Elçilerin Hikmetli Anlatım Özellikleri

"Kime dilerse hikmeti ona verir; şüphesiz kendisine hikmet verilene büyük bir hayır da verilmiştir. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez." (Bakara Suresi, 269)

Yüce Allah’ın seçtiği elçilerin tek bir amacı vardır: Din ahlakını tebliğ etmek. Allah’ın "Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır..." (Nahl Suresi, 125) emrini yerine getiren elçiler, Allah'ın dinini anlatmak, Allah’ın ayetleri ile öğüt vermek, iyiliği emredip kötülükten men etmekle yükümlüdürler. Elçiler bu yükümlülüklerini yerine getirirken son derece akılcı yöntemler ve örnekler kullanırlar.

Allah'ı razı etmek ve karşıdaki kişinin de Allah'ın razı olacağı ahlakta bir insan olmasına vesile olmak amacıyla yapılan ve Yüce Allah’ın ilhamı ile gerçekleşen bu hikmetli anlatım tarzları tüm müminler için örnek oluşturur. Bu özelliklerden bir kısmını birkaç başlık altında inceleyebiliriz.

Akılcı Cevaplar Vermeleri

Yüce Allah’ın varlığını ve kudretini insanlara anlatan peygamberler her zaman inkarcıların sapkın bakış açılarını ve sorularını geçersiz hale getirmek için hikmetli ve akılcı anlatımlar kullanmışlardır. Mal, mülk ve iktidarından dolayı böbürlenerek büyüklük taslayan, tarihi kaynaklarda “Nemrud” olarak anılan azgın hükümdara Hz. İbrahim’in vermiş olduğu hikmetli cevap bu konuda güzel örnek oluşturur:

Allah, kendisine mülk verdi diye Rabbi konusunda İbrahim'le tartışmaya gireni görmedin mi? Hani İbrahim: "Benim Rabbim diriltir ve öldürür" demişti; o da: "Ben de öldürür ve diriltirim" demişti. (O zaman) İbrahim: "Şüphe yok, Allah Güneş'i doğudan getirir, (hadi) sen de onu batıdan getir" deyince, o inkarcı böylece afallayıp kalmıştı. Allah, zalimler topluluğunu hidayete erdirmez. (Bakara Suresi, 258)

Hikmetli Örnekler Kullanmaları

Yüce Allah’ın seçtiği elçilerin konuşmaları çok özlü ve kısadır. Kuşkusuz bu anlatımda Yüce Allah’ın boş konuşmalardan yüz çevrilmesini (Kasas Suresi, 55) emretmesinin de büyük etkisi vardır. Böylelikle insanlar anlatılanları daha kolay anlayabilecek ve düşünebileceklerdir. Örneğin Peygamber Efendimiz (sav)’in dini konuları tebliğ ederken verdiği bu hikmetli örneklerden bir kısmı şöyledir:

Peygamberimiz (sav)’in Şirk Konusundaki Hikmetli Örneği

"Şirk ümmetimde düz taşta karanlık gecede karıncaların gezinişinden daha gizlidir. Alameti, adaletsizlikten dolayı muhabbet ve adaletten dolayı da buğz etmektir. Ve din, Allah için sevgi ve Allah için buğzdan başka nedir? Allah Teala buyurdu ki: "Eğer siz Allah'ı seviyorsanız Bana tabi olun ki Allah da sizi sevsin." (G.Ahmed Ziyaüddin, Ramuz El Hadis, 1. cilt, Gonca Yayınevi, İstanbul, 1997, 215/16)

Müminleri Güzel Ahlaka Davet Eden Hikmetli Örnekler

"Sirke balı bozduğu gibi, kötü huy da ameli ifsad eder (bozar)." (51- İbn Hıbban; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 111)

"Müminin şerefi dini, asaleti güzel ahlakı, mürüvveti de aklıdır." (İbn Hıbban, Hakim; Huccetü'l İslam İmam Gazali, İhya'u Ulum'id-din, 3. cilt, Çeviri: Dr. Sıtkı Gülle, Huzur Yayınevi, İstanbul 1998, s. 111–112)

İnsanları Düşünmeye Yönlendirmeleri

Elçilerin tebliğ yaparken kullandıkları en etkili yöntemlerden biri, Allah’ı anlatırken insanların vicdanlarını harekete geçirecek, onları düşündürecek yöntemler izlemeleridir. Bu amaçla onlara sorular sorarak düşünmelerini sağlamış ve böylece içinde bulundukları sapkınlığı ispat etmişlerdir. Hz. İbrahim’in hikmetli anlatımı bu konuda örnek oluşturur. Hz. İbrahim, kavminin taptığı putların şuursuz birer tahta ve taş parçasından ibaret olduğunu onlara göstermek için putları kırmış, fakat en büyük putu bırakarak putları kıranın o olduğunu söylemiştir. Böylece Yüce Allah’ın ilhamıyla kurduğu ince plan sayesinde kavminin inançlarını çürütmüş ve onların sorularına verdiği hikmetli cevaplar ile onların da aklen ve kalben buna ikna olmalarını sağlamıştır. Konuyla ilgili ayetler şöyledir:

Dediler ki: “Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?” “Hayır” dedi. “Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara soruverin.” Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; “Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)” dediler. Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: “Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin. Dedi ki: “O halde, Allah’ı bırakıp da sizlere yararı olmayan ve zararı dokunmayan şeylere mi tapıyorsunuz? Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza. Siz yine de akıllanmayacak mısınız? Dediler ki “Eğer (bir şey) yapacaksanız, onu yakın ve ilahlarınıza yardımda bulunun.” (Enbiya Suresi, 62–68)

Her Olayda Tüm Gücün Yüce Allah’a Ait olduğunu Anlatmaları

Elçiler herhangi bir başarı elde ettiklerinde, bir zafer kazandıklarında ya da Allah’tan kendilerine bir nimet verildiğinde etrafındakilere hemen Allah’ı tesbih etmelerini hatırlatmış ve tüm gücün Allah’a ait olduğunu anlatmışlardır. Örneğin Hz. Süleyman’ın Sebe halkını imana çağırması üzerine Sebe Melikesi Hz. Süleyman’a bir hediye göndermiş ancak bu hediye Hz. Süleyman tarafından kabul edilmemiştir. Hediyenin geri çevrilme sebebi, hediyeyi getiren elçilere Hz. Süleyman tarafından çok hikmetli bir anlatımla açıklanmıştır:

(Elçi hediyelerle) Süleyman’a geldiği zaman: “Sizler bana mal ile yardımda mı bulunmak istiyorsunuz? Allah’ın bana verdiği, size verdiğinden daha hayırlıdır; hayır, siz, hediyenizle sevinip öğünebilirsiniz” dedi. (Neml Suresi, 36)

Hz. Zülkarneyn de yapacağı yardım karşılığında kendisine vergi vermek isteyen kavme aynı şekilde karşılık vermiştir:

Dedi ki: “Rabbimin beni kendisinde sağlam bir iktidarla yerleşik kıldığı (güç, nimet ve imkan) daha hayırlıdır… (Kehf Suresi, 95)

Kendilerine Yöneltilen Soruların Cevabını Vermeden Önce Karşılarındakileri Uyarmaları

Elçilerin güvenilir ve güzel ahlaklı insanlar oldukları onları ilk kez gören insanlar tarafından da hemen anlaşılır. Tarih boyunca elçiler, daima danışılacak ve öğütleri doğrultusunda hareket edilecek kişiler olarak görülmüşlerdir. Bu nedenle insanlar herhangi bir konu hakkında danışmak amacıyla elçilere geldikleri zaman, elçiler konuşmanın seyrini en hayırlı olacak şekilde yönlendirmiş, onların merak ettikleri konulardan önce, Allah’ın varlığını ve birliğini anlatarak, iman etmenin güzelliğine dair bilgiler vererek, daima daha hikmetli bir konuşma yöntemi izlemişlerdir. Bu konudaki en çarpıcı örneklerden biri, zindandaki arkadaşlarının rüyalarının yorumunu sorması üzerine Hz. Yusuf’un yaptığı tebliğdir:

Dedi ki: "Size rızıklanacağınız bir yemek gelecek olsa, ben mutlaka size daha gelmeden önce onun ne olduğunu haber veririm. Bu, Rabbimin bana öğrettiklerindendir. Doğrusu ben, Allah'a iman etmeyen, ahireti de tanımayanların ta kendileri olan bir topluluğun dinini terk ettim. Atalarım İbrahim'in, İshak'ın ve Yakub'un dinine uydum. Allah'a hiçbir şeyle şirk koşmamız bizim için olacak şey değil. Bu, bize ve insanlara Allah'ın lütuf ve ihsanındandır, ancak insanların çoğu şükretmezler. Ey zindan arkadaşlarım, birbirinden ayrı (bir sürü) Rabler mi daha hayırlıdır, yoksa kahhar (kahredici) olan bir tek Allah mı? Sizin Allah'tan başka taptıklarınız, Allah'ın kendileri hakkında hiçbir delil indirmediği, sizin ve atalarınızın ad olarak adlandırdıklarınızdan başkası değildir. Hüküm, yalnızca Allah'ındır. O, Kendisi’nden başkasına kulluk etmemenizi emretmiştir. Dosdoğru olan din işte budur, ancak insanların çoğu bilmezler." (Yusuf Suresi, 37–40)

Hz. Yusuf bu hatırlatmayı yaptıktan sonra arkadaşlarının sorduğu soruya cevap vererek rüyalarının yorumunu söylemiştir.

Üsluplarındaki Hikmet

Peygamberler insanlara din ahlakını tebliğ ederken karşılarındaki kişi ne kadar inkarcı ve azgın olursa olsun daima yumuşak söz söylemişlerdir. Çünkü sözün güzel olanının seçilmesi ve güzel bir üslubun kullanılması karşıdaki kişinin kalbine etki ederek, din ahlakını anlamasına vesile olabilir. Nitekim Yüce Allah Hz. Musa’ya, Firavun’a tebliğ yaparken “Ona yumuşak söz söyleyin, umulur ki öğüt alıp-düşünür veya içi titrer-korkar.” (Taha Suresi, 44) ayeti ile ılımlı ve yumuşak bir üslup kullanmasını emretmiştir.

Sonuç

Elçilerin anlatım üsluplarının hikmetli olmasının en önemli nedeni samimi ve doğal olmalarıdır. İçten gelen, samimi bir anlatım şekli Allah’ın izni ile her zaman insanların kalplerine ve vicdanlarına etki eder. Çünkü Allah’ın varlığı apaçıktır ve mümin bu kesin gerçeği içinden geldiği gibi doğal bir üslupla anlatır. Müminler bu anlatım biçiminde uzun ve sıra dışı cümleler yerine kısa ve akılda kalıcı örneklerden oluşan, karşıdaki kişinin aklının çalışmasına ve vicdanının etkilenmesine yönelik, düşünmeye sevk eden, daima Allah’ı hatırlatan, iyiliği emredip kötülükten sakındıran yumuşak bir üslup kullanırlar. Hz. Lokman’ın oğluna verdiği öğütler tüm bu hikmetli anlatım biçimlerini kapsar.

Hani Lokman oğluna -öğüt vererek- demişti ki; "Ey oğlum, Allah'a şirk koşma. Şüphesiz şirk, gerçekten büyük bir zulümdür. (Lokman Suresi 13)

Ey oğlum, (yaptığın iş) gerçekten bir hardal tanesi ağırlığında olsa da, (bu,) ister bir kaya parçasından ya da göklerde veya yer(in derinliklerinde) de bulunsa bile, Allah onu getirir (açığa çıkarır). Şüphesiz Allah, latif olandır, (herşeyden) haberdardır. Ey oğlum, namazı dosdoğru kıl, ma'rufu emret, münkerden sakındır ve sana isabet eden (musibetler)e karşı sabret. Çünkü bunlar, azmedilmesi gereken işlerdendir. İnsanlara yanağını çevirip (büyüklenme) ve böbürlenmiş olarak yeryüzünde yürüme. Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürleneni sevmez. Yürüyüşünde orta bir yol tut, sesinden de (yüksek perdeleri) eksilt. Çünkü, seslerin en çirkin olanı gerçekten eşeklerin sesidir." (Lokman Suresi, 16–19)

Konuşmada hikmet, yani özlü, isabetli, ihtiyaca yönelik, ikna ve tatmin edici, etkileyici bir biçimde konuşmak büyük bir sanattır. Yüce Allah, Kuran'da, bu özelliği sevdiği kullarına verdiğini bildirir. Hz. Davud için "Onun mülkünü güçlendirmiştik, Ona hikmet ve anlatım çarpıcılığını vermiştik" (Sad Suresi, 20) ifadesi ile bu konuya dikkat çekilir.

Allah'ın Kuran’da bildirdiği, "Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, Biz (ona karşı) sana hakkı ve en güzel açıklama tarzını getirmiş olmayalım" (Furkan Suresi, 33) hükmüne göre, inkarcıların öne sürdüğü her türlü çarpık mantığın cevabı Kuran'da vardır. Mümin, Kuran'ı çok iyi bilir, özümser ve karşılaştığı her olayı Kuran süzgecinden geçirerek yorumlarsa, karşı tarafın soru ve çarpık mantıklarına karşı en isabetli ve en hikmetli cevabı verebilir.


mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir