Hamiyet-i İslamiye

Hamiyet-i İslamiyeİnsanlar fıtrat olarak, sevdikleri kişilere, önem verdikleri nesnelere ya da değerlere yönelik bir koruma duygusuna sahiptirler. Bu kişilere ya da değerlere maddi ya da manevi bir zarar gelmesine ya da istismar edilmelerine karşı ciddi çaba gösterir; bu duruma karşı doğal olarak bir koruyup kollama eğilimi içinde olurlar. İşte insanların çok sevdikleri, düşkünlük derecesinde bağlı olup değer verdikleri bir şeye karşı içlerinde hissettikleri bu şiddetli koruma ve sahiplenme heyecanının diğer bir adı da “hamiyet”tir.

Fakat insanların sahip oldukları güçlü hamiyet duyguları ancak Kuran ahlakı üzerine kurulu olduğu takdirde gerçek bir anlam ifade eder. Çünkü gerçek hamiyet duygusunun temelini Allah (cc) korkusu oluşturur. Müslümanların halis Allah (cc) korkusuna ve O’nun rızasını aramaya dayalı bir hamiyet anlayışları vardır. ‘Hamiyet-i İslamiye’ bir Müslümanın sahip olması gereken üstün ahlak özelliklerinden biridir. Yüce Allah (cc) dinini tüm insanlara bir yol gösterici olarak vahyetmiştir.

Dinin gereklerini, Kuran ahlakının güzelliğini, İslam'ın insanlığa getirdiği maddi ve manevi tüm faydaları, diğer insanlara anlatmak ise Müslümanlara verilmiş bir sorumluluktur. Müslümanlar bu sorumluluğu hem bizzat kendileri yaşayıp çevrelerindekilere örnek olarak, hem de sözlü veya yazılı şekilde insanlara anlatarak yerine getirirler. İnsanların İslam dinini tanımaları ve sevmeleri, Kuran ahlakını öğrenmeleri için yoğun bir gayret içine girerler. Böyle bir kişi, kendine ayıracağı zamandan da fedakarlık yaparak tüm vaktini ve imkanlarını bu amaca yönlendirir. Çünkü tek bir insanın bile ahiret kurtuluşuna vesile olabilmek, Müslümanlar için çok önemli bir ibadettir.

Müslümanlar din ahlakını tebliğ edebilecekleri, toplumun ve insanların maddi manevi huzura kavuşmasına, kötülüklerin, haksızlıkların, zulmün, ahlaksızlığın önünün kesilmesine vesile olabilecekleri durumlarda asla kendi çıkarlarını düşünmezler. Allah (cc)'ın
"Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et... " (Nahl Suresi, 125) ayetinde bildirdiği şekilde güzel ahlakı tebliğ ederler. Rabbimiz ayetinde, hamiyeti güçlü olan Müslümanların yaşamaları gereken bu ahlakı, "Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya-devam et."(İnşirah Suresi, 7) emriyle insanlara bildirmiştir.

Güçlü bir hamiyet-i İslamiye duygusuyla hareket edildiğinde, elde edilen sonuç ise yalnızca Allah (cc)'ın müminlere bir lütfu, yardımı ve ikramıdır. Yüce Rabbimiz, dinine sahip çıkan, İslam’ı ve İslam ahlakını koruma duygusuyla çaba harcayan kullarını inşaAllah galip kılmaktadır.

Büyük İslam alimi Bediüzaman Said-i Nursi, talebelerinden birine yazdığı mektubunda, onun Kuran'ın anlatılması konusunda gösterdiği hamiyetin ve kazandığı başarının kendisine Allah (cc)'ın bir ikramı ve yardımı olduğunu hatırlatarak bu gerçeğe dikkat çekmiştir:

“Kuran'ın tebliğ edilmesindeki başarın, gayretin ve şevkin, bir İlahi bir ikramdır, belki bir Kuran'ın bir kerametidir, bir İlahi yardımdır…" (Dokuzuncu Mektub, Mektubat, s. 32)

Hamiyet-i İslamiyesi güçlü olan; diğer bir deyişle içinde İslam’ın menfaatlerini korumaya yönelik heyecan taşıyan müminlerin bu ahlakını değerli İslam alimlerinden İbn-i Mace Hazretleri ise şöyle ifade etmiştir:

“Gayret sahibi bir mü'min, dine aykırı ve zararlı durumlar, hâdiseler ve tecavüzler karşısında lâkayd ve duygusuz kalamaz, müteessir olur, hamiyet-i diniyesi galeyana gelir ve dinin emrettiği müsbet şekilde dine hizmet gayreti artar. …" (İslam Prensipleri Ansiklopedisi 2.cilt, s. 540 1042/1, 9. Kitabünikah, 56. Babda L996. Hadis)