genom dizilimi bakımından nematod solucanlarına %75 oranında benzer.

Kromozom sayısı bakımından ise, Peromyscustürü farenin, patatesin ve tütün bitkisinin de 48 kromozomu bulunmaktadır.

İnsanların kromozom sayısı ise örneğin Lepus europaeustürü tavşanda olduğu gibi 46’dır.

Dolayısıyla kromozom sayısının aynı olması bir benzerlik anlamına gelmemektedir. Kromozom sayısı aynı da olsa, tek bir genin farklı olması, o organizmayı tamamen farklı bir canlı haline getirebilir. Dolayısıyla insan, bu ölçüler esas alındığında, bir patatesle veya tütün bitkisi ile ne kadar aynıysa, bir şempanzeyle de ancak o kadar aynı olabilir.

Allah, batıl Darwinizm dinini, yıkılmış ve yenilgiye uğramış şekilde yaratmıştır. Tek bir delili olmayan bu teorinin destekçileri böyle akıl almaz aldatmacalarla bilgisiz insanları kendi taraftarları haline getirmenin peşindedirler. Bu aldatmacaya kapılmamak için halkımızın, Darwi-nistlerin hayatın başlangıcını dahi açıklayamadıklarını, tek bir protein karşısında çaresiz ve açıklamasız kaldıklarını ve iddialarını kanıtlayan tek bir tane bile fosil, delil bulunmadığını çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Darwinistlerin anlattıkları, yalnızca aldatmacaya dayalı spekülasyonlardan ibarettir.

Kromozomlarda Kodlu 'Ruha Dair Özellikler' Evrimle Açıklanamaz

Allah, insan bedeninin her milimetrekaresini benzersiz bir sanat ile yaratmıştır. Hücreleri, onları meydana getiren organelleri, molekülleri, atomları vesile ederek insan vücudunda son derece kusursuz bir yapı meydana getiren Allah, kromozomları da insanın bütün hayatında rol oynayan önemli bir unsur kılmıştır. Nitekim insanın doğuştan sahip olduğu kromozomlar, yaşam boyu onda tecelli edecek olan tüm özellikleri belirlemektedir. Öyle ki, daha anne karnında yeni döllenmiş bir yumurta hücresiyken bile, kişinin doğduğunda sahip olacağı göz rengi, kan grubu, yüz şekli, kemik yapısı ve bunlar gibi tüm fiziksel özellikleri kromozomlarında kayıtlı olarak mevcuttur. Diğer bir deyişle, kromozomların üzerindeki DNA şifrelerinde yeni doğacak olan canlının tüm fiziki özellikleri saklıdır.

Her insanın bedeninde 23 çift olarak bulunan bu kromozomların diğer bir mucizevi özelliği de, içlerinde kişinin kişisel özelliklerinin de kayıtlı olarak bulunuyor olmasıdır. Nasıl ki bir kişinin doğduğunda göz ya da saç renginin ne olacağı kromozomlarında belirlenmiş ise, hayatı boyunca sahip olacağı tüm kişilik özellikleri yine bu kromozomlarda şifrelenmiştir. Bu da insanın tüm hayatının ve tüm amellerinin Allah tarafından bir bütün olarak yaratılmış olduğunun bir göstergesidir. Hiç şüphe yok ki Allah geçmişimizi, geleceğimizi, işlediğimiz tüm amelleri bilen, bizi bizzat yaratan, hiç yoktan var edendir.

İnsanın olduğu gibi hayvanların da; örneğin, kedilerin, köpeklerin, arıların, karıncaların ve diğer tüm hayvanların gerek fiziksel gerek ruhsal özellikleri kromozomlarındaki DNA moleküllerinin içerdiği aminoasitlerin kendi aralarında değişik biçimlerde bir araya gelerek oluşturdukları genetik şifreye göre önceden belirlenmiştir. Bu özel kodlamaya göre örneğin arının yüzyıllar boyunca nesilden nesle aynı görünüme sahip olacağı, aynı tür davranışları sergileyeceği; yeni bir koloni keşfettiğinde bunu diğer arılara duyurmak için özel bir koku salgılayacağı, saldırıya uğradığında diğer arılarla beraber kovan girişine birikerek düşmanı geri püskürteceği, kovan ısısı yükseldiğinde kovana yakındaki su kaynaklarından topladığı su damlalarını getireceği ve bunları kuluçka hücrelerinin üzerine serpeceği ve daha pek çok davranışları kendisinde ve tarih boyunca yaşamış tüm arıların kromozomlarında “içgüdü” olarak kayıtlıdır. “İçgüdü" olarak tanımlanan tüm davranış biçimleri ise Allah'ın ilhamıdır. Her şeyin tesadüfler sonucu meydana geldiğini iddia eden evrimciler dahi, aslında canlıların tüm vasıflarının Allah tarafından yaratıldığı gerçeğinin farkındadırlar. Evrim teorisinin kurucusu olan Charles Darwin de içgüdülerin yaratılmış olduğunu kabul etmemenin mantıksız olduğunu şöyle itiraf etmiştir:

“Sonunda yavru guguğun üvey kardeşlerini yuvadan atması, karıncaların köleleştirmesi gibi içgüdüleri, özellikle bağışlanmış ya da yaratılmış içgüdüler olarak değil de, bütün organik yaratıkların ilerlemesine yol açan genel bir yasanın, yani çoğalmanın, değişmenin, en güçlülerin yaşamasının ve en zayıfların ölmesinin küçük neticeleri olarak görmek, mantıklı bir sonuç çıkarma olmayabilir, ama benim hayal gücüm için çok daha doyurucudur.” (Charles Darwin, Türlerin Kökeni, s. 310)

Kromozom Yüce Rabbimiz’in Hayranlık Uyandıran Tecellilerinden Biridir

Darwin'i körü körüne izleyen bazı bilim adamları halen hayatın kökenine hayalperestçe bakmaya devam etmektedirler. Elbette ki, bu hayaller Darwinistler için her defasında beraberinde hayal kırıklığını da getirmektedir. Çünkü Darwinizm hiçbir zaman bir bilim olmamıştır. Birçok bilim dalı vardır, fakat Darwinizm sadece hayallere, ön yargılara ve yalanlara dayalı bir felsefedir.

Akıl ve vicdan sahibi her insan, vücudundaki mükemmel sistemlerin şuursuz atomlar tarafından kendi kendine oluşamayacağını takdir edecektir. Allah'ın izni ve bilgisi olmaksızın, değil bir insanın yürümesi veya konuşması, o insanın tek bir hücresindeki bir molekül parçasının hareketi bile söz konusu değildir. İnsan vücudunda trilyonlarca hücrenin her birinde kesintisiz işleyen sistemler, insana Allah'ın sonsuz aklını, ilmini, gücünü, yaratışındaki sonsuz mükemmelliği göstermektedir. Kaldı ki sonsuz merhamet sahibi Rabbimiz'in varlığının delilleri yalnızca bu küçücük kromozomda değil, evrenin her noktasında sergilenmektedir. Bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmektedir:

“De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." De ki: "Öyleyse, O'nu bırakıp kendilerine bile yarar da, zarar da sağlamaya güç yetiremeyen birtakım veliler mi (tanrılar) edindiniz?" De ki: "Hiç görmeyen (a'ma) ile gören (basiret sahibi) eşit olabilir mi? Veya karanlıklarla nur eşit olabilir mi?" Yoksa Allah'a, O'nun yaratması gibi yaratan ortaklar buldular da, bu yaratma, kendilerince birbirine mi benzeşti? De ki: "Allah, herşeyin Yaratıcısı'dır ve O, tektir, kahredici olandır."” (Rad Suresi, 16)

Canlının yaşamını bir plan ve program içinde devam ettirmesini sağlayan DNA'yı bir ansiklopedi olarak düşünürsek, bu ansiklopedinin ciltleri de kromozomlardır. Kromozom ciltlerinin DNA molekülünde çiftler halinde yer alması çok önemlidir. Her insanın yaratılış aşamasında bu çift kromozom ciltlerinin yarısı anneden diğer yarısı ise babadan gelmektedir. Anneden gelen 23 kromozom ve babadan gelen 23 kromozom birbirinin çiftidir. Yani her insanın hücre çekirdeğindeki 46 kromozom aslında 23 çiftten oluşmaktadır. Sadece 23. kromozomun özel bir durumu vardır. 23. kromozom genelde X veya Y işaretiyle gösterilir. Erkeklerde 23. kromozomun çiftlerinin biri X diğeri de Y kromozomudur. Kadınlarda ise 23. kromozom X kromozomunun çift halinde bulunmasından oluşur.

KURAN MUCİZELERİNDEN…

Cinsiyet ve 23. Kromozom Çifti

İnsanda cinsiyeti belirleyen 23. kromozomdur. Kuran'da hem "kadın" hem "erkek" kelimeleri ayrı ayrı 23'er defa tekrarlanmaktadır.

İnsanların ve diğer canlıların genetik yapısı, kromozomlara bağlıdır ve DNA'lar bu kromozomlarda yer alan genetik bilgilerdir. Cinsiyetin belirlenmesi ise 23. kromozom çiftine bağlıdır. Yani bir erkek ve kadın arasındaki yapı farklılığı 23. kromozom çiftinden kaynaklanmaktadır. Herhangi bir kişinin 23. kromozomu XX şeklinde ifade edilen yapıda ise cinsiyeti kadın, XY şeklinde ise cinsiyeti erkektir.

Erkek-kadın farklılığını sağlayan 23. kromozom çiftine Kuran'da şöyle işaret edilmektedir: Kuran'da hem "erkek" kelimesi, hem "kadın" kelimesi ayrı ayrı 23'er defa tekrarlanmaktadır. (Her iki kelimenin de sadece tekil halleri sayılmaktadır.) Kromozomlarla ilgili yakın dönemde elde edilen bu bulgu, Kuran'da yüzyıllar öncesinden haber verilmekte ve erkek-kadın arasındaki temel farklılığın 23 sayısı ile ilgili olduğuna işaret edilmektedir. (Doğrusunu Allah bilir.)

İnsandaki Kromozom Sayısı

İnsanı bir damla sudan yarattı, buna rağmen o, apaçık bir düşmandır.(Nahl Suresi, 4)

Erişkin bir insan bedeninde yaklaşık 100 trilyon hücre bulunmaktadır. Hücrelerin hepsi aynı genetik yapıya sahiptir. Bu genetik yapı, hücrenin çekirdeği içerisinde yer alan kromozomlarda bulunur. Bir insan hücresinde 23 çift, yani 46 adet kromozom vardır. Bunların 23'ü anneden 23'ü babadan gelmektedir. Bu kromozomlarda da, o insana ait özelliklerin kayıtlı olduğu DNA molekülleri vardır. Bilim dünyası, insan hücresindeki kromozom sayısının 46 olduğunu ancak 20. yüzyılın ikinci yarısında öğrenebilmiştir.

Kuran'da "meni" ve "nutfe" kelimeleri, farklı şeyler olarak bahsedilmektedir. "Meni" bütünü, "nutfe" ise onun bir parçasını ifade etmek için kullanılmaktadır.

"Nutfe" kelimesi cümlede kullanılış yeri itibariyle, dilbilgisi kuralından ötürü, aşağıda nutfetin, nutfete, nutfeten gibi farklı şekillerde okunmaktadır. Ancak burada anlam değişikliği söz konusu değildir.

"Nutfetin" (nutfe) kelimesinin ebced değeri 23. (En küçük ebced hesabıyla)

Surede "nutfetin" kelimesine gelinceye kadar kullanılan harf çeşidi 23.2

Ayette "nutfetin" kelimesine gelinceye kadar kullanılan harf çeşitlerinin ebced değeri 23.3 (En küçük ebced hesabıyla)

Surede "nutfetin" kelimesine gelinceye kadar olan noktalı harf adedi 46.

Sonra o su damlasını bir alak (embriyo) olarak yarattık; ardından o alak'ı (hücre topluluğu) bir çiğnem et parçası olarak yarattık; daha sonra o çiğnem et parçasını kemik olarak yarattık; böylece kemiklere de et giydirdik; sonra bir başka yaratışla onu inşa ettik. Yaratıcıların en güzeli olan Allah, ne Yücedir. (Mü'minun Suresi, 14)

"Nutfete" kelimesinin ebced değeri 23. (En küçük ebced hesabıyla)

Müminun Suresi'nin 13. ayetindeki "nutfeten" ifadesinden itibaren 14. ayetteki "nutfete" ifadesine gelinceye kadar olan harf adedi 23.

Ayette "nutfete" ifadesine kadar olan kullanılan harf çeşitlerinin ebced değeri 46.4 (En küçük ebced hesabıyla)

"Nutfete" ifadesinden sonra ibare sonuna kadar, "nutfete" ifadesine ait harşerin ebced değeri 46.5 (En küçük ebced hesabıyla)

Suredeki "nutfete" ifadesine gelinceye kadar, "nutfete"ye ait harşerin bulunduğu kelime adedi 46.

"Nutfetin" ifadesinin ebced değeri 23. (En küçük ebced hesabıyla)

"Nutfetin" ifadesinden itibaren ayet sonuna kadar kullanılan harf çeşidi 23.
Kuran-ı Kerim’de insanın yaratılışı ile ilgili sayısal mucize içeren daha birçok ayet bulunmaktadır. Bu örnekler de göstermektedir ki Kuran-ı Kerim anlam bakımından hikmet ve ilim üstünlüğünün yanı sıra, sayısal olarak da çok zengin ve olağanüstü düzenler içermektedir. Nebe Suresi'nin 29. ayetinde Rabbimiz "... Biz, herşeyi yazıp saymışızdır" buyurmaktadır. Cin Suresi'nin 28. ayetinde ise "... (Allah) herşeyi sayı olarak da sayıp-tespit etmiştir"buyrulmaktadır. Kuran-ı Kerim'le ilgili elde edilen bu mucizevi sayısal düzenler, aynı zamanda Yüce Rabbimiz'in "sonsuz da olsa, herşeyin sayısını bilen" anlamına gelen "Muhsi" isminin bir tecellisidir.

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 75. sayı (Eylül 2010) 34. sayfada yayınlanmıştır.