ADNAN OKTAR'IN EKREM KIZILTAŞ'A VERDİĞİ RÖPORTAJ

Sayın Adnan Oktar'ın 20 Ekim 2007 tarihinde Ekrem Kızıltaş'a verdiği röportajın tamamını buradan izleyebilirsiniz.
Röportajın deşifresi

EKREM KIZILTAŞ: Evet, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi ki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi , Avrupa Birliği'nden farklı olarak çoğu Avrupa Birliği üyesi ama bu arada Avrupa Birliği üyesi olmayan hatta Türkiye gibi Avrupa kıtasında bile bulunmayan bazı ülkelerin katılımı ile oluşan bir kurum. Bu kurumun 630 kişiden oluşan bir Parlamenterler meclisi var ve bu Parlamenterler meclisinin oluşturduğu bir takım alt komisyonlarda zaman zaman alınan bir takım kararlar, bu Parlamenterlerin oluşturduğu genel meclise gelip oylanır ve ordan çıkan kararlar da Avrupa Konseyi'nin bakanlar konseyine bir tür tavsiye kararı olarak sunulur. İşte geçtiğimiz günlerde, 4 Ekim'de, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 630 üyeli Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi, 73 üyenin katıldığı bir oturumla epeyden beri üzerinde çalışılan bir kararı kabul etti. Bu karar 1580 sayılı karar ve ilginç bir karar. İlginçliği şuradan geliyor: Bu karar, okullarda ders olarak okutulmaya çalışılan, birçok Dünya ülkesinde okutulmaya çalışılan, Kainat'ın, Evren'in ve bütün canlıların Cenab-ı Hak tarafından var edildiğini temel alan yaradılışçı görüşün okullarda okutulmaması gerektiğini, bunun çeşitli açılardan tehlike teşkil edebileceğini ve okullarda mümkün olduğu kadar bütün Dünya'nın geleceği, Avrupa'nın geleceği, Avrupa değerlerinin, ilkelerinin geleceğinin sağlıklı bir şekilde sağlanabilmesi, insan haklarının sağlıklı bir biçimde oluşturulabilmesi için okullarda evrim teorisinin mutlaka ama mutlaka bilimsel bir teori olarak okutulması gerektiğini söyledi. Bu arada ilginç bir şekilde Türkiye'deki bir kuruluşa, Bilim Araştırma Vakfı'na atıfta bulunarak, bu kuruluşun epeyden beri evrim karşıtı faaliyetler içerisinde bulunduğunu ve yayınladığı dev bir eser olan, dev bir kitap olan Yaratılış Atlası ile şimdiye kadar var olan fosillerden bir kısmının fotoğraflarını yayınladığını, aslında bunun pek bilimsel bir şey olmadığını, bu kuruluşun evrim karşıtı çalışmalarını öteden beri fosilleri sergileyerek falan sürdürdüğünü, dolayısı ile bu kuruluşun da bir tür tehlike saçtığını falan söylediler. 630 üyeli Parlamenterler meclisinin 73 üyesinin katılımıyla ve bunlardan 48'inin kabulü ile kabul edilen bu karar tabi ki aslında kıymeti harbiyesi olmayan bir karar gibi gözüküyor ama eninde sonunda Dünya üzerinde bir kesimin, inançsız bir kesimin ve hayatı Darwin nazarriyesi ile evrimle ifade etmeye çalışan ve çocuklarımıza tabiri caizse bu safsatayı okutmak peşinde olan çevrelerin Avrupa Parlamentosuna kadar girerek, az sayıda üyenin katılımının olduğu bir toplantıda böyle bir karar alması ilginç. Biz de bu konuları detaylı olarak, bu hususta yıllardan beri çalışan bir isimle; bahsi geçen Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin kararında da bahsi geçen Bilim Araştırma Vakfı'nı kuran ve halen Fahri Başkanlığını yürüten ve Avrupa Parlamentosu'nun yasaklanması için çalıştığı ki bazı ülkelerde de belki kısmen becerdiği Yaratılış Atlası isimli kitabı yazan ve bizlere kazandıran isimle, Sayın Adnan Oktar ile konuşalım dedik ve şu anda kendisi ile birlikteyiz. Efendim merhaba.
ADNAN OKTAR: Merhaba
EKREM KIZILTAŞ: Öncelikle efendim Yaratılış Atlası kitabı ve diğer çalışmalarınız için teşekkürler. Teşekkür şunun için belki, tıpkı Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin kararında da gördüğümüz gibi, küçük bir azınlık, 630 üyeden 73'ü toplanıyor, 48'i evet dediği için güya bu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kararı oluyor. Böyle birşey olduğu gibi çok küçük bir rastlantı. Türkiye'de ve Dünya'da Kainat'ın tesadüfen var olduğunu, canlıların bugünkü durumuna tek hücrenin kendiliğinden tesadüfen varolması sonrası evrimleşerek değişirek geldiğini falan iddia edip, bunun bir de bilimsel olduğunu söylüyorlar. Evrimcilerin tam olarak derdi nedir efendim, ne istiyorlar sizce?
ADNAN OKTAR: Evrimcilerin ana amacı, Allah'ın varlığının reddidir. Haşa. Fakat Avrupa Parlamentosunun aldığı bu karara Müslümanların tepkisi zayıf oldu ve bu pek dikkat çekmedi. Yani ehemiyettsiz birşey gibi görüldü. Ama bence bu çok dev ve çok ehemmiyetli bir konu, ortalığın boş bulunduğu bir zeminde bunu yapmışlar gibi görünüyor ama bence pek öyle değil. Planlı ve çok kontrollü bir hareket. Çünkü daha önce de Kuran'ın yasaklanması yönünde çatlak sesler çıkmıştı. Arkasından bu. Bence bu ileride yapılacak büyük bir operasyonun ön zemin denemeleri. Bence asıl amaçları Kuran'ın yasaklanmasıdır. Bu yönde bir çalışmaları var. Yani ileri vadede böyle birşey yapacaklar. Çünkü usluplarından bunu görüyoruz. Darwinizm'in eleştirilmesinden rahatsız olmalarının nedeni Kuran'la bağlantılı yani ikisi bir bütün ve dolayısıyla İslamiyet'e yönelik aslında problemleri var. Onun için bu konuda Müslümanların çok erken ve çabuk uyanmaları gerekiyor. Avrupa Birliği böyle bir karar almış neyimize diyemeyiz. Yani çünkü ileride yaptırım yapacak bir güçe erişecek bu insanlar. Avrupa Birliği demokratik bir kuruluş olarak ben biliyorum. Hatta “Avrupa birliğine biz gireriz, demokrasi daha da gelişir, din hürriyeti olur, fikir hürriyeti olur, düşünce hürriyeti olur, her şey daha huzurlu ve daha rahat olur, medeniyet daha gelişir” diye düşünüyordum. Baktım ki ben hiç öyle bir şey yok. Yani büyük bir tehlike kapıda. Hatta bence komünizmden daha büyük bir tehlike. Çünkü komünizme karşı halk bilinçlenmiş durumda. Ama burada bir sinsi ve gizli bir komünizm var. Komünizmden daha beter bir tehlike var. Komünizme karşı genel nefret zaten biliniyor. Ama Avrupa Birliğine karşı bir nefret yok. Bilakis bir sempati var. Hatta biz de destekliyorduk, ben de destekliyordum yani. Fakat dişini derinden çıkartmaya başladı Avrupa Birliği. Bu çok büyük bir tehlikedir. Buna karşı çok güçlü bir inanç seferberliği yapılması gerekiyor. Özellikle Darwinizm konusunda yerin yerinden oynatılması gerekir. Bütün basında, televizyonda, gazetelerde her yerde.
EKREM KIZILTAŞ: Evet. Bu konuda sizin de söylediğiniz gibi Türkiye'nin biraz telaşeli olduğu bir zamana denk geldi ve Türkiye'de hakikaten pek yankı bulmadı. Türkiye'den diyelim ki evrim nazariyesi yandaşı olabilecek bir tek gazete Radikal gazetesi konuyu sütunlarına taşıdı, manşete taşıdı. Diğer gazeteler de bir anlamda es geçtiler. Diğer gündem maddeleri, işte Irak tezkeresi vesaire gibi konular vardı. Türkiye'den de iki parlamenter, Cumhuriyet Halk Partisi'nden iki parlamenter katıldı ve maalesef evet oyu kullandı buna. Peki efendim kısaca çünkü meselemiz şu: Bunlar okullarda evrim teorisinin mutlak bilimsel bir teori olarak, ders olarak okutulması ve kesinlikle Kainatın Cenabı Hak tarafından var edildiği şeklindeki bir görüşün okutulmaması, bunun tehlike olduğu gerektiğini söylüyorlar. Önce bence ana hatlarıyla şunu bir açıklığa kavuştursak. Evrimciler ne diyorlar ve bizim açımızdan bunun tehlikeli tarafı nedir?
ADNAN OKTAR: Evrimcilerin dediği Dünya tarihinin en büyük rezaleti. Akıl sır alacak gibi değil. Ben böyle bir rezaleti tahayyül dahi edemem. Çamurlu batak bir ortamda birdenbire atomlar karar vermişler kendi aralarında biz önce bir protein meydana getirelim demişler. Sonra o proteinler kendi aralarında anlaşmışlar canlılığı meydana getirecek bir protein yapalım demişler. O proteinler sonra kendi aralarında yine anlaşmışlar biz hücre yapalım demişler. Hücreler birleşmişler biz hareket eden bir canlı yapalım demişler. Sonra biz bir göz çıkaralım demişler, minik, görsün, etrafını görsün. Sonra bir burun yapalım koklasın. Kulak yapalım duysun. Bir parmak yapalım hissetsin. Bir ruh yapalım varlığını fark etsin. Ama bunların tamamı tesadüfen olsun. Yani ben böyle bir rezaleti kafamda toparlayamıyorum, tasarlayamıyorum.
EKREM KIZILTAŞ: Peki efendim, bütün metinlerde bu teori bilimsel. Şimdi teori anlaşılabilir bir şey ama bir de bilimsel yaftası arkasına takılıp okullarda okutulma gayreti ve maalesef bütün okullarda da okutuluyor bu. Bunu sağlayan güç nedir? Çünkü normalde bu, affedersiniz ama çok saçma bir şey. Her şey tesadüfen, yani bir yerde bir şekilde meydana gelmiş. Bu mükemmel olan, yaratılmış her şeyin kendi çapındaki mükemmelliğinin alenen inkarı bu. Ve buna bilimsel diyorlar. Ve biz de diyoruz ki: “Cenab'ı Hak kün demiştir, ol demiştir ve her şey olmuştur. Efendim bu bilimsel değil diyor. Yani bu bilimsel değil diyebiliyorsanız öbürünün bilimselliği nerde? Buna ne diyor?
ADNAN OKTAR: Safsata abartılı mantıksız ve münasebetsiz olan şeylere denir. Bu tam klasik bir safsata. Bu çiçek tesadüfen oldu. Bu mikrofon tesadüfen oldu. Bardak tesadüfen oldu. Ev tesadüfen oldu. Yani bunu diyen adama deli bile demezler, delinin üstünde anormal birşey olmuş olur.
EKREM KIZILTAŞ: Zır deli demek
ADNAN OKTAR: Zır deli de değil yani
EKREM KIZILTAŞ: Evet… Peki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin kararında Türkiye'ye özellikle vurgu yapılıyor. bizde çok az gürültü koptu ama Türkiye'ye özellikle vurgu yapılıyor ve yaratılış teorisiyle alakalı faaliyetlerin Amerika Birleşik Devletleri'nden önce neşet ettiği ve daha sonra Avrupa'ya yayılmaya başladığı falan ama bu arada esas olarak Türkiye'de bu tür faaliyetlerin çok yaygın olduğu özellikle de Bilim Araştırma Vakfı'nın bu konuyla alakalı ciddi bir şekilde çalıştığı söyleniyor. Bilim Araştırma Vakfı öncelikle fosil sergileri açtı. Ve Yaratılış Atlası isimli kitabınızın da yanlış hatırlamıyorsam 3.cildi çıktı. Yedi cilde tamamlanacak inşaAllah. Tabi taşımak için herhalde kamyonet gerekecek o zaman. Peki bu adamları bunlar rahatsız ediyor. Halbuki bilimsel olduklarını söylüyorlar. Sizin gerek o fosil sergilerinizde gerekse bu kitapta onları rahatsız edecek bilimsel açıdan hakikaten rahatsız edecek bir şey mi var efendim?
ADNAN OKTAR: İşte olayın vahim tarafı bu. Çünkü orada sergilenen fosiller toprağın altından çıkmış 50 milyon yıllık, 100 milyon yıllık, bilim adamlarının da rahatça kabul ettiği, kendince kabul ettiği hiç değişmemiş, canlıların aynısı olan şu andaki canlıların aynı olan fosiller. Dolayısıyla çok çarpıcı deliller bunlar. Bir tane, 2 tane, 10 tane, 100 tane, milyon tane değil yani yüz milyon hesabıyla var. Böyle bir konumda tabii kayıtsız şartsız ıslah edici oluyor. Çocuk alıp baktığında veyahut bir genç, sırf 3, 5 sayfasına bile baksa kanaati geliyor. Onun için Fransa özellikle Milli Eğitim Bakanlığı müfettişleri bunu çok büyük bir tehlike olarak görmüşler.
EKREM KIZILTAŞ: Afedersiniz. Fransa konusuna gelelim. Yaratılış Atlası Türkiye'de yayınlandı, belirli yerlere gönderildi. İnsanların hizmetine sunuldu. Bu arada Fransa'da birden bir gürültü koptu. Yanlış hatırlamıyorsam geçtiğimiz sene içerisindeydi o gürültü ve halen o gürültü bir şekilde sürüyor. Fransa ayağı nasıl gerçekleşti bu işin?
ADNAN OKTAR: Fransa, dinsizliğin dünyadaki kalbidir. Herhalde ilk kalbine yapılan bir ameliyat biraz hoplattı tahmin ediyorum. Yani sorun ordan çıktı. Bir de zannediyorlardı ki Fransa'ya kimse gelemez, Müslümanlar zaten gelemez. Zaten bu fikirler oturmuş, tepmez devrilmez. Yüzlerce, binlerce profesörümüz var. Yüzlerce üniversitemiz var. Bu sistemi hiç kimse yıkamaz. Artık bu gider, yani sonuna kadar gider diye düşünüyorlardı. Birden zaptedemeyecekleri bir güçle karşılaştılar yani kontrol edemeyecekleri bir güç. Bir de iş işten geçti. Hakikaten en gözde profesörlerine, en gözde bilim adamlarına belirli bir miktarda gönderildi. Şimdi kitabı toplayıp yaksa bile adamlar okumuş artık, gerçeği görmüş. Bilim adamlarını da yakamayacaklarına göre. Bir de onu yaksa bile Allah esirgesin, o başkalarına anlatmış durumda. Kime anlattığını da bilmiyorlar. O yüzden tam bir panik var. Zaten bize ısrarla sordukları soru kitap başka kimlere dağıtıldı ve ne kadar dağıtıldı. Yani herkesten şüpheleniyorlar. Mesela karşısındaki birisi bu da okumuş olabilir diyor, bu da okumuş olabilir diyor. Çünkü okumuşsa kandırma ihtimali yok. Nasıl anlatsın? Anlatılabilmesi için karşısındaki adamın saf olması ve hakikaten bir şey bilmemesi gerekiyor. Bir yandan anlatırsa da rezil rüsva olacak. Onun için gerçekten tam bir panik var. Toplantının aslında ana amacı da bizdik işin doğrusu. Yani başka bir konu yok.
EKREM KIZILTAŞ: Esas konu hep sizsiniz.
ADNAN OKTAR: Amerika'lı Yaratılışçılar ile onların bir alıp veremediği yok, öyle bir sorunları da yok. Onlar zaten onlara bir etki etmedi şu ana kadar. Hiçbir sorunları da yok. Onların binlerce, yüzbinlerce kitabı var piyasada. Onlar hiçbir şekilde onlardan etkilemezler. Ama burada kahredici bir güç buldular. Gerçekten yerle bir edecek bir güç. Ayrıca 7 ciltti, fakat biz onu 14 cilde çıkarttık bir de onu söyleyeyim.
EKREM KIZILTAŞ: Çok güzel
ADNAN OKTAR: Tabii çok fazla fosil var, mecburuz. Yani çünkü yüzmilyona yakın fosil var. 14 cilt değil 14 bin cilt olsa yine almaz. Ama biz yine de usulen önden küçük bir bölümünü bu şekilde yayınlamış olacağız.
EKREM KIZILTAŞ: Şu fosil konusunu bence biraz açmakta fayda var. Sayın seyircilerimiz belki ihtiyaç hissederler. Paleontoloji yanlış hatırlamıyorsam fosil biliminin adı. Normalde işte 50 milyon yıl önce yaşamış bir sineğin, ne bileyim bir karıncanın, bir balığın, bir yılanın, bir timsahın bir şekilde belki üzerine bir tabaka çöktüğünde falan orada ölmesi ve taşlaşmasıyla bugün karşımıza çıkıyor ki işte bugün ne ise 40 milyon yıl önce 50 milyon yıl önce de aynı o hayvan. Bundan fosil bilimi paleontoloji evrimcilerin iddia ettiği işte tek canlı hücre çok canlı hücre derken şu derken bu ve giderek insana doğru gelen bir evrimleşme sürecinin aslında olmadığı ortaya çıkıyor. Yani haşa insanın maymundan geldiği falan filan gibi tezlerin evrim teorisinde ek olarak bildiğimiz saçmalıktan ibaret olduğunu ortaya koyan şeyler. Peki efendim varolan on milyonlarca fosil üzerinden herhangi bir bilim adamının yok kardeşim ben bunu tanımıyorum bu fosil öyle bildiğimiz fosil değil deme lüksü var mı? Böyle bir hakkı var mı?
ADNAN OKTAR: Bunu diyemez çünkü çok aleni, açık bir de nereyi kazsak fosil çıkıyor.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Bu onlara Allah'ın bir tokadı Allah'ın bir tuzağı normalde fosilin olmaması gerekiyor. Yani canlı benim bildiğim kalmaz
EKREM KIZILTAŞ: Tabi çünkü yok olur
ADNAN OKTAR: Yok olur, yani bu kadar çok fosil kalması Allah'ın bunlara bir tuzağı, bir oyunu.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Ve hakikaten Allah onları perişan etti. Hiç tahmin etmiyorlardı böyle bi tuzağa düşeceklerini. Sırf Türkiye'de bile binlerce fosil çıktı, yani neresi kazılsa hakikaten çıkıyor bir de reddedilecek gibi değil hiçbir şekilde bozulmamış, kalıp gibi yani mesela balıkların da kılçıklarına varıncaya kadar aynısı.
EKREM KIZILTAŞ: Hesaplanması konusunda bir itirazları olabilirmi kırk elli milyon yıl diyoruz.
ADNAN OKTAR: Nasıl yapsın granite dönüşmüş
EKREM KIZILTAŞ: Ve karbon14 metoduyla
ADNAN OKTAR: Tabi tabi ayrıca karbon 14 metoduyla
EKREM KIZILTAŞ: Herkesin ittifak ettiği birşey.
ADNAN OKTAR: Yani taşlaşmış normal taş haline gelmiş.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Bir de karbon14 ile zaten dediğiniz gibi çok rahat tespit edilebiliyor. Yani kimi elli milyon yıllık, kimi yüz milyon yıllık; zaten bakar bakmaz da anlaşılıyor. Sanki Kuran'daki Dabbetü'l Arz çıkmış gibi böyle hani yerden bi hayvan çıkacak ve onlara gerçeği söyleyecek, iman etmediniz der . Şimdi bu fosil sergileri de şimdi benim aklıma onu getiriyor. Dabbetü'l Arz bakan her türlü canlıya benzediği söyleniyor hadislerde. Yani bütün canlılardan sayıyor . Her yeri bir şeye benzer diyor ve sokak sokak da dolaşır diyor şimdi benim aklıma da, Dabbetü'l Arz gibi mi dedim yani böyle ona benzer mi dedim. Hakikaten başlarına kaka kaka onlara söylüyor Allah'ın yarattığını ve çok çok sarih. Amberler, biliyosunuz böceklerin düştüğü amberler; yani hayvan, rengine, en ince detayına kadar kalıp gibi kalmış, hiç bozukluk yok ve tıpkısının aynısı. Yüz yirmi milyon yıldan beri karınca aynı, arı aynı, böcekler aynı, e kardeşim hiç kimse değişmemiş de bir tek insan mı değişmiş yapmayın etmeyin yani yok böyle birşey.
EKREM KIZILTAŞ: Peki efendim paleontoloji bilimi, o zaman bunlar herhalde bu bilim dalına çok kızıyorlardır, nereden bulduk paleontolojiyi , kafamızı bozdu diye.
ADNAN OKTAR: Zannediyorum çok pişman olmuşlardır
EKREM KIZILTAŞ: Evet pişman olmuşlardır. Peki koskoca profesörler işte Parlamenterler anlı şanlı adamlar, adam diyor ki: Evrim teorisi bilimseldir ama yaratılış teorisi bilimsel değildir diyor, ispatlanamaz diyor. Halbuki bulunan fosiller, anlaşıldığı kadarıyla Kainat'ın “Ol” dediği anda bütün canlıların “Ol” dendiği anda olduğunu ağırlıklı bir şekilde ispat ediyor ve o bilim dalı da evrimcilerin teorilerini ispat edebilecek herhalde, yoksa çok ala u vala ile tanıtırlardı, şu ana kadar onların iddialarını ispat eden hiçbir fosil çıkmadı mı ortaya ?
ADNAN OKTAR: Tek bir tane yok. Yani biz dedik kardeşim varsa getirin Taksim'de sergileyelim.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Sergileyelim biz de görelim yani nasıl bir mahlukmuş görelim veya getirin Fransa'da Eyfel Kulesi'nin önüne getirin orada seyredelim görelim, çıt yok . Bak sadece bir tane getirin diyoruz tek bir tane, hiç yok. Hem bir tane fosil getireme hem de milyonlarca fosili reddet yani bu çok çok garip bir şey.
EKREM KIZILTAŞ: Ve bunun adına bilimsel de
ADNAN OKTAR: Akıl sır alacak gibi değil yani
EKREM KIZILTAŞ: Evet enteresan bişey. Peki efendim fosiller. Fosillerin ortaya koyduğu bir şey var. İşte karınca kırk milyon yıl önce, yüz on milyon yıl önce falan ortaya konmuş. Halbuki Radikal gazetesi bu konuya çok eğiliyor dedim. Onun yazarlarından birisi yine, yayın yönetmeni, ismini de vereyim İsmet Berkan. Sizin bu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin aldığı karar ve bunun üzerine aynı gazetenin yazarlarından Nuray Mert'in yazdığı bi yazı vardı, bilimsel neydi? Ona bakayım bir saniye. “Bilim Budalalığı” yani bu kadar. Bilim budalalığıdır diyordu Nuray Mert, “kimin budalalığı” diye bir yazı yazıyor İsmet Berkan iki gün, bu yazının bir yerinde diyor ki: aslında diyor şu ana kadar bulunan bütün fosiller evrimi destekliyor diyor .
EKREM KIZILTAŞ: İsmet Bey bir gösterse, onu bize bir anlatsa da biz de bir aydınlansak. Bir yerden çıksa bir televizyon kanalına, alsa o fosili koysa bir masanın üstüne yahut biz getirelim arkadaşlarımız getirsin göstersin neresiymiş yani bir de halkı aydınlatsın, bu hayali olmaz . Bak biz burada açık açık fosilleri sergiliyoruz ve alenen göstertiyoruz ve hiçbir şekilde değişiklik yok diyoruz ve kimse buna itiraz edemiyor. Ama İsmet Bey gelsin bak burada bir değişiklik var desin konu bitsin ama diyemez çünkü öyle bir olay yok .
EKREM KIZILTAŞ: Evet. Aslında İsmet Bey galiba başka birşey vurgulamaya çalışıyor. Diyelim ki paleontoloji konusunda bilgisi olmayan ya da kitaplarınızla, diğer eserlerinizle ve serginizle karşılaşmamış insanlara yani aslında bütün olay bizi destekliyor gibi birşey var burada. Yani pek sizin söylediğiniz gibi bir delil olduğundan, çünkü bütün fosiller diyor evrim teorisini destekliyor diyor ne demekse bu.
ADNAN OKTAR: Benim konuşmalarından anladığıma göre İsmet Bey'in bu konuda pek bir bilgisi yok pek değil hemen hemen hiç bir bilgisi yok fakat genel mantığından bi hataya düşmüş genel mantığından. Ne olacak işte bataklıkta protein olur proteinden de hücre olur. Mesela çünkü onlar kavanoza et koydun muydu bozuluyor ve çok sığ bi mantık geliştirmiş olabilir.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Halbuki insan bir bakar yani bir protein tesadüfen meydana gelebiliyor mu? 950 sıfırlı bir sayıda bir ihtimalde . Bir rakam yani 950 tane sıfır koyalım bunda bir ihtimalde bir proteinin tesadüfle meydana gelmesi, canlılığı meydana getirebilecek herhangi bir protein bir tanesi. Bir de proteinlerin ayrıca bir araya gelmeleri gerekiyor ve arkasından kromozomlar, kofullar olacak, yani ne söyleyeyim ben. Bunlar hepsi tesadüf diyorlar.
EKREM KIZILTAŞ: Evet. Aslında bu gayret, evrim teorisinin ardına düşenlerin, onu savunanların ve Yaratılış Teorisi ,Yaratılış Gerçeği ve onun ispatları karşısında bir tür alan kazanma savaşları var anlaşıldığı kadarıyla, çünkü 630 üyeli Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nde 73 üyenin katıldığı 48 üyenin kabul ettiği işte 25'inin reddettiği 3'ünün çekimser kaldığı bir karardan bahsediyoruz şimdi. Yani bir tür böyle yangından mal kaçırır gibi. Hani bizim Anayasa Mahkemesi'nin şu öne sürdüğü Cumhurbaşkanlığı seçimi için 367 gerekir falan gibi bir kuralı olsaydı böyle bir karar alamayacaklardı kesin de. Böyle birşey almışlar. Anlaşılan şöyle birşey var, Darwin nazariyesini ve evrimi destekleyen kesim belli ki küçük bir kesim. Mesela Türkiye ile alakalı yorumlarda Türkiye'deki halkın yüzde 75'inin kesin karşı olduğunu, böyle bir nazariyeye, evrim teorisine kesin karşı olduğunu falan vurguluyorlar. Dünyada da demek ki böyle birşey var ama bunlar herhalde ellerine geçirdikleri bir takım mevzilerde tüm insanları etki altına alabilecek bir takım kararlar peşindeler, çünkü okullarda aman bu yaratılış gerçeği okutulmasın, evrim teorisi okullarda bilimsel olarak okutulsun derdindeler . O zaman küçük bir azınlığın, Türkiye başta olmak üzere bütün dünya ülkelerinde yetişen nesilleri iktisab etme gayretiyle mi karşı karşıyayız ?
ADNAN OKTAR: Maalesef öyle görünüyor. Yalnız burada çok dikkat edilmesi gereken bir şey var, Avrupa Darwinistir yani ağırlıklı olarak Darwinisttir, yani Türkiye'nin tam tersine. Türkiye'de Allah'a şükür bizim de vesile olmamızla bir Darwinizim konusu kalmadı. Yani %20 idi, şimdi şuan %90'dır. Ama Avrupa'da bu aynı etkin çalışma yok. Avrupa'da yani daha yeni başladı bu tarz bir çalışma.
EKREM KIZILTAŞ: Yani Fransa Bismillah
ADNAN OKTAR: Bismillah yeni başladı. Orda da eğer kapsamlı ve ciddi bi çalışma yapılırsa aynı Türkiye'nin konumu orada da olur benim tahminim.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Yani çünkü burada bir kitle kandırmacası var. Bilim adamları hata yapmaz, sizin araştırmanıza gerek yok, onlar sizin adınıza düşünürler, zaten onlar doğru söylüyorlar. Tesadüfse tesadüftür, bunu karıştırmayın bu bilimseldir. Bilim, jeoloji, paleontoloji, biyoloji, her şey bilimdir. Ama Darwinizm bir aldatmacadır, kitle aldatmacası ve bir oyundur. Ve hem de Dünya tarihinin kaydettiği en büyük oyun. Çünkü organize bir oyun ve organize bir yalandır. Mesela hakikaten paleontoloji bilimdir, çıkarırsın fosillere bakarsın, jeoloji yine aynı şekilde, biyoloji aynı şekilde, bunlar gerçekten bilimdir ve bunlar hep Allah'ın sanatını ispat eden, Allah'ın güzelliklerini insanların gözü önüne koyan, Yaratılışın delillerini ortaya koyan bilim dallarıdır ve bilim zaten yaratılışı vurguluyan bir araçtır. Ama bu bir aldatmacadır; bunu bilim dalları arasına böyle, kaliteli insanlar arasına bir hırsızı sokar gibi sokmaya çalışıyorlar. Yani mesela efendi, aklı başında insanların arasına soyguncuyu sokar gibi bir eşkiyayı sokar gibi. Darwinizm sabıkalı, yalancı, düzenbaz bir sistemdir ve hiç bir şekilde de aklı başında bilim dalları arasına sokulamaz ve bilim de değildir. Zorla milleti kandırmaya zorlamaya gerek yok.
EKREM KIZILTAŞ: Peki efendim o zaman izah ediyorsunuz da biraz daha böyle pratiğine gelsek işin. Türkiye'de diyelim ki fen bilgisi derslerinde ilgili derslerin tamamında evrim teorisi bir şekilde okutuluyor, hadi diyelim arada o yaratılış gerçeği de bir şekilde vurgulanıyor ama sanki Darwin nazariyesi genelde bir teori, ama çok baskın bir gerçekmiş gibi ve çok baskın bir gerçek ve gerçekle de yakından alakası olabilirmiş gibi hala okutuluyor. Bu nasıl bir organizedir ki bunu sağlayabiliyorlar?
ADNAN OKTAR: Türkiye'de bu okutuluyor ama gençler buna inanmıyor.
EKREM KIZILTAŞ : Ciddiye almıyorlar?
ADNAN OKTAR: Tabi tabi en az %90'dır. Bu boş bir gayret Türkiye'de, yani bu Türkiye'de bu maya tutmaz. Tutmadığını da görüyorlar. %90. Ama okutulması, istediği kadar okutulsun. Yani yalancı bir sistem olduğu anlatıldıktan sonra, bir oyun olduğu anlatıldıktan sonra okutulsun. Avrupa'daki korkunun nedeni aynı Türkiye'nin konumu orda da olacak diye korktular. Yani gençlik orada da uyandırıldı zaten korkularak gençlere kitap gönderiyorlar diyorlar, hâlbuki biz gençlere hiç kitap göndermedik. Tek bir tane gence gönderilmiş değil, hepsi profesör, bilimadamı ve siyasetçidir.
EKREM KIZILTAŞ: Evet, ilgili zatlara gönderdiniz yani.
ADNAN OKTAR: Tabi tabi, onlar ya gönderilirse kafasındalar.
EKREM KIZILTAŞ: Aslında gönderseniz fena olmaz bence.
ADNAN OKTAR: Ama şimdi internete giren bir genç zaten gece 11'de kendi odasında düğmeye bastı mı Harun Yahya sitesine hemen giriyor. Girdiğinde de zaten bütün fosiller, bütün bilgiler, gözünün önüne geliyor. Onların saflığı burda. Koca bizim 6,5 kiloluk, 7 kiloluk kitabı götürüp bizim çocuklara dağıtacağımızı zannediyorlar. Öyle bir şeye gerek yok. Çocuklar zaten kendileri bizim sitemize girip ordan zaten kendileri okuyorlar. Zaten şimdi de ona dikkat çekmişler. İnternet kanalıyla oluşan ve akan bilgiye dikkat çekmişler. Heralde onu da yasaklamaya çalışacaklar anladığım kadarıyla.
EKREM KIZILTAŞ: Yani bu kadar da olmaz diyeceğiz.
ADNAN OKTAR: Ama bakın bunda da iş işten geçti, çünkü sırf bu yıl bakın tam net rakam veriyorum 10 ay içersinde tam 30 milyon kitap indirilmiş.
EKREM KIZILTAŞ: 30 milyon kitap
ADNAN OKTAR: 30 milyon kitap !
EKREM KIZILTAŞ: Tabi sayın seyircilerimiz açısından açalım. Harun Yahya.org'da bildiğim kadarıyla birçok dilde yayınlar var yani verilen kitaplar sadece Türkçe değil
ADNAN OKTAR: Evet evet. Değil değil, İngilizce, Fransızca, Almanca, Sırpça aklınıza gelen her dilde aşağı yukarı var. Kishwahili diline varıncaya kadar hiç duymadığınız dillerin hepsi var.
EKREM KIZILTAŞ: Çok güzel, peki bütün bu faaliyetler yapılırken belli ki o çevreler rahatsız oluyor, açığa çıkma, yani karşınıza çıkma, “hayır kardeşim bu konuda işte yaratılış gerçeğini ısrarla öne sürme konusunda siz hatalısınız, biz bilimseliz, bilimsel gerçekler olarak evrimi savunuyoruz, Darwin'i savunuyoruz” falan gelin konuşalım tartışalım böyle birşey varmı?
ADNAN OKTAR: Bu çok güzel ben sizin kanalınızla Avrupa'ya şimdiden bir davet yapıyorum ne kadar profesör bilimadamı ve bunu savunan insan varsa gelsinler burada Türkiye'de güzel ağırlanacak yerlerimiz, var otellerimiz var onları biz ağırlayalım. Gelsinler toplanalım. Büyük salonlarımız var burda spor salonlarında biz de toplanalım, getirelim bizim fosilleri de koyalım, sergileyelim, onlar da kendilerinin iddia ettiği fosil varsa bir getirsinler -ki yok bulamayacaklar- inşaAllah, hayali de olsa getirsinler, hayallerindeki fosili getirsinler. Yani çünkü çizim getirebiliyorlar ancak hayali.
EKREM KIZILTAŞ: Efendim affedersiniz burada müsadenizle ben araya girmek istiyorum. Çeşitli dönemlerde bilmem ne insanı şu insanı bu insanı diye güya maymun-insan arası olduğunu iddia ettikleri birtakım fosillerden bahsedildi. Sonra arkası kesildi, bunun hikayesi nedir?
ADNAN OKTAR: Buna artık güçleri yetmedi, eskiden gazetede sürekli oyun oynuyorlardı dikkat ederseniz, “bir parça daha bulundu bir parça daha bulundu” Ama hepsinde rezil edilince artık çıt yok şu an.
EKREM KIZILTAŞ: Fosil mi uydurdular?
ADNAN OKTAR: Neandertal insandır. Ama şimdiki insandan daha büyük kafatasına sahip bir insan. Bayağı bizden de akıllı birşeye benziyor. Cro-magnon insandır, ama öbürleri maymun ve bunu zaten safhalar içerisinde kendileri açıkladılar, yani biz söylesek yine inanmazlardı da. Kendileri açıkladılar, yani mecbur oldular, kendileri açıklamaya mecbur oldular. Uydurdukları çok fazla kafatası fosili var yalan olarak söyledikleri. Bir kere bu bile ne kadar aciz ve açmazda olduklarını göstertiyor yani niçin sahte fosile ihtiyaç olsun? Biz sahte fosil yapıyor muyuz? Sahte ara fosil gösterttik mi? Biz sadece kazıyoruz toprağı çıkıyor, hazır. Ama onlar oyun oynamaya mecburlar. Mesela Piltdown adamından tut diğer bütün kafataslarına kadar hepsinin sahte olduklarını yıllar evvel kendileri teker teker teker söylediler, hepsi piyasadan çekildi, o piyasadan. Şu an çıt yok. Proteinler tesadüfen olabilir mi diyoruz ona da ses yok. Ayrıca ruhun varlığını da açıklayamıyorlar yani gören kim diyoruz beyinde değil mi, duyan kim, dokunan kim bunlara zaten hiç cevap yok. Tesadüf aşağı tesadüf yukarı. Yani bunlar Sümerler devrinden kalma bu dine inanmışlar, çok çok eski bir din bu.
EKREM KIZILTAŞ: İlerici olduklarını söylerler bir de.
ADNAN OKTAR: Çok çok eski bir din ve yaratılışın tesadüflerle açıklandığı bir dindir bu ve dünyanın en ilkel en garip sahte dinlerindendir. Bu dinin şu andaki savunucuları bunlar. Ama öyle kandıracakları bir durum kalmadığını meydana gelen panikten görüyoruz. Ama tabi bunu da hafife almamak lazım. Çok güçlü bir atak bu oyunu bozacaktır. Yani sadece bu konuda inananların, Müslümanların adeta ciddi bir seferberlik meydana getirerek ne oluyor bu aldatmaca nedir bu oyun nedir milleti kandırmadaki bu azminiz nedir diye ortaya çıkmaları gerekiyor. Bu kitapları ortaya koymaları gerekiyor. Zaten kitapları ücretsiz indirebiliyorlar istedikleri gibi, ordan kitap indirerek de olabilir veya onları oraya davet ederek de olabilir bir bakın görün diye.
EKREM KIZILTAŞ: Ya da çok iddialıysanız az öncekinin devamı olarak söyleyelim. Siz açıkça diyorsunuz ki gelin bir iddianız varsa halkın huzurunda gerekirse canlı yayında konuşalım ve tartışalım.
ADNAN OKTAR: Tabi tabi çok süper olur.
EKREM KIZILTAŞ: Peki efendim Türkiye'de siz bu faaliyeti yıllardır yürütüyorsunuz. Ve Allah razı olsun son zamanlarda dozajını iyice arttırdınız. Türkiye'de de bu konuda taraftar olan insanlar var, hiç mi merak eden ilgilenen, “ya siz bişeyler söylüyosunuz ama biz de işte evrim üzerine bilimsel takılıyoruz ama şu işin gerçeği konusunda oturup biraz konuşalım.” Bu türden girişimler falan var mı?
ADNAN OKTAR: Konuşamazlar ne konuşsun konuşacak bir şey yok ki. Sadece şöyle bir aldatmaca vardı. Bilimi put haline getirmişlerdi. Bilimseldir bilim adamları hata yapmaz demin söylediğim konu, sizin anlamayacağınız garip durumlar var, garip bilgiler var siz bunlara giremezsiniz ama doğrudur sadece doğruluğuna inanın. Ya kardeşim sen kökeninde buna tesadüf demiyor musun konu bitmiş zaten yani tesadüf neyi yapar? Al bir avuç kumu saç bakalım, orada ne bir yazı meydana gelebilir ne bir şiir meydana gelir. Aynı bunun gibi yani proteinin meydana gelmesi. Ama ayrıca bunun yazılmış olması da kurtarmıyor, oluşmuş olması da kurtarmıyor, binlerce proteinin bir araya gelmesi, ona can verilmesi koful, mitokondri, golgi cisimciği bunların hepsinin oluşması gerekiyor. Genetik yapı özellikle incelendiğinde, mikrobiyolojideki bu son araştırmalar, nefes kesecek bir tekniğin, nefes kesecek bir üstünlüğün, hücrenin yapısında olduğunu göstertti. Bunların hiçbiri açıklanacak gibi değil tesadüfle. Yani nereye gitsek mükemmel bir mühendislik güzelliği, bir estetiği görüyoruz.
EKREM KIZILTAŞ: Peki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin kararı 18-19 maddelik bir mahsurlar listesi çıkarmışlar, temel esprisi şu, insan haklarına karşı tehdit oluşturabileceği yani yaratılış gerçeğinin insanlara okutulmasının yani Kainatın Cenab-ı Hakkın emriyle varolduğu yaratılışın tesadüfen olmadığı , bir şeyin onları varettiği şeklinde ki görüşün okutulmasının insan haklarına karşı tehdit oluşturabileceği gibi birşey var. Ne demek istiyorlar?
ADNAN OKTAR: Asıl insanın haklarına yönelik tehdit fikir üretiminin yasaklanmasıdır. Gerçeklerin araştırılmasının yasaklanmasıdır. Totaliter baskıcı dikta rejimi kurulmasıdır. Faşistçe karar verilmesidir. Ne demek bilimsel araştırmayı yasaklamak? Mesela kitabın okunmasını yasaklayalım diyorlar, şu kitapta ne var? Fosiller var, yüzlerce fosil ve tamamen bilim adamlarının izahlarından kaynaklanan izahlar var, bu nasıl yasaklanıyor bu? Bu yasaklanıyorsa, bu kitap yakılıyorsa, bu totaliter rejimlerin yaptığı bu değil miydi? Hitler'in yaptığı bu değil miydi? Bundan korkmanın alemi nedir? Bu korku nereye kadar götürür ayrıca? İnsan korksa korksa gerçeklerden nereye kadar saklanabilir?
EKREM KIZILTAŞ: Ve kararın devamında da geleceğimiz, Avrupa değerlerinin varolması, insanlık, insan haklarının var olması, demokrasinin varolması için evrim teorisi mutlaka okullarda okutulmalıdır, gençlerimize verilmelidir gibi birşey var, yani yaratılış okutulursa yandık bittik mahvolduk aman ha tehlike; ama evrim teorisi okutulmalı mutlaka bilimsel bir gerçeklik olarak falan diyorlar. Peki efendim evrim teorisinin ki bunu beceriyorlar anladığımız kadarıyla Türkiye dahil birçok ülkede ki Avrupa'da çok yaygın siz söylediniz, ne hedefliyor bu insanlar? Evrim teorisi gençlerin kafasına girsin gençler buna inansın düşüncesinden nihai hedefleri nedir?
ADNAN OKTAR: Avrupa'da bunu savunan genellikle sosyalistler ve komünistler. Bir komünist dünya ideali var, Sovyetler'in çöküşü ile bundan vazgeçmediler. Mesela bugün Türkiye'nin Doğu'sunda da bir komünist ayaklanma vardır. Israrla söylüyorum ben. Bu komünist ayaklanma diyorum. Ama birçok insan da öyle birşey yok diyor. Komünist ayaklanma değil, komünizm öldü, komünizmle bu adamların alakası yok, bir ayaklanma. Halbuki bunun adının konması lazım. Darwinist, materyalist sistemden kaynaklanan bir komünist ayaklanma var ve komünist propaganda var. Avrupa'da, nihai hedefi Avrupa'nın komünizmdir. Bir Avrupa komünizmi oluşturmak istiyorlar. Avrupa komünizminde de din, iman, ahlak, aile gibi kurumlar kabul edilir kurumlar değildir. Yani komünizmin hedefleri, dinin, ailenin, ahlakın ortadan kalkmasıdır. Bunları kendi eserlerinde Marx da açıklıyor, Lenin de açıklıyor diğer Marxist liderler de açıklıyorlar. Rusya ile becerilemeyen komünizm Avrupa kanalıyla halledilmeye çalışılıyor şu anda. Doğu'daki komünist hareketi de destekleyen yine Avrupa'daki bu sosyalistlerdir. Avrupa'nın büyük bir bölümü hemen hemen tamamına yakını PKK hareketini destekliyor, bu ayaklanmayı destekliyorlar. Çünkü Darwinist, materyalist ve ateist çizgi her ikisinde de aynı. Dolayısı ile kendi düşüncesinde olduğu için özellikle orayı o şekilde savunuyorlar. Hatta Türkiye'nin diğer kısmının da, aynı şekilde sosyalist Marxist idare ile idare edilmesini istiyorlar, ikiye bölündüğünde. Allah esirgesin. Kendi kafalarına göre ki buna asla müsaade etmeyiz. Doğu Türkiye, Batı Türkiye, komünist Doğu Türkiye, komünist Batı Türkiye şeklinde bir bölünme idealleri var. Bunun için de Darwinizm'e ihtiyaç vardır. Onun için ısrarla bu yalanı ayakta tutmaya çalışıyorlar. Yani bu yalan ortadan kalktığında komünizm ve sosyalizm de çöker. Avrupa'daki komünist ve sosyalist partilerin dini olan, hayat damarı olan Darwinizm, şu an ayaklarının altından kayıyor. Meydana gelen panik bu görünenin çok çok üstünde aslında, çok çok üstünde. Aşırı telaş göstertmek istemiyorlar. Böyle bir şey ummuyorlardı gerçekten, böyle ağır bir yara alacaklarını, böyle bir darbe alacaklarını hiç ummuyorlardı. Bunu kısmen şu anda durdurmaya çalışıyorlar. Ama asıl istedikleri aslında kitabın Avrupa'da ve tüm dünyada yasaklanması. Ama o da pek olacak gibi görünmüyor şu an. Ona şu an bir çözüm arıyorlar, ne yapabiliriz. Hem internette yasaklatmak, hem Avrupa'da yasaklatmak. Halbuki bu günden güne zaten gelişecek bir gerçek. Bu yasaklansa da yakılsa da artık şu anda çok geç. Yani bunun için çok geç.
EKREM KIZILTAŞ: Peki efendim, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinin aldığı bu karar ve bunun uzantısında sizin söyledikleriniz ışığında baktığımızda o zaman bu işi yapanlar, bu ideolojinin hakikaten inananları mı? Yoksa bunlar, belli bir kesim bu ideolojiyi yayarak, insanları ona mensup kılarak, birşeyler gerçekleştirmek peşindeler mi? Yani bir tür manipülasyon mu söz konusu?
ADNAN OKTAR: Pek tabi ki buna karşı olan kadın mesela Avrupa Parlamentosunda kitabı kaldırıp gösteren kadın Darwinizm konusunda bilgisi olan, bu konuda araştırması olan birisi değil. Bunlar genellikle talimatla hareket eden, daha üstten yönlendirilen, zincirleme bağın bir ucu bu insan. Yoksa hakikaten sorsak bugün fosil bilimi ile ilgili birşey, birşey bilmez, pek bir araştırması da yoktur. Asıl kökeni Masonluktur. Masonluk dünyayı dinsiz tek bir toplum haline getirmek istiyor. Ama bu şeytani bir sistem. Yani Masonluk sonunda insanlığa huzur gelsin, rahat etsinler düşüncesinde de değil. Sürekli tez antitez sentez ile yoğun bir mücadele içerisinde, hayatın karmaşa ve kan içerisinde geçmesi ni amaçlayan bir sistemdir. Bunun kökeninde de şeytan vardır. Masonluk en üst mertebede şeytanı doğrudan doğruya çağıran, doğrudan talimat alan bir sistem içindedir. Bu dünyanın en eski tarihlerinden beri böyledir. Masonluk bunu ilk defa yapıyor değil. Kuran'da da buna işaret edilmiştir. Onların üzerine kabuk bağlatırız diyor ayette, doğrudan talimat aldıklarını, şeytana göre hareket ettiklerini belirtiyor Allah ayette. Yalnız şeytan tabi ulu orta, her yerde ortaya çıkan bir şey değil. Bunlar bunun uzmanı olan Kabalist, Kabala üzerine ilim yapmış ama dinsiz, şeytanlan doğrudan bağlantı yeteneği olan insanlar tarafından bu oluşturuluyor. Masonluğu da bu şekilde bir zemin üzerine oturtmuşlar. Şeytani bir sistem olmuş. Çünkü genellikle insanlar da nefsine yatkın olduğu için, insanlar çünkü genellikle özgür yaşamak, nefsine uygun yaşamak arzusunda olduğu için, bu sistemler çok kolay zemin bulabilir. Mesela bir insana sen içki iç, namaz kılma, oruç tutma dersen bu onun hoşuna gidebilir, yani zayıfsa ama içki içme dediğinde, namaz kıl dediğinde bu nefse zor gelen şeylerdir. Onun için nefse kolay gelen bir sistemin organize edilmesi şeytanın yolunda olan insan için çok kolay oluyor. Yani büyük bir kitleyi böyle elde etmeyi mümkün oluyor. O yüzden başarılı oluyorlar. Mesela Avrupa Parlamentosu'nda yani dünyayı yaşama, dünyanın nimetlerinden istifade etme ve Allah'tan uzak olmak üzere kurulu bir yapıya daha yatkınlar. Çünkü Allah düşüncesinde adam rahat edemiyor, haramlara rahat giremiyor, küfre rahat giremiyor, hayatı disipline olmuş oluyor, ahlak kurallarına uyması gerekiyor, ama o kuralsız yaşamak istiyor, alabildiğine özgür, gerekirse içki içip rezalet çıkaracak yerlere yatacak, sapıklık yapacak, bağırıp çağaracak, gerekirse kan dökecek, onun için şeytanın burdaki işi çok kolay oluyor. Mesela bir hipnoz seansında trans hale geçilip bir masonu şeytanla bağlantıya geçiriyorlar. O trans halindeyken, şeytan o adamın ağzından konuşmaya başlıyor ve masonlar da bunu yazmaya başlıyorlar. İşte şunu yapacaksınız, şurda savaş çıkaracaksınız, şöyle kan dökeceksiniz, böyle oyun oynayacaksınız, bu tarz mason muhabbetlerinde yapılan 33 derecenin üstündeki olan sistem budur. Yani sır denilen olayları da budur. Dolayısıyla şeytanla da doğrudan bağlantıya geçtikleri için bunu çok harika bir şey olarak görüyorlar.
EKREM KIZILTAŞ: Peki yaratılış teorisinin okutulması bizim açımızdan tehlikedir demeleri ve mutlaka evrim teorisi okutulsun demeleri insanın aklına şöyle bir şey getiriyor, sizin de bazı makalelerinizde, eserlerinizde vurguladığınız bir şey var, sosyal Darwinizm. Bu söyledikleriniz ışığında o zaman hedef belli bir grubun, belli bir ekibin, belli bir hizbin, kendileri dışında kalan bütün insanları bir tür sanki makina haline getirmek, işte bir takım ihtiyaçları karşılandıktan sonra ne isteniyorsa yapan bir sürü haline getirme gayreti mi?
ADNAN OKTAR: Tabi tabi yani Türkiye'de öyle bir kitlede anarşi meydana getirmek de çok kolaydır. Mesela bak Doğu'da komünist terörü çok rahat elde edebiliyorlar. Çünkü namaz yok, Allah korkusu yok, Allah sevgisi yok, ahiret inancı yok, git askeri vur dedin mi, gidip adam vuruyor, git bombala diyor, masum insanlar tertemiz insanların olduğu bir yeri olduğu gibi havaya uçurabiliyor, mesela bir binayı olduğu gibi aşağıya indirebiliyorlar. Burda asıl hedef Allah korkusunun ortadan kaldırılmasıdır. Çünkü Allah korkusu bu adamları rahatsız ediyor, keyfince yaşamalarını engelliyor. Çünkü Avrupalı insanlar böyle özgür yaşama adına, bir kısmı hayvani yaşamayı hedefliyor, hayvan gibi yaşamayı. Bunu benim söylememe gerek yok, herkes görüyor. Açtığımızda gazeteleri, televizyonları her yerde bunu görüyoruz. Darwinizm yıkıldığında bu sistem de yıkılacağı için bu korku. Diyor ki bizim emek emek yaptığımız, yüzyıldan beri diyor, yüz küsür yıldan beri emek emek yaptığımız sistemimizi yıkmaya matuf bir hareket bu diyor adam açıklıyor. Bu ne demek yüz küsür yıldan beri biz ateist bir sistem kurduk şimdi bu kitap bu eserler bunu yıkacak ve ciddi bir çağrı bu. Yani hakikaten feryad ediyorlar şu an. Yer yerinden oynuyor şu an. Bunu durdurabilmenin bir yolunu arıyorlar. Yani herkes yardımlaşsın, bir şeyler yapalım ama bunu mutlaka durduralım
EKREM KIZILTAŞ: El ele verelim falan diyorlar
ADNAN OKTAR: Ama gerçek durdurulamaz. Mesela sen yüz kişiyi bir salona doldur, bütün perdeleri kapat, güneş doğmuyor desen, orda küçücük bir delik açılsa, bir hafif şöyle, ufak mercimek kadar, ordan birisi ışığı görse güneş doğmuş dese bitti. O yüz kişiyi bir daha kontrol edemzesin artık. Konu kapanmıştır. Olay da böyle. Küçük ama çok büyük bir vuruş olmuş oldu. Bunların yapacağı bir şey yok artık.
EKREM KIZILTAŞ: Evet, peki Darwin bu nazaryeyi ortaya attığında şimdi başka yönü de şu: Bilimsel takılan insanlar hala bir Darwin'den ve onun ortaya attığı birtakım teorilerden bahsediyorlar ama bilebildiğim kadarıyla o günden bu güne bilim çok gelişti. Yani hücre vs. başka konularda bilim çok gelişti. Bu insanlar bugünkü teknolojiyi bilmeyen, büyük ihitmalle bugünkü gelen gelişmelerin milyonlarca yıl gerisinde olan bir insanın görüşlerinin arkasında nasıl toplanıyorlar?
ADNAN OKTAR: Darwin şu yüzyılda olsa kesin Darwinist olmazdı. Ve kesin inançlarını terkederdi. Hatta adam diyor ki eğer diyor bu ara fosil olayı gerçekleşmezse benim teorim ortadan kalkar diyor özetle. Yüz milyona yakın yaşayan fosil bulundu. Peki bu Darwin'e gösterilse ne diyecekti bu adam?
EKREM KIZILTAŞ: Bugünküler gibi reddecekti heralde.
ADNAN OKTAR: E tabi ki. İnşaAllah.
EKREM KIZILTAŞ: Yani umulur ki birgün benim arzu ettiğim o ara form fosili falan bulunabilir diye herhalde bekleyecekti. Peki gene şu sosyal Darwinizm meselesine dönersek, evrim nazarriyesi, türlerin doğal seleksiyonu diyor. Güçlü olanın zayıf olanı yok etmesi falan. Sosyal Darwinizm'de bugün yaşadığımız dünyada bu güçlü olanın zayıfı yok etmesi mevzu bir şekilde uygulamada mı?
ADNAN OKTAR: Ama bu yani Darwin dediğin aslında bunu yapmıyorlar sadece ona dayandırıyor ama bu şeytanın talebidir. Yani şeytan bunu vesile ediyor. Kan dökmeye karşı bunlarda hayvani bir içgüdü oluyor. Yani kan dökülmediğinde, anarşi olmadığında insanın ilerleyemeyeceğine inanç var. Yani ancak kan dökerek savaşlarla, mücadeleyle insanların gelişeceğine inanıyorlar. Aslında amaçları insanların gelişmesi de değil. Sadece şeytanın emrirni yerine getirmek. Kargaşa olsun, anarşi olsun, işte bombalar patlasın, insanlar sürekli teyakkuzda olsun, siren düdükleri ötsün, polis ordan oraya gitsin, kargaşa. Huzurlu bir dünya istemez şeytan. Konu bu. Buna karşı şeytanın bir ifası ile şu an yapılan hareket.
EKREM KIZILTAŞ: Evet. O zaman yani en azından tepede bulunan bir kesim insan dünyada kötülük olması, kötülüğün hakim olması için şeytan ile de işbirliği yapmış bir şekilde. Bu tür melanetleri icat ediyorlar. Bu yüzden mi bu teori ile alakalı ve çeşitli çalışmalarda özellikle dindar kesimin üzerine yönelik faaliyetler yapıyorlar?
ADNAN OKTAR: Şu an Müslümanlık onlar için gerçekten bir tehlike haline geldi. Yani onların inancına göre. Hakikaten de çığ gibi yayılıyor. Mesela Said Nusi Hazretleri de üzerine gelindikçe gelişmiştir, güçlenmiştir inşaAllah. Yani bugün milyonlarca talebesi dünyaya nur, ışık saçıyor maşaAllah.
EKREM KIZILTAŞ: Evet, peki efendim fosil sergileri zannediyorum Türkiye'nin bir çok yerinde bunu yaptınız değişik mekanlarda, halka açık mekanlarda. Bunlarda ilginç anektotlar var mı? Yani gelen bir insan diyelim aykırı bir düşüncede olduğunda hay Allah demek ki böyleymiş diyen falan. Bu tür böyle şahıs olaylarınız var mı?
ADNAN OKTAR: İlk başta bunlar çok oluyordu. Bunlar gerçek mi bu fosiller? Yahut o konu ile ilgili tartışanlar, ona benzer şeyler. Şu an tamamen yatışmış durumda. Gayet sakin yani kim gelse artık hakikaten evrim yok, bunlar bir gerçek, kesin bilimsel delil bunlar şeklinde artık kanaatlerinin oturduğuna dair beyanları var. Hakikaten bugün Türkiye'de bir tespit yapılsa en az %90'dır Darwinizme inanmayanların sayısı. En az %90
EKREM KIZILTAŞ: Evet, peki bu Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi kararı sırasında yapılan konuşmalarda belki biraz önce bahsettiğiniz hanımın konuşması bu. Yaratılış Atlası adlı eserin çok sayıda Fransa, Belçika, İspanya ve İsviçre okuluna gönderen Türk yaratılışçı HarunYahya'nın hücümuna tanıklık ettik diyorlar. Fransa dışında yerlere de gitti mi efendim kitap?
ADNAN OKTAR: Evet. Amerika'ya, bazı ülkelere gitti inşaAllah.
EKREM KIZILTAŞ: Zaten internetten indirilenleri...
ADNAN OKTAR: Zaten internetten indirilmesi tabi söylediğiniz gibi yeterli yani.
EKREM KIZILTAŞ: Yeterli, bunu buna dahil etmiyoruz. Peki efendim bundan sonrası için; kitabı on dört cilt olarak o zaman heralde dünyada bulunmuş bütün belli başlı fosilleri kitaba alacaksınız?
ADNAN OKTAR: Yok yok çok az bir kısmı olmuş oluyor. Yani on dört cildin içerisinde çok çok küçük yani yüz milyona yakın...
EKREM KIZILTAŞ: O kadar çok
ADNAN OKTAR: Tabi tabi. Çok fazla. Yani ucu bucağı yok.
EKREM KIZILTAŞ: Allah Allah
ADNAN OKTAR: Yani bu fosil araştırması yapılan yerlerin fotoğrafları var. Kilometrelerce, kilometrekarelerce alan, her yer dolu. Biraz deşiyorlar yine çıkıyor, biraz deşiyorlar yine çıkıyor. Yani baş edecekleri gibi, örtbas edecekleri gibi bir durum yok ve hiç bir şekilde değişmemiş, çok büyük bir mucize bu. Allah'ın hikmeti ve bozulmaması. Mesela balık bulunuyor, tel tel, teker teker kılçıkları duruyor. Bütün kemik, omurga sayıları falan hepsi aynı, kılçık kanalları falan hepsi aynı.
EKREM KIZILTAŞ: Bu balık demişken o gene bu Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi kararı sırasındaki yapılan konuşmalarda bir iddia, karşı iddia dile getirenler, kitabın 60. sayfasında açıklama kısmında milyonlarca yıl içerisinde evrim geçirmediği iddiası yazılı olan dev bir tatlı su levreği fosilinin fotoğraflarını görüyorum. Bir tek fotoğrafa kafayı takmışlar o özel olarak aklınızda mı, tatlı su levreği ile alakalı neyi kastediyorlar?
ADNAN OKTAR: Doğru, değişmemiş. Yani o kadar komik ki
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Değişmemiş diyolar, fosilini koymuş diyorlar, tamam işte güzel, ne var bunda?
EKREM KIZILTAŞ: Yani artık ne yapacaklarını pek bilemez hale geldiler.
ADNAN OKTAR: Değişmediyse değişmemiştir zaten açık, güzel.
EKREM KIZILTAŞ: Ve Bilim Araştırma Vakfı'nın Türk eğitim sisteminde evrime yapılan her türlü referansın kaldırılması için aktif olarak çalışıyor, bu arada bir Amerikan Yaratılış Araştırma Enstitüsüyle de birtakım bağları olduğu sanılıyor şeklinde demiş. Peki efendim Türkiye'de epeydir yürüttüğünüz bu çalışmaların devlet katında, milli eğitim katında bir karşılığı, bir.. ne diyelim, birtakım adımlar sağlaması mümkün olabildi mi?
ADNAN OKTAR: Bu gene sivil kuruluşların yapacağı birşey, sivil kuruluş derken, mesela BAV tek başına Türkiye'de %90'lık kitlemizin, Türk milletinin %90'lık kitlesinin Darwinizmin bir aldatmaca olduğunu onlara ispat etti ve kanaatlerini getirttirdi. Demek ki oluyomuş yani.
EKREM KIZILTAŞ: Oluyor
ADNAN OKTAR: Evet. Yani küçücük bir Bilim Araştırma Vakfı, ama bütün Türkiye'de dev bir netice aldı. %90'lık bir dev netice aldı. Onun için herşeyi hükümetten, devletten beklememek lazım.
EKREM KIZILTAŞ: Yani sivil toplum kuruluşları da üzerine düşeni yapmalı diyorsunuz
ADNAN OKTAR: Tabi tabi. Ama tabi sivil toplum kuruluşlarının da yolu açılması lazım. Yani önündeki engeller, ayağını bağlayan bağlar, bunların da çözülmesi gerekir.
EKREM KIZILTAŞ: Peki efendim kitap 14 cilt olacak, fosil sergileri devam ediyor mu şu anda?
ADNAN OKTAR: Evet, muntazam yapıyorlar
EKREM KIZILTAŞ: Fosil sergileri devam ediyor. Peki fosil sergilerine mani olma, engelleme türünden girişimler var mı?
ADNAN OKTAR: İlk başta şiddetli bir panik oldu yani ilki cidden, fakat daha sonra kebapçılar lokantalar dükkanlar..Derken baktılar ki baş olacak gibi değil, artık ipin ucunu bıraktılar. Marksist kesim. Şu an tam teslim durumlar o konuda.
EKREM KIZILTAŞ: Evet. Peki ben, bu özel birşey ama zannediyorum sayın seyircilerimizden bazılarını da belki ilgilendiriyor. Şu 14 cilt olacak kitaptan belli başlı fosil resimlerinin alındığı efendim diyelim ki 50-100 tanesinin alındığı, oradaki bilgilerin derli toplu şekilde gene olduğu, daha küçük boyda ama gene güzel bir baskıda . Mesela tek bir kitap. Böyle bir şey de programlar arasında var mı?
ADNAN OKTAR: Tabi ki var. Mesela ben sırf kafataslalarından olusan bir kitap da hazırlıyorum, sırf kafatası.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Bu da gene bulunan kafataslarının çok cüzzi bir kısmından olusuyor ama asıl olan tabi internet. Biz bulduğumuz fosil resimlerini koyuyoruz internete isteyenler ordan istediği gibi indirebiliyorlar. Güzel yanı tamamen ücretsiz olması ve kolay indirilebilecek gibi de ayrıca. Şu an sırf bu kitaplarının indiriminin 30 milyon olması zaten çok ürkütücü bir rakam yani karşı taraf için. Yani şimdi milletin internetinden teker teker bunu silecek halleri yok . Yani 30 milyon kişi. Kimlere gittiği de belli değil.
EKREM KIZILTAŞ: Doğru
ADNAN OKTAR: Kimin evinden bulup gidip silsinler. Pek baş olacak gibi görünmüyor.
EKREM KIZILTAŞ: Peki Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi bir de şöyle birşey söylüyor. Biz diyor, bu kararı böyle alıyoruz ama kesinlikle işte dine karşı olduğumuz manasına falan gelmemeli ama din, din uzantısı bir görüş olan yaradılış gerçeği yaradılış teorisi, onların deyimiyle, okullarda sosyal bir bilim olarak okutulmamalı, din derslerinde okutulmalı falan gibisinden sözler söylüyorlar. Ama aynı kurumlar bir yandan da din eğitiminin de yasaklanması için çalışmalar yapıyorlar. O zaman galiba eninde sonunda dolaşıp o sizin söylediğiniz ana noktaya geliyoruz yani bir kesimin değişik hesapları var ve bunları kullanıyorlar.
ADNAN OKTAR: Tabi. Kamuoyunun tepkisini çekmemek için bu kurnaz bir oyundur buna hiçbir inananın kanmaması lazım. Yani yaradılış yasaklansın, ne demek, Kuran da yaradılışı anlatıyor zaten. O zaman Kuran'ın da yasaklanması gerekiyor. Tevrat'ta İncil'de de bu var bunlar zaten, sırf Kuran' a karşı değil aslında bütün dinlere karşılar, ama özellikle Kuran. Bunlardan çatlak sesler çıktı, cesaret edemediler aslında hedefleri Kuran'ın yasaklatılması. Çünkü yaradılışın yasaklanması ne demek? Yani yaradılışdan bahsetmeyin diyor adam. Yaratıldı demeyin diyor. Peki o zaman ne denebilir? Bir kere demokrasi yok demektir, fikir hürriyeti yok demektir. Tesadüf dinine inanma mecburiyetimiz nasıl oluyor? Yani ben tesadüfe inanamıyorum, inanmıyorum.
EKREM KIZILTAŞ: Evet
ADNAN OKTAR: Yani ben bir avuç kumun atıldığında bir kitap yazılacağına inanmıyorum. Böyle münasabetsiz bir safsataya inanmıyorum. Nasıl inanayım? Besbelli ki herşeyi yaratan bir Allah var. Yani bu gün gibi ortadayken, bana istediği kadar Allah'a inanma desin benim beynim inanıyor yani beni sureten durdursa bile ağzımı kapasa bile beynim inanıyor. Onun için beyinleri durdurmak mümkün değil bu çok aptalca birşey.
EKREM KIZILTAŞ: Bu kesimlerin demokratik de olmadığını söyleyeceğiz o zaman
ADNAN OKTAR: Kesin değiller
EKREM KIZILTAŞ: Kendileri gibi inanan binde bir bile yoktur gibime geliyor benim tesadüf.
ADNAN OKTAR: Avrupa 'da Darwinizm yaygın, büyük bir tehlike yani, çünkü Avrupalılar'da adeta böyle bir beyinlerinin o yönde dumura uğratılması operasyonu var. Sadece dünyaya onları çeken, eğlenceye çeken, işte müzik dinleyin, dans edin gülüp oynayın, hoplayın zıplayın, çılgınlık yapın, için, eğlenin bütün yaşadıklarınız bu dünyadadır düşüncesi var bu insanlara cazip geliyor, yani dar düşünen bir insan için bu kolay bir yol. Din emek verilmesi gereken bir şeydir fakat din dünyanın en büyük lüksüdür. Gerçek bir dindar en büyük lükse kavuşmuştur. Çünkü dindar bir insan herşeyi makul, akılcı, dengeli ve tutarlı düşünür. Herşeyi kontrollüdür ve dünyanın en akıllı insanıdır, gerçek bir dindar. Ve en büyük lükstür din, bu yüzden. Bunlar da bunu istemiyor yani kitlevi hayvani bir sistem olsun ama bu ilk defa ortaya çıkmış bir şey değil. Dünya tarihinde hep böyle inananlarla inanmayanların mücadelesi olmuştur. Hep böyle şeytani, şeytanın etkisinde olan bir gürüh olmuş, bir de hep şeytana karşı olmuş ona karşı mücadele eden grup olmuş. O yüzden bu mücadelede şeytan bu sefer sert kayaya çarptı, inşaAllah
EKREM KIZILTAŞ: Euzü besmele çekin
ADNAN OKTAR: Evet, inşaAllah
EKREM KIZILTAŞ: Evet efendim Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'nin aldığı karar üzerinde bu kararda yaratılış gerçeğinin okullarda okutulmaması talebi üzerine konuştuk. Sizin çalışmalarınız Yaratılış Atlası ki 7 cilt biliyorduk 14 cilt olduğunu da böylelikle öğrenmiş olduk. Fosil sergilerinin artarak devam ettiğini öğrendik. Ve her ne kadar birileri fosilleri kendi teorilerine bir delil olacak zannetseler de varolan yüz milyonlarca fosilin tümüyle evrim teorisini, Darwini yalanladığını ve bunların da onları deli ettiğini bu şekilde öğrenmiş olduk. Ben tekrar çalışmalarınız için, Yaratılış Atlası ve benzeri çalışmalarınız, fosil sergisi için, çok teşekkür ediyorum. Bu açıklamalarınız için de çok teşekkür ediyorum. Bundan sonraki çalışmalarınızda da başarılar diliyorum.
ADNAN OKTAR: Ben de çok teşekkür ediyorum, ilginize alakanıza inşaAllah, çok güzel program oldu, inşaAllah çok faydasını görürüz. Faydalı olur inşaAllah.
EKREM KIZILTAŞ: İnşaAllah, inşaAllah. Çok teşekkürlerADNAN OKTAR: Sağolun. Varolun.
mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir