Onyıllardır ülkemizin Güneydoğusu'nda süregiden terör faaliyetinin adını doğru koymak, bu sorunun çözümü açısından hayati bir önem taşımaktadır:
“BÖLÜCÜ TERÖR”ÜN GERÇEK ADI “KOMÜNiST TERÖR”DÜR
● Güneydoğumuzdaki terörist hareketi ifade ederken kullanılan "bölücü terör" ibaresi, aslında oldukça eksik bir tanımlamadır. Çünkü, söz konusu "bölücü terör" gerçekte "komünist terör"ün ta kendisidir. Bölücü hareket olarak adlandırılan hareket “Marksist-Leninist-komünist ayaklanma”dan başka bir şey değildir. Bu nedenle her şeyden önce, yıllardan beri olayın içyüzünü ifade etmekten uzak 'bölücü terör' klişesiyle tanımlanan bu hareketin adını doğru koymak çok önemlidir.
Yoksa bu komünist çevrelerin bölgedeki etnik azınlığın sorun ya da çıkarlarıyla ilgili herhangi bir tasa ya da endişeleri olmadığı açıktır. Tek ilgilendikleri ve destekledikleri konu, burada yürütülen komünist hareketin nihai bölücü hedefine ulaşmasıdır.
Komünistlerin ülkesi, milleti, ırkı ya da dini yoktur. Her ülkeden, her milletten komünistler yine ancak kendileri gibi komünistleri, Marksistleri destekler. Nitekim dünyanın öbür ucundaki komünistlerin dahi Güneydoğu'daki komünist terörü desteklemesi bunun en açık örneğidir.
Komünizm yıkılınca yeryüzünden yok olmamış, sadece oranı %60'tan %40'a düşmüştür. Bu ise halen 100 milyon kişiden 40 milyonunun komünist terörü desteklediği anlamına gelmektedir.
Diğer taraftan komünistler yıllardan beri sürdürdükleri gerilla savaşlarında tecrübe kazanmışlardır. Daha önce Vietnam, Kamboçya, Laos, Kuzey Kore gibi ülkelerde yaşananlar, bu konuda önemli birer tecrübedir. Bu gibi ülkelerde sadece askeri ve polisiye tedbirlerle yetinildiği için komünist teröre karşı herhangi bir çözüm getirilememiş, ciddi asker ve polis kayıpları verilmiştir.
Devletimiz bu desteği verirken bir yandan da söz konusu komünist terörü ideolojik olarak besleyen "Darwinizm" gibi zararlı akımlara ve bunların propagandalarına karşı da önlem almalıdır. Devlet eliyle Darwinizm propagandası yapılmasına izin verilmemelidir. Çünkü Darwinist eğitim vermek, Darwinist propagandaya göz yummak, komünizme destek vermekle aynı anlama gelecektir. Nitekim bütün komünist ülkeler ve komünizmi parlamenter yöntemle hakim kılmayı savunan sosyalist Kuzey Avrupa ülkeleri, eğitim sistemlerini Darwinizm üzerine kurmuşlardır. Bilindiği gibi komünizm, Darwinizmi sözde bilimsel temeli olarak kabul etmektedir. Darwinizmin öne sürdüğü yaşam mücadelesi, güçlülerin zayıfları yok etmesi, doğal ayıklanma gibi hayali kavramlar diyalektik materyalizmin ve dolayısıyla komünizmin biyolojik altyapısını oluşturmaktadır.
Çin, Kuzey Kore, Venezuella, Küba gibi Marksist-Leninist ülkelerin tamamı, İsveç, Norveç, Danimarka gibi sosyalist kanadın iktidarda olduğu ülkeler ve Avrupa'daki tüm Marksist ve sosyalist partiler, -aynı inancı paylaştıkları için- açık ya da dolaylı biçimde Güneydoğu'daki komünist-bölücü teröre destek vermektedir.
DARWINiZM, bu ideolojilerin bilimsel, felsefi hatta dini dayanağıdır.
DARWINiZM, dünya dinsizliğinin dinidir.
Marksist-Leninist-komünist propaganda ile sürekli taraftar toplayan komünist bölücü harekete karşı geniş çaplı bilimsel anti-komünist, anti-Darwinist propaganda şarttır. Bu konuda susulması ve geç kalınması vahim sonuçlar doğurabilir.
1- Komünist terör örgütünün, doğudaki gençlerimizin beynini yıkayamaması için yapılması gereken, öncelikle oradaki gençlere çok güçlü bir anti-Darwinist ve anti-Marksist eğitim vermektir. Bu yapıldığında, örgüt, Darwinist-materyalist yalanlarla kimseyi yanına çekemeyecektir.
Darwinist telkinlerle palazlanmış olan ırkçı düşüncelerin tamamen insanlıkdışı olduğu, insanların ırklarına göre sınıflandırılamayacağı halkımıza iyice öğretilmelidir.
7- Halkımız devletine bağlıdır. Devletine güvenmektedir. Devlet şefkatini, kudretini tam manasıyla hissettirdiğinde birçok sorun kolaylıkla ortadan kalkacaktır. Bu yapıldığında komünist bölücü terör örgütünün propaganda gücü yok olacak, tuzakları bozulacaktır.
8- Bu vatan uğrunda Kürt de, Laz da, Çerkez de kahramanca savaşmış ve şehit olmuştur. Ayyıldızlı bayrağımız altında yaşayan ve ben Türk’üm diyen herkes -ırkına, soyuna, inancına bakılmaksızın- Türk’tür. Bu çok iyi anlatılmalı, kimsenin öncelik hakkı olmadığı gerçeği halkımıza aktarılmalıdır. Bu ülke bir ırka, aileye veya zümreye ait değildir. Türk’üm diyen, bu vatana gönül vermiş her vatan evladının tabandan tavana her mevkide görev alma hakkı vardır.
9- Bu vatanın her ferdi, güçlü Türk Cumhuriyeti’nin himayesinde olduğunu hissetmelidir. Sosyal haklar, sağlık, güvenlik gibi mutlak gereksinimler en adil ve doyurucu biçimde karşılanmalı, kimseye ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapılmamalıdır.
10-Eğitim sadece Doğu için değil, Batı insanı için de bir gereksinimdir. Ülkemizde kendi menfaatlerini ve refah seviyesini korumak adına insanlarımızı hakir gören, adam sendeci bir üsluba sahip, gününü gün etmeye bakan bir kısım insanların varlığı da tartışılmaz bir gerçektir. Özellikle bir kısım basının yayın politikasını yeniden gözden geçirerek milli ideallerin halk tarafından sahiplenilmesine ön ayak olması gerekmektedir. Tüm basının halkımızı iyiliğe, güzelliğe, sevgiye, kardeşliğe, barışa ve güçlü Türkiye için çalışmaya yönlendirici, ümit veren, moral tazeleyen bir üsluba yönelmesi şarttır. Toplumun basın tarafından yanlış yönlendirilmesine karşı, devletimizin uyarıcı ve düzenleyici niteliğiyle müdahaleci olabilmesi ise milli menfaatlerimizin ve devletimizin üniter yapısının korunması açısından bir zorunluluktur.
DARWINiZM, KOMÜNİST BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜNÜN
iDEOLOJiSiNiN TEMELiDiR
Türk Devleti'nin bölünmez bütünlüğünü hedef alan en önemli tehdit olan bölücü terör, doğrudan komünist ideolojiye dayanmaktadır. Materyalizme ve Darwinizme dayanan bu ideoloji, ahlak, mukaddesat ve maneviyat gibi kavramları reddetmekte, insanların sadece maddi varlıklarını esas almakta, insanları bir çeşit hayvan olarak görmektedir. Karl Marks, Darwinizm ile komünizm bağlantısını şu şekilde açıklamıştır:
"Darwin'in yapıtı büyük bir yapıttır. Tarihteki sınıf mücadelesinin doğa bilimleri açısından temelini oluşturuyor." (Marks Engels Mektuplar, cilt 2, s.126)
Lenin ise şöyle demektedir: "Marks'ın teorisinin tümü, evrim teorisinin, en tutarlı, en tam, en düşünülmüş ve özlü biçimiyle çağdaş kapitalizme uygulanmasıdır." (Robert M. Young, Darwinian Evolution and Human History)
TERÖR, BÖLÜCÜ ÖRGÜTLERiN VAZGEÇiLMEZ BiR YÖNTEMiDiR
Terör, temeli Darwinizm’e dayanan bölücü ideolojilerin hedefe ulaşmak için kullandığı etkin bir yöntemdir. Komünist liderler terörü vazgeçilmez bir silah olarak taraftarlarına tavsiye etmişlerdir. Bölücü terör örgütünün bütün yöntemleri komünist ideolog ve liderlerin tavsiyeleri doğrultusundadır. Bu liderlerden Lenin’in terör talimatları oldukça dikkat çekicidir:
"Polisleri, askerleri, devlet memurlarını öldürmek, devlet kurumlarında yangınlar çıkartmak... Devletin hazinelerinden paraları almak... Devrimci komünist güçler yenilmez silahlı bir güç olarak ortaya çıkmalı, insanları öldürerek, bombalayarak, binaları havaya uçurarak korku yaymak ve bu şekilde toplumun üzerinde komünist diktatörlüğünü teşkil etmek iktidara ulaşmamızın önemli unsurlarındandır." ("Vladimir Lenin, Teorik ve Pratik Terör Hakkında", Homizuri G.P., Moskova 2005)
Bir Marksist-Leninistin, komünist ideolojinin gerektirdiği terörist eylemi yapması komünistleri adeta büyüler. Yapılan katliamları, bombalama eylemlerini ve şiddeti şeytani bir hazla ve takdirle karşılayıp hayranlık duyarlar. Bu sebeple Avrupa’daki ve dünyanın çeşitli yerlerindeki Darwinist-Marksist görüşlü insanların teröre karşı olması beklenemez. Bu Marksist felsefenin ruhuna-mantığına aykırı olur. Kınama mesajları, uyarmalar böyle kitleleri hiç ilgilendirmez. Darwinist-Marksistler teröristleri, -güya- “feodalizme karşı savaşan, devrimci güçler” olarak görürler. Teröristler, Ho Chi Minh gibi tarihe geçen kan dökücüleri saygı ile anarlar.
Vietnamlı gerilla lideri Ho Chi Minh (1890-1969) koyu bir Marksist-Leninist ve Darwinistti. Bölücü komünist örgütün Güneydoğu’da kullandığı gerilla yöntemleri, bu azılı komünist liderin yöntemlerinin birebir uygulamasıdır.
EVRiM TEORiSi NASIL ÇÖKTÜ?
Modern bilim,1859 yılında Charles Darwin’in ilkel denecek kadar yetersiz teknik olanaklar ve yoğun bir hayal gücüyle ortaya attığı teorisini çürütmüştür.
Teorinin ortaya atıldığı günden bugüne kadar geçen 150 yılda yapılan kazılarda 250 bin türe ait yaklaşık 100 milyon fosil çıkarılmıştır. Ne var ki bunlardan bir teki bile Darwin’in iddialarını desteklememiştir. Darwin’in, teorisinin ispatı için mutlaka mevcut olması gerektiğini belirttiği ara canlılara ait fosiller hiçbir zaman bulunamamış, çünkü böyle canlılar gerçekte hiçbir zaman var olmamışlardır. Karıncalardan ağaçlara, yarasalardan köpek balıklarına kadar çok çeşitli türlere ait milyonlarca yıllık fosiller mevcuttur ve bunlar, canlıların evrim geçirmediklerini net olarak ispat eden somut delillerdir.
Darwin’den çok sonra ortaya çıkan moleküler biyoloji, biyokimya, mikrobiyoloji, biyomatematik, moleküler genetik gibi çok sayıda bilim dalı, canlılığın tesadüfen meydana gelemeyeceğini ve canlıların birbirlerinden evrimleşmelerinin söz konusu olmadığını ortaya koymuştur.
Biyomatematik alanında yapılan hesaplamalar, yaşamın bu kompleks yapısının tesadüflerle meydana gelme ihtimalinin "0" olduğunu kanıtlamıştır. Tek bir proteinin bile tesadüflerle ortaya çıkma ihtimalini 10 üzeri 950’de 1 olarak hesaplayan matematikçiler Darwinizm’e en büyük darbelerden birini vurmuşlardır.
Yarı cahil, evrim teorisi ile ilgili ne görse inanmaya şartlanmıştır. Örneğin dinozor yumurtasından kuş çıktığı (!) veya bir dinozorun koşarken birdenbire kanatlandığı(!) gibi hayret verici iddialara bile tereddütsüz inanır.
Bu kitaplar 48.000 sayfa ve 35.500 resimden oluşmaktadır. Bu kitapların yaklaşık 10.000 sayfa ve
8.500 resimlik bölümü Evrim Teorisinin çöküşünü konu almaktadır.
Yazarın tüm kitaplarını, www.harunyahya.org, www.harunyahya.net ve
www.harunyahya.com adreslerinden ücretsiz olarak okuyabilir,
bilgisayarınıza indirebilir veya Global Yayıncılık'ın (0212) 444 444 1
numaralı telefonundan satın alabilirsiniz.
mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir