Bazı Nur talebesi kardeşlerimiz, Peygamberimiz (sav)'in Hz. Mehdi (as)'ın çıkış tarihini ve ismini bildirmediğini iddia ederek, bu durumda Müslümanların Hz. Mehdi (as)'ı tanımalarının mümkün olmadığını öne sürmektedirler. Bu iddiada olan söz konusu Nur abileri, Hz. Mehdi (a.s.)’ın isminin açıkça bildirilmemiş olmasını da aslında Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahsı manevi olarak geleceğinin bir alameti olduğunu düşünmektedirler. Ancak bu düşüncelerini dolaylı bir dille ifade etmedirler. Allah'ın Müslümanların sürekli bir beklenti içinde olmalarını sağlamak için hem Hz. Mehdi (a.s.)’ın çıkış zamanını hem de adını bildirmediğini söyleyerek aslında güya böyle bir şahsın olmadığını anlatmaya çalışmaktadırlar.
Oysa bu iddiaları kesinlikle doğru değildir. Peygamberimiz (s.a.v.) birçok hadisinde, Hz. Mehdi (a.s.)’ın kendi ehl-i beytinden, kendi evlatlarından, kendi soyundan bir kişi olacağını huy olarak kendine benzeyeceğini ancak fiziksel olarak ben-i İsrail ricaline benzeyeceğini yani güçlü ve heybetli bir görünüşü olacağını ifade etmiştir. Sırtında yer alan nübüvvet mühüründen, yine reyhan yaprağı şeklindeki diğer bir et beninden, dişlerinin inci yıldızı gibi beyaz ve parlak olmasına, iki kaşı arasında tek bir kaş çatma çizgisine, uyluklarının geniş olmasına, heybet ve acarlığına, alnında bulunan iz ve hafif içbükeyliğe, saçlarının gürlüğü ve burnunun küçük olmasına kadar yüzlerce fiziksel özellikle Hz. Mehdi (a.s.)’ın bir şahsı manevi olarak değil bir şahıs olarak hicri 1400’de zuhur edeceğini ifade etmiştir. Ayrıca Hz. Mehdi (a.s.)’ın adının kendi adına, babasının adının da Peygamberimiz (s.a.v.)’in babasının adına uygun olacağını yani benzeyeceğini ifade etmiştir.
Ebu Davud ile Tırmızi’nin İbni Mesut (RA) dan nakil ettiklerine göre, Allah’ın Resulü (sav) şöyle buyurmuştur: “Onun ismi ismime, babasının ismi de babamın ismine muvafık olacaktır...” [1]
Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayete göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Dünya hayatından sadece bir gün kalmış olsa bile, benim Ehl-i Beyt'imden ismi ismime uygun olan bir adam (Mehdi) gelinceye kadar Allah (c.c.) o günü muhakkak uzatır.” -Ahmed b. Hanbel “Müsned” inde tahric etmiştir.-
Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan rivayete göre;
Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Benim Ehl-i Beyt'imden ismi, ismime uygun olan bir adam (Mehdi) bütün Araplar üzerine hakimiyet kuruncuya kadar dünya (yok olup) gitmez.”
Başka bir rivayete göre, şöyle buyurmuştur:
“Dünya hayatından sadece bir gün kalmış olsa bile, benim Ehl-i Beyt'imden ismi ismime uygun olan bir adam (Mehdi’yi) gönderinceye kadar Allah (c.c.) o günü muhakkak uzatır. O, daha önce zulüm ve eziyet ile doldurulmuş olan dünyayı hak ve adaletle dolduracaktır.” (Tirmizi, Ebu Davud, Nesai, Beyhaki ve Ebu Amr Ed-Dâni tahric etmişlerdir.)
Yine Abdullah b. Ömer (r.a.)'dan başka bir rivayete göre şöyle buyurmuştur:
“Benim Ehl-i Beyt'imden ismi ismime uygun olan bir adam (yeryüzünde) hakimiyet kuruncuya kadar dünya (yok olup) gitmez. O, daha önce zulum ve eziyet ile doldurulmuş olan dünyayı hak ve adaletle dolduracaktır.” -Ebu’l Kasım Taberâni “El- Mu’cemu’s-sagir” eserinde tahric etmiştir. Ayrıca, Tirmizi “ El-Cami” eserinde ve Ebu Davud da “Sünen” adlı eserinde yaklaşık olarak aynı manaya gelen fakat bazı lafızların yerleri değişik şekilde tahric etmişlerdir.
_________________________________
[1] Kıyamet Alametleri, Genişletilmiş 9. baskı, s.159-160)