Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Mucize Element Karbonun Evrendeki Kusursuz Dengesi


Çevremize baktığımızda her detayın, dünya üzerinde yaşamın oluşması için özel olarak yaratılmış olduğunu fark ederiz. Molekül seviyesine indiğimizde ise bu özel yaratılış kendisini daha açık ve benzersiz şekilde gösterir. Gözle görülmeyen atomların bir araya geldikleri dünyada, herşey kusursuzdur. Bu kusursuz sistemdeki özel yaratılışa verilebilecek örneklerden biri de, karbon elementidir. Karbonu canlılık için önemli bir şart haline getiren, bu molekülün yeryüzündeki hemen hemen her şeyin, arabamızın lastiklerinden bilgisayarımıza, kullandığımız doğal gazdan selüloza, yediğimiz etten hücrelerimizin içindeki DNA’ya kadar temelini teşkil eden bir element olmasıdır.

Karbon, canlılar için en hayati elementtir. Çünkü bütün canlı maddeler karbon bileşiklerinden oluşmuşlardır. Yüce Allah, dünyada su döngüsü kadar yaşamsal öneme sahip diğer hassas bir dengeyi karbon döngüsü üzerinde kurmuştur. Karbon atomları, canlılar, okyanuslar, atmosfer ve yer kabuğu arasında sürekli olarak taşınırlar. Karbon döngüsü olarak bilinen bu mekanizma ile karbon molekülleri dünya var olduğundan beri birçok kez kullanılmıştır. Bu, vücudumuzdaki bir karbon atomunun, yüzyıllar önce bir bitkinin yanmasından ortaya çıkmış olması ve biz öldükten sonra bu karbon atomunun fotosentez işlemi sırasında bir bitkinin parçası olabileceği anlamına gelir.

Karbonun en önemli özelliği ise, depolanma, değiş-tokuş, büyüme, çürüme, solunum ve yanma olmak üzere bir dizi işlem sonucu, Yüce Allah’ın dünyayı yarattığı günden beri kusursuz bir denge içinde olmasıdır. Rabbimiz yaratışındaki üstünlüğü bir Kuran ayetinde şöyle haber vermiştir:

“… Elbette Allah, Kendi emrini yerine getirip-gerçekleştirendir. Allah, herşey için bir ölçü kılmıştır.” (Talak Suresi, 3)

Karbondioksit Fazlası Nasıl Oluşur?

Atmosferdeki karbonun büyük bir kısmını depolayan ormanlar ve fosil yakıtları, insan müdahalesiyle yakılarak atmosfere verilir. Ormanların kesilmesi karbonun en önemli depo alanını ortadan kaldırır. Bilimsel araştırmalar, Sanayi Devriminin gerçekleştiği yaklaşık 150 yıldan beri atmosferdeki karbondioksit oranının arttığını ve kullanım bu hızla sürerse gelecek 100 yıl içinde karbondioksit oranının 2-3 misli artacağını göstermektedir.

Atmosferde Karbondioksit Fazlası Olursa Ne Olur?

Karbondioksit, atmosferi oluşturan su buharı ve diğer birçok gazla birlikte, Dünya’ya sera etkisi yaparak soğumasını önlemekte ve yeryüzünü ortalama 14 derece sıcaklıkta tutmaktadır. Fakat son 150 yıldan beri artan karbondioksit oranı Dünya’nın %30 oranında ısınmasına neden olmuştur. Ancak bu noktada ilginç bir durum ortaya çıkmaktadır. Çünkü yapılan hesaplar insanoğlunun yılda 8 milyar ton olarak verdiği karbondioksitin yarısının yok olduğunu göstermektedir. Karbondioksit, yüzyılın en büyük tehlikesi olarak kabul edilen küresel ısınmanın başrol oyuncularından biri olarak kabul edildiği halde iklim değişiklikleri beklenildiği oranda korkunç boyutlara ulaşmamaktadır. Dünya zehirli gazlarla dolu solunamaz bir havaya sahip olmamaktadır.

Karbondioksit Fazlası Nasıl Yok Olur?

Arabalarımızın egzozları, evlerimizin bacaları, yangınlar, kullandığımız lamba, buzdolapları ve soğutucular… İnsanlar her yıl atmosfere çeşitli kullanımlar sonucunda toplam 8 milyar ton karbondioksit gazı gönderirler. Peki atmosfere karışan karbon nereye gider? Nasıl olur da havasızlıktan zehirlenip ölmeyiz?

İnsanların; en önemli karbon depolama alanı olan ormanları ve enerji ihtiyacını karşılamak için kullanılan fosil yakıtlar sonucu fazladan açığa çıkan karbonun oluşturabileceği muhtemel zararlar, yaratılmış mucizevi tedbirlerle önlenmiştir.

Yüce Allah’ın sonsuz rahmetinin bir göstergesi olarak ormanlar, çayır alanları ve okyanuslar, canlılar soludukça ve çürüdükçe ortaya çıkan karbonun yarısını emerek sıcaklıklardaki aşırı artışı ve atmosferdeki karbondioksit gazı birikimini engellerler.

Bitkiler: Araştırmacılar dünya üzerindeki kıtaların büyük bir kısmını barındıran, bu sebepten daha fazla insanın yaşadığı kuzey yarım kürede karbondioksit gazının daha fazla biriktiği düşüncesiyle bu konuya yoğunlaşmışlardır. Fakat yapılan ölçümler, kuzey ve güney yarımküre arasındaki karbondioksit gazı farkının çok da fazla olmadığını ortaya çıkarmıştır. Çünkü kuzey yarım kürede yoğun olarak bulunan ormanlık alanlar, açığa çıkmış olan karbon gazını fotosentez işleminde kullanmakta ve bu işlem sırasında ortaya çıkan oksijen de atmosferi temizlemektedir.

Burada Yüce Allah’ın her şeyi bir ölçü ile yarattığı gerçeği bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Normalde açığa çıkan yüksek karbonun çözümlenmesinin ardından ortaya çıkacak oksijen oranının artması ve canlı yaşamının imkansız hale gelmesi beklenirdi. Ancak karbondioksit okyanusta çözüldüğünde atmosfere oksijen eklenmediği için havadaki oksijen oranı sabittir. Dolayısıyla sadece bitkilerden gelen oksijen ile atmosferdeki gazlar dengelenir.

Şüphesiz yaşamımızı devam ettirmemizi sağlayan bu detaylı ve kusursuz sistemi yaratan Alemlerin Rabbi olan Yüce Allah’tır.

“Gece ile gündüzün art arda gelişinde (veya aykırılığında), Allah’ın gökten rızık indirip ölümünden sonra yeryüzünü diriltmesinde ve rüzgarları (belli bir düzen içinde) yönetmesinde aklını kullanan bir kavim için ayetler vardır.” (Casiye Suresi, 5)

Okyanuslar: Yılda yaklaşık iki milyar tonun üzerindeki karbon, okyanuslar tarafından emilir. Bitkilerin daha hafif olan “karbon 12” içeren gazları kullanmaları ve bu durumda “karbon 13” gazının atmosferde birikmesine rağmen okyanusların karbon gazı konusunda seçici olmaması, atmosferin temizlenmesinde önemli bir rol oynar. Karbondioksit özellikle soğuk okyanus sularında kolayca çözünürken deniz bitkileri hızla çözünmüş karbonla beslenerek, büyümekte ve bunları yiyen deniz canlılarının ölüp denizin dibinde birikmesi ile karbon deniz altında depolanmaktadır.

Karbon Dengesi Olmasaydı…

Yüce Allah bir Kuran ayetinde gökleri ve yeri Kendi kudreti altında tuttuğunu şöyle haber vermiştir:

“Şüphesiz Allah, gökleri ve yeri zeval bulurlar diye (her an kudreti altında) tutuyor. Andolsun, eğer zeval bulacak olurlarsa, Kendisi’nden sonra artık kimse onları tutamaz. Doğrusu O, Halim’dir, bağışlayandır.” (Fatır Suresi, 41)

İşte doğadaki karbon dengesinin bozulmasının getireceği sonuçlar:
  • İklimde kavurucu sıcaklar, şiddetli fırtınalar, düzensiz yağışlar gibi değişiklikler olabilirdi.
  • Çöller genişleyebilir, mercan resifleri yok olabilir, dünyanın bir bölümü ısınırken, bir bölümü hiçbir canlının yaşayamayacağı oranda dondurucu soğuklara maruz kalabilirdi. Her iki durumda da canlıların yaşaması güçleşirdi.
  • Okyanus sularının ısınması daha az karbondioksitin çözülmesine neden olurdu. Bu, okyanus bitkilerinin büyüyememesi ve balinalardan küçük deniz canlılarına kadar bitkilerle beslenen pek çok canlının yaşamının tehdit altına girmesi anlamına gelirdi..
  • Dünya ısınırsa bitkiler emdikleri karbondan daha fazlasını atmosfere geri gönderirlerdi. Bu durumda atmosferdeki karbondioksit oranı artar, oksijen oranı azalır, yaşam sona ererdi.

Bu örneklerden de anlaşıldığı üzere karbon döngüsü bize evrende çok üstün ve detaylı bir yaratılış olduğunu göstermektedir. Önemli olan, evrendeki kusursuz düzeni ve Yüce Allah’ın eşsiz sanatını görmek, Rabbimiz’e her an her saniye muhtaç olduğumuzu kavramak ve O’nun büyüklüğünü takdir etmektir. Bir ayette Allah’ın tüm kainattaki hakimiyeti şöyle bildirilmiştir:

“Gökten yere her işi O evirip düzene koyar. Sonra (işler,) sizin saymakta olduğunuz bin yıl süreli bir günde yine O’na yükselir.” (Secde Suresi, 5)

Karbonun, tüm canlı yaşamı için özel olarak yaratıldığı açıktır. Allah, nimetini hazır olarak insanlara sunmuş, kusursuz bir döngü yaratmıştır. Evrendeki bütün canlılar ve maddeler, Yüce Rabbimiz’in üstün yaratışının bir delili ve ayetidir:

“Gökleri ve yeri (bir örnek edinmeksizin) yaratandır. O, bir işin olmasına karar verirse, ona yalnızca “OL” der, o da hemen oluverir.” (Bakara Suresi, 117)

Yüce Allah’ın Yarattığı Hassas Karbon Döngüsü

Doğadaki Karbon Kaynakları

Karbon hava, toprak ve su arasında dolaşır.
  • Gaz halindeki karbon, karbondioksit olarak atmosferde ve sularda erimiş haldedir.
  • Su içeriğinde bulunan karbon, mercan resifleri ve suda yaşayan canlıların iç veya midye gibi kabuklu canlıların dış iskeletlerinde depo edilir.
  • Karadaki karbon, kireçtaşları, dolamitler gibi kayalar ve kalkerli kabuklar, turba toprakları (kuzey ve güney kutbu ve yakın çevresinde yaklaşık olarak 60 m’lik kısmı donmuş topraklar) petrol, doğal gaz ve kömür gibi fosil yakıtlarda bulunur.
  • Karbon, canlı organizmaların kimyasal yapısının vazgeçilmez bir bileşeni olduğundan canlılar da bir karbon deposu durumundadır.

Karbonun Canlı Yaşamındaki Önemi Nedir?

Karbon yaklaşık olarak 1,7 milyon kadar bileşik yapabilmektedir. Hücre zarından ağaç kabuğuna, göz merceğinden bir geyiğin boynuzlarına, yumurta beyazından yılan zehirine kadar son derece farklı organik yapıların hepsi, karbon temelli bileşiklerden oluşur. Karbon, hidrojen, oksijen ve azot atomlarıyla çok farklı geometrik şekil ve sıralamalarda birleşerek, son derece farklı maddeler meydana getirir.

Doğadaki Bazı Karbon Oranları %

Deniz suyu 0,0025
Hava 0,015
Tarım toprağı 1-2
Kireçtaşı 12
İnsan vücudu 18
Petrol 86
Kömür 92
Elmas 100


Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 63. sayı (Eylül 2009) 32. sayfada yayınlanmıştır.

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Ölümün Yeri, Zamanı Ve Şekli Kaderde Belirlidir


Ölüm, her olay gibi, Allah'ın dilemesiyle hayır ve hikmetle gerçekleşir. Bir insanın doğum tarihi nasıl belliyse, aynı şekilde ölüm tarihi de daha o doğmamışken, dakikasına, saniyesine kadar bellidir. İnsan da kendisine verilen süreyi her saniye biraz daha tüketerek, o son ana doğru hızla yaklaşır. Herkesin ölümünün yeri, zamanı ve şekli kaderinde belirlenmiştir.

Buna rağmen insanların bir kısmı ölümün, Allah'ın ona sebep olarak yarattığı olaylar zincirinin bir sonucu olduğunu sanırlar. Her gün gazetelerde ölüm haberlerini okur, ardından da, "Eğer bir tedbir alınsaydı sonuç bu şekilde olmazdı; şöyle yapılsaydı ölmezdi" gibi cahilce mantıklar yürütürler. Halbuki her insan kendisine tanınmış süreden ne bir saniye eksik ne de bir saniye fazla yaşayamaz. Ancak, imanın verdiği bilinçten uzak olan insanlar, her olaya olduğu gibi ölüme de tesadüfler zincirinin bir parçası olarak bakarlar. Allah Kuran'da, tamamen inkarcılara özgü olan böyle çarpık bir zihniyetten müminleri sakındırır:

Ey iman edenler, inkar edenler ile yeryüzünde gezip dolaşırken veya savaşta bulundukları sırada (ölen) kardeşleri için: "Yanımızda olsalardı, ölmezlerdi, öldürülmezlerdi" diyenler gibi olmayın. Allah, bunu onların kalplerinde onulmaz bir hasret olarak kıldı. Dirilten ve öldüren Allah'tır. Allah, yaptıklarınızı görendir. (Al-i İmran Suresi, 156)

Ölümü bir tesadüf sanmak büyük bir akılsızlıktır. Ve bu durum, üstteki ayetten de anlaşılacağı gibi, insana büyük bir manevi azap, karşı konulamaz bir sıkıntı verir. İnkar edenler, yakınlarını ve sevdiklerini kaybettiklerinde bu büyük azabı yaşarlar. Ölenin aslında bir kurtulma ihtimali olduğunu, fakat aksilik, tedbirsizlik gibi durumlar yüzünden zamansız öldüğünü düşünürler. Bu düşünce de onların üzüntü, pişmanlık ve acılarının katlanarak artmasına neden olur. Çektikleri bu sıkıntı ve acı, gerçekte inançsızlıklarının azabından başka bir şey değildir.

Oysa olayın çok önemli bir sırrı vardır; ölümün sebebi, ne bir kaza, ne bir hastalık, ne de başka bir şeydir. Bütün bu sebepleri yaratan Allah'tır. Kaderimizde belirtilen süre dolduğu zaman, yukarıda sayılan sebeplerden herhangi bir tanesi nedeni ile hayatımız sona erer. Ve insan, elindeki tüm maddi imkanını seferber etse dahi, kendisi için belirlenmiş olan ölüm zamanından bir an bile fazla yaşayamaz. Kuran'da bu İlahi kanun şöyle haber verilir:

Allah'ın izni olmaksızın hiçbir nefis için ölmek yoktur. O, süresi belirtilmiş bir yazıdır... (Al-i İmran Suresi, 145)

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında





mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Dünya Hayatı Boyunca Devam Eden İmtihan

Allah dünya hayatındaki imtihanın gereği olarak Müslümanların karşılaşacağı pek çok zorlu olay yaratabilir. Ancak unutulmamalıdır ki Allah’ın yarattığı her şey hayırlıdır. Dolayısıyla bu imtihanın içinde bir hikmet üzerine yaratılan her şey de mükemmel olarak yaratılmıştır.

Müslümanlara karşı, inkar edenler tarafından kurulan tuzaklar ve hileli düzenler de, işte bu imtihanın gereği olarak yaratılır. Bu tuzaklar, kimi zaman yaratıldığı anda hemen bozulmayabilir; tuzakların bozulması ve gerçeklerin ortaya çıkması belirli bir zaman alabilir. Müminin sorumluluğu, süresi ne olursa olsun her imtihana hoşnutlukla ve sevinçle güzel bir sabır göstermek ve Allah’a tevekkül etmektir.

Müminlere karşı kurulan hileli düzen ve tuzaklar Müslümanların imtihanının bir parçasıdır. Allah’ın yarattığı mükemmel kader içerisinde müminler çeşitli zorluklarla karşılaşırlar ve buna Allah’tan razı olarak hoşnutlukla sabrederler. Allah’ın Kuran’da bahsettiği ve peygamberlerimizin sınandığı pek çok imtihanda olduğu gibi, müminlere karşı kurulan çeşitli düzen ve tuzaklar da Allah’ın dilemesiyle çok detaylı olarak yaratılmaktadır. Bu detaylı yaratılışa baktığımızda kimi zaman bu tuzakların hemen bozulmadığını; belirli bir sure devam ettiğini ve ancak Allah’ın takdir ettiği süre geldiğinde ortadan kalktığını görürüz.

Fakat müminin yaşadığı imtihan ve zorlukların kısalığı veya uzunluğu müminin inancı, ahlakı ve tavrı açısından hiçbir şeyi değiştirmez. Müminlere kurulan her tuzak, her hileli düzen, iman edenlerin güzel bir ahlak ile sabretmeleri ve Allah’tan, bu durumun en hayırlı şekilde sonuçlanmasını isteyerek imtihanın gereğini yapmaları gereken bir olaydır. Çünkü müminler Allah’ın “düzen kurucuların hayırlısı" olduğunu bilirler Kuran’da bu gerçek müminlere şöyle bildirilmiştir:

Hani o inkâr edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı. Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu. Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır. (Enfal Suresi, 30)

Allah hayrı ve şerri de yaratandır. İnsan için şer gibi gözüken bir durum, Allah’ın Kuran ayetinde bildirdiği gibi aslında tamamiyle hayırdır. Hayır gibi gözüken bir durum da, bazen bir insan için şer olabilir. Bunun ilmi yalnızca Allah Katında'dır. Bu sebeple iman edenlerin sorumluluğu, her türlü imtihana karşı güzel bir sabırla sabretmek ve Allah’ın razı olacağı en güzel tavrı göstermektir.

Allah Kuran’da, kendilerine kurulan tuzaklara karşı sabır gösteren peygamberlerimizden ve müminlerden örnekler vermiştir. Bu örneklere baktığımızda, gerçek müminlerin her türlü imtihana karşı güzel bir sabırla sabrettiklerini ve imtihan ne kadar sürerse sürsün Allah için güzel davranışlarda bulunmaya devam ettiklerini görürüz. Örneğin Allah Kuran’ın Hz. Yusuf kıssasında, inkar edenlerin, Hz. Yusuf’un suçsuz olduğunu bilmelerine rağmen ona hileli bir düzen kurduklarını ve onu zindana attırdıklarını bildirmektedir:

"Sonra onlarda (Yusuf’un iffetine ilişkin) delilleri görmelerinin ardından, mutlaka onu belli bir vakte kadar zindana atmak (görüşü) ağır bastı." (Yusuf Suresi, 35)

Hz. Yusuf zindanda kaldığı sure içinde hak dini ve güzel ahlakı tebliğ etmeye devam etmiş, insanlara Allah’ın birliğini ve Allah’a şirk koşmamak gerektiğini anlatmıştır. Allah Kuran’da Hz. Yusuf’un nice yıllar zindanda kaldığını şöyle bildirmektedir:

"… Fakat şeytan efendisine hatırlatmayı ona unutturdu, böylece daha nice yıllar (Yusuf) zindanda kaldı." (Yusuf Suresi, 42)

Allah’ın takdiri olan zaman geldiğinde ise, Allah Hz. Yusuf’u zindandan çıkarmış, kendisine ihanet edenlerin hileli düzenlerini başarıya ulaştırmadığını insanlara bildirmiştir. Dönemin hükümdarını vesile ederek Hz. Yusuf’u hazineler üzerine yönetici kılmıştır. Allah böyle bir imtihanın ardından Hz. Yusuf’a güç ve imkan (iktidar) vermiştir:

"İşte böylece Biz yeryüzünde Yusuf’a güç ve imkan (iktidar) verdik. Öyle ki, orada (Mısır’da) dilediği yerde konakladı. Biz kime dilersek rahmetimizi nasib ederiz ve iyilik yapanların ecrini kayba uğratmayız. Ahiretin karşılığı ise, iman edenler ve takvada bulunanlar için daha hayırlıdır." (Yusuf Suresi, 56-57)


mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

En Doğal Dezenfektan: Gözyaşı

Vücudumuzda hayati öneme sahip birçok sıvı salgılanır. Bunlardan biri de gözyaşıdır. 98.2'si su olan gözyaşı, içinde farklı oranlarda farklı maddeler bulunan çok özel bir sıvıdır. Geri kalan kısımda kan plazmasıyla aynı oranda üre ve plazmadakinden daha az oranda glikoz, tuzlar ve organik maddeler bulunur. Gözyaşının bu muhteşem bileşimi sağlıklı bir görüş için tahmin edilemeyecek kadar önemlidir.

Bazı kişiler tarafından yalnızca tuzlu bir su olduğu zannedilen gözyaşı, göz için nasıl bir koruma sağlar?


Sağlıklı, net bir görüş için neden gözyaşına ihtiyaç vardır?


Gözyaşı daha az üretildiğinde gözde hangi rahatsızlıklar oluşur?


Gözyaşının Görevleri Nelerdir? Gözyaşı bileşenlerinin varlığı iyi ve net bir görüş için şarttır. Bileşenlerin miktarında ya da yapısındaki ufak bir farklılık olduğunda göz kolaylıkla mikrop kapabilir ya da gözümüz net görme özelliğini yitirebilir. Gözyaşının görevleri 4 ana başlık şeklinde verilebilir:

1. Göz yüzeyini nemlendirmek ve kuruluğun vereceği hasarı engellemek

2. Mikroskobik olarak pürüzsüz olamayan göz yüzeyini pürüzsüz optik bir yüzey yapmak

3. Gözün kornea bölümüne ihtiyaç duyduğu oksijen ve diğer besinleri sağlamak

4. Gözü bakterilerden ve enfeksiyonlardan korumak.


3 Farklı Katman… 3 Farklı İşlev…


Çok kompleks bir yapıda olan gözyaşını oluşturan bileşenler, 3 katman oluşturacak şekilde gruplanmıştır:


1. Yağ Katmanı: Gözyaşının en üstte yer alan katmanıdır. Bu sayede hemen altında bulunan sıvı katmanın buharlaşarak fonksiyonunu yitirmesini ve gözyaşının alt göz kapağından akıp gitmesini engeller. Yağ salgılayan bezlerin bulunduğu katman çok ince olmasına karşın, gözyaşının dışarı akmasını ve buharlaşmasını başarıyla engellemektedir.


2. Sıvı Katman: Bu katman, gözyaşının temel katmanıdır. Yağ tabakanın hemen altında; ortada yer alır. Üç katman arasında en kalın olanıdır. İçinde tuzları, proteinleri ve lizozim adlı özel bir kimyasal maddeyi barındıran karmaşık bir yapısı vardır. Sıvı katman gözün kornea tabakasını besleyen oksijeni taşır, atık ürünleri korneadan uzaklaştırır, korneada oluşabilecek enfeksiyonları engeller. Algıladığımız görüntülerin normal olması için gözün kornea tabakasındaki su hacminin değişim göstermeden belirli bir oranda kalması şarttır. Eğer bu oran bozulursa kornea şişer ve formu bozulur. Sıvı katman ayrıca korneadaki bu su hacminin dengede kalarak görüntü kalitesinin yüksek olmasını sağlar.


3. Mukus Katmanı: Göz yüzeyinde bulunan konjonktiva adlı ince zardaki hücreler tarafından üretilir. Gözün hemen üzerinde yer alır, gözyaşının en alttaki katmanıdır. Üzerinde yer aldığı epitel yüzeyi hidrofobiktir, yani suyu sevmeyen iten bir yapısı vardır. Eğer sıvı katman ile bu katman yer değiştirmiş olsalardı mukus tabakası göz üzerinde duramayacak dolayısıyla bir işe yaramayacaktı. Bu katmanda gözün üzerinde durabilen musin adlı özel bir kimyasal madde bulunur. Gözyaşı bu madde ve mukus katman sayesinde yerçekimine karşı koyarak gözün önünde durmayı başarır.


Gözyaşının Üretilme Miktarı Neden Önemlidir?


Gözyaşı, sadece korneayı kurumaktan kurtaracak ve göz küresinin yüzeyinin kayganlığını kaybettirmeyecek miktarda üretilir. Böylece, göz hareket ettiğinde göz kapağının iç kısmı ile gözün üstü arasında sürtünmeden kaynaklanan bir rahatsızlık meydana gelmez.


Gözyaşını oluşturan bileşenlerin yeterli miktarda üretilmemesi ya da bir bileşenin eksik olması göz yüzeyi üzerinde kuru noktaların oluşmasına neden olur. Bu durumda da göz ile göz kapağı arasında sürekli bir sürtünme olur ve gözün her hareketi bizim için bir eziyet haline gelirdi. Örneğin gözyaşı kuruluğu olan hastalarda, gözlerde sürekli bir yanma ve gözün içinin kum dolu olduğu hissi duyulur. Gözler batar, kaşınır, şişer, kızarır ve hastalığın ileri aşamalarında hasta görme yeteneğini kaybedebilir. Göz bileşenlerinde bozukluk ya da eksiklik olanlar, her 10–15 dakikada bir gözlerine yapay gözyaşı damlatmalıdırlar. Pek çok insan bu rahatsızlığı yaşar ve kısıtlı bir rahatlama sağlayan göz damlası ve ilaçlar için pek çok para harcar.


Evrim Teorisini Tümüyle Yıkan İndirgenemez Komplekslik Gerçeği


Bir göz damlasından çok daha üstün özelliklere sahip olan ve insan vücudunda üretilen gözyaşı, öncelikle farklı kimyasal maddelerden oluşur ve bu maddeler hassas bir karışım oranı ile birleşirler. Bundan başka gözyaşıyla birlikte gözyaşını üreten salgı bezleri, otomatik gözyaşı salgılanma ayarları ve boşaltım kanalları da vardır. Bunlar düşünüldüğünde gözyaşının tesadüfen meydana geldiğini ve yine tesadüfen göze yerleştiğini söylemek akıl ve mantık dışı bir iddiadır. Bu nedenle gözyaşının tesadüfen oluştuğunu iddia eden bilim adamları cevaplayamadıkları bazı sorularla karşı karşıya kalmışlardır:



  • İnsan vücudunda nasıl olup da göz için hem böyle kuvvetli bir temizleyici görevi görecek, hem de göze en ufak bir zarar vermeyecek bir sıvı sentezlenmiştir?


  • Göz eğer aşama aşama gelişmişse bu ideal sıvı sözde tesadüfen oluşana kadar göz nasıl korunmuştur?


  • Gözyaşı olmadan gözün dış etkenlerden korunması ve doğal bakımının kendi kendine yapılması mümkün değildir. Böyle bir durumda da gözyaşına sahip olmayan bir göz evrimcilerin senaryolarında iddia ettiklerinin aksine tesadüfen gelişemeyecek, bir süre sonra işlevini yitirecek ve bu organ asla kusursuz yapısına kavuşamayacaktı. Bu gerçek, gözün indirgenemez kompleksliğinin en belirgin örneklerinden biridir.


Unutulmamalıdır ki; gözyaşı şimdiye kadar yaşamış olan ve şu anda dünya üzerinde yaşamakta olan bütün insanlarda vardır. Herkeste aynı özelliklere sahiptir. Açıktır ki gözün tek bir parçasının bile tesadüfen oluşması mümkün değildir. Gözü bir bütün olarak yaratan, her insanda aynı özelliklerin var olmasını sağlayan üstün güç sahibi Allah'tır. Göz Allah'ın kusursuz yaratmasının tecellilerinden bir tanesidir. Allah’ın sonsuz yaratma ilmi, Kuran’da şu şekilde haber verilmektedir:


“… O, seni yarattı, 'sana bir düzen içinde biçim verdi' ve seni bir itidal üzere kıldı. Dilediği bir surette seni tertib etti.” (İnfitar Suresi, 7-8)


Gözyaşı Nasıl Dezenfekte Ediyor?


Çoğu insanın "yalnızca ağlandığında akan tuzlu su" zannettiği gözyaşı, son derece özel bir sıvıdır. İlk görevi gözü mikroplara karşı korumaktır. İçinde bulunan "lizozim" enzimi birçok bakteri türünü parçalayabilme ve mikrop öldürme özelliğine sahiptir. Lizozim sayesinde göz, enfeksiyonlardan korunur. Bu madde, binaları mikroplardan temizlemek için kullanılan kuvvetli dezenfektanların içeriğindeki maddelerden bile daha etkilidir. Peki böylesine güçlü bir dezenfektan, nasıl olur da göz gibi hassas bir organa hiçbir zarar vermez ve aksine mükemmel bir koruma yapar? Bu, Allah'ın yaratışındaki üstün sanatın örneklerinden biridir. Gözyaşı gözün kimyasal yapısına en uygun şekilde yaratılmıştır. Yaratılışın her noktasında mevcut olan muhteşem uyum, aynı şekilde göz ve gözyaşı için de geçerlidir.


Gözde bir de yağlama sistemi mevcuttur. Bu sistem günde yaklaşık yüz bin defa dört ayrı yöne dönen gözün, bu hareketlerin sonucunda yıpranmasını engeller.


Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 49. sayı (Temmuz 2008) 18. sayfada yayınlanmıştır.


mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında





mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında





mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Adnan Oktar Canlı Yayında




mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir