Müminlerin Samimi Nefis Eğitimleri

Kuran ahlakını yaşamaya kararlı olan bir insan Allah (cc)'ın emirlerini uygulama konusunda son derece titiz olur. Allah (cc)’ın Kuran’da bildirdiği ibadetleri yerine getirmesiyle birlikte, vicdanına uyma konusundaki gücü ve duyarlılığı artar ve samimi olarak güzel ahlakı yaşar. Bu ahlak elbette müminin nefsini eğitmesiyle birlikte gelişir ve derinleşir. Nefis eğitimi iman edenlerin hayatları boyunca sürdürdükleri çok değerli bir ibadettir. Yüce Rabbimiz’in Kuran’da "İnsanlardan öylesi vardır ki, Allah'ın rızasını ara(yıp kazan)mak amacıyla nefsini satın alır." (Bakara Suresi, 207) ayetiyle bildirdiği müminlerden olmak için her Müslümanın gayret göstermesi gerekir.

Her insanın din ahlakını tanımadan önce alıştığı bir yaşam şekli ve kişiliği olabilir. Ancak din ahlakı yaşanmaya başlandığında Kuran ahlakına uygun olan iyi huylar Allah (cc)'ın rızası için yaşamaya niyetle devam ettirilmeli, Kuran ahlakına uymayan yönler ise samimiyetle tespit edilip terk edilmelidir. Allah (cc) Kuran’da müminlerin nefislerini arındırmalarının önemini ve bunun, onların ahiretteki konumlarını belirlediğini şöyle haber vermektedir:

"Nefse ve ona 'bir düzen içinde biçim verene', Sonra ona fücurunu (sınır tanımaz günah ve kötülüğünü) ve ondan sakınmayı ilham edene (andolsun). Onu arındırıp-temizleyen gerçekten felah bulmuştur. Ve onu (isyanla, günahla, bozulmalarla) örtüp-saran da elbette yıkıma uğramıştır." (Şems Suresi, 7-10)

Müminlerin Allah (cc)'ın rızasını kazanmak için nefislerini eğitmeleri sonucunda Allah (cc)’ın hoşnut olacağı çok üstün bir ahlak ortaya çıkar. Nefislerini eğiten müminlerin Allah (cc) korkusu ve sevgisi çok güçlü ve derindir. Bu derinliği yaşayan bir mümin son derece fedakar, cömert, dürüst, adil, merhametli, cesur, güçlü karakterli olur. Hayatı boyunca her olay karşısında bu seçkin ahlak özelliklerini samimi bir gayret ve istekle yaşayan bir mümin ahirette Allah (cc)’ın rızasını, rahmetini ve cennetini umar. Yüce Rabbimiz’e duyduğu aşk derecesindeki sevgi nedeniyle Allah (cc)’ın çok razı olacağı, güzel ahlaklı bir insan olmak için kendisini eğitir.

Değerli İslam büyüğü, devrinin müceddidi kabul edilen İmam Gazali Hazretleri de Müslümanların nefis mücadeleleriyle ilgili çok önemli tavsiyelerde bulunmuştur:

… İyi huyları mücahede (gayret), riyazetle (nefsi kırmayla) elde etmek: Bundan şunu kastediyoruz. Mutlu olan ahlakın icap ettirdiği hareketleri, amelleri nefse zorla yaptırmak. Mesela: Cömertliği arzu eden kimse cömert olma hareketini yani dağıtmayı bol bol yapmakla elde eder. Hiç durmadan çalışıp, nefisle mücadele edip, azim ettikten sonra artık o hareket insanın tabiatı icabı olur. Onu yapmak kendisine kolaylaşır ve cömert olur. Tevazu huyunu elde etmek isteyen kimse de aynen böyledir. Nice mütevazi kişilerin yaptığı hareketleri dikte edip uzun bir müddet onlara çalışır. O aynı zamanda nefsiyle de mücadele eder. Ta ki o fiiller kendisinin itiyatları (alışkanlıkları) haline gelir ve huyları arasına girer… Bundan sonra tevazu yapmak kolaylaşır. Diğer iyi huylar da aynen böyledir. Bu prensiple elde edilir… Neticede yaptığı o fiiller insana zevk verir. Mesela cömert, yaptığı cömertlikten, verdiği mallardan zevk alan kişidir. İstemeyerek veren kişiye cömert denmez. (İslam Ahlakı, İmam-ı Gazali s. 69-70)

Her insan, samimi olarak yaklaştığında nefsinin kötü yanlarını görebilecek kadar basiret sahibidir. Bir insan kötülük yaptığında kendi kendine ne kadar mazeret sunsa da aslında bunu bilebilecek bir ferasete sahip olduğu Kuran'da bildirilmiştir. (Kıyamet Suresi, 14-15) İman edenlerin diğer insanlardan farkı, samimi yaklaşarak nefislerindeki kötü yanları iyi tespit edip, görebilmeleridir. İhlasla yaptıkları uygulamalarla son derece seçkin bir ahlakı yaşamaya başlayan bir müminin tek ölçüsü Kuran ahlakıdır ve örnek alacağı kişiler de Allah (cc)'ın Kuran'da örnek olarak gösterdiği elçiler ve salih müminlerdir. Rabbimiz Kuran’da nefsinin bencil tutkularından korunan, onu kötülüklerden arındıran tüm müminleri şöyle müjdelemektedir:

"... Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır." (Teğabün Suresi, 16)

"Kim Rabbinin makamından korkar ve nefsi heva (istek ve tutkular) dan sakındırırsa, artık şüphesiz cennet, (onun için) bir barınma yeridir." (Nazi’at Suresi, 40-41)

İman edenler sürekli olarak şevkle sürdürülen nefisle mücadelelerinin ve eğitimlerinin sonucunda veli karakterli insanlar olmayı umar, cennette Peygemberlerle ve salih müminlerle birlikte olabilmek için de Allah (cc)’a dua ederler.


http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/9107


mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir