Müslümanların Üstün Ahlakı

İman eden, hayatını Allah rızası için yaşamaya adamış, vicdanına göre hareket eden bir insanın tavrı son derece güven verici ve güzel olur. Böyle bir insan, Kuran'ı esas alarak karar vereceği, kendi istek ve tutkularını tercih etmeyeceği için Müslümanlar için çok değerlidir. Bu bakış açısında olan Müminler birbirlerine karşı son derece merhametli, saygılı ve yakın olurlar. Allah korkularından kaynaklanan güzel ahlakları onları hep güzel söz söylemeye, iyiliği emretmeye, kötülükten sakındırmaya yöneltir. Allah ancak böyle bir topluluğun kurtuluşa ereceğini bir ayetinde şu şekilde bildirmektedir:

Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır. ( Al-i İmran Suresi, 104 )

Müminler, Allah'tan korkmayan insanların gaddarlığını, merhametsiz ve bencil tavırlarını bildikleri için mümin kardeşlerini kendilerinden önemli görürler. Zor durumda, hasta veya muhtaç konumda olmaları da bu durumu inşaAllah değiştirmez. Önceliği her zaman kardeşlerine verirler.

İnkar eden insanlar arasında ise genelde sevgisiz ve zalim bir ilişki vardır. Alaycı ve vurdumduymaz davranmaktan, karşılarındaki insanları incitmekten çekinmezler. Özellikle kendi çıkarları söz konusu olduğunda rahatlıkla saldırgan bir tavır gösterebilirler. Müminler, inkar edenlerin bu tavrıyla, Müslümanların güzel ahlaklı tavrını kıyasladıklarında Allah'ın emrine uymanın büyük bir nimet ve güzellik olduğunu çok daha iyi anlayıp şükrederler. Allah, Müslümanların birbirlerinin velileri olduğunu bir ayette şu şekilde bildirmektedir:

Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O'nun elçisi, rüku' ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü'minlerdir. (Maide Suresi, 55)