Adnan Oktar Canlı Yayında (31 Temmuz 2010)

31 Temmuz 2010 Cumartesi Saat 22:00'de
Kocaeli TV'de CANLI YAYIN

Kocaeli TV: T2A 11862 H Doğu 27500 5/6, D-smart: 180

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Azerbaycan'a Kimlikle Giriş İçin Bastırıyoruz

Ne Demişti

Azerbaycan Gazete 525, 27 Ağustos 2008

Adnan Oktar: En büyük engel sevgisizliktir. Mesela Azeriler çok efendi çok şahane insanlar, biz niye Hazar Denizi'nin kenarına masa kurup yemek yemiyoruz ve niye pasaportla gidiyoruz? Bir kere ilk başta Azerbaycan’a koridor açılmasa dahi, uçakla Azerbaycan’a gidilse dahi pasaport ve vizenin kalkması lazım ilk planda. Yani bu tamamen gereksiz ve yani ilk planda süratle kaldırılması gereken bir şey. Mesela böyle bir kanun teklifi verdirebiliriz. Mesela, Azerbaycan parlamentosu toplanıp böyle bir karar verebilir. Mesela, Türkiye’den gelenler geldiklerinde vizesiz pasaportsuz gelebilir. Mesela, Türkiye’de böyle bir karar alabilir. Azerbaycan’dan gelenler vizesiz, pasaportsuz girebilir. Kıbrıs’ta öyle oluyor. Ne oluyor? Gayet güzel oluyor. Burada da aynısı olsun. Yani Kıbrısta ne ise orada da böyle olsun bunun hiçbir engeli yok. Mesela, bu bir adımdır adım bir, adım iki koridorun açılmasıdır. Adım üç karşılıklı dostane görüşler tevdi edilmesi, karşılıklı görüşmeler meydana getirilmesi, oradan heyetler gelmesi, buradan heyetler gitmesi karşılıklı bu okullar, hastaneler, fabrikalar açılması iç içe olmamız yani kardeş olmamız bu kadar.


Azernews, 23 Ekim 2008

Adnan Oktar: Şeytanın ittifakına karşı Allah’a inanan, samimi olan bu necip milletin, Türk milletinin daima şeytanla mücadele etmiş bu milletin birleşmesi tabii ki çok elzem ve çok önemlidir. İslam’ı en iyi koruyacak, İslam’ın menfaatlerini en iyi muhafaza edecek, milli ve manevi değerleri en güzel muhafaza edebilecek devlet Türkiye’dir. Ve Türkiye’nin öncülüğünde bir Türk birliği bütün dünya için müthiş bir güçtür. Yani dünyanın en mükemmel ordusudur Türk ordusu, Türkiye’deki ordumuz çekirdektir fakat bütün İslam ülkelerindeki bütün Türk ülkelerindeki ordular da yine Türk ordusuna yardım edecek, Türk ordusuna destek olacak ordulardır inşaAllah. Ama Azerbaycan’la Türkiye’nin birleşmesi o kadar makul ve o kadar kolay ki. Eğer iyi bastırırsak bir veya iki yıl içerisinde bunu rahatça yaparız, çok çok kolay. İki tarafta bunu şiddetle istiyor. Ben Türkiye’de gezdim konuştum insanlarla, siz de çıkın görün. Azerbaycan’la Türkiye birleşsin mi diye bir sorun bakayım, herkes evet der, bir tane hayır diyen çıkmaz. Gidelim Azerbaycan’a sorun hiç kimse hayır demez. O zaman neyi bekliyoruz.İlk yapılacak şey şu pasaportu kaldırmak, pasaportsuz gidip geleceğiz. Ermenistan’la bir dostluk bağı ve kardeşlik bağı... onu da Türk İslam Birliği içerisine alarak, bir koridor oluşturmak Azerbaycan’la Türkiye arasında 30 km’lik falan yani fazla değil. O kadar. Azerbaycan’la Türkiye birleşti mi artık bunun sonu gelmez. Kazakistan, Özbekistan, Tacikistan, Doğu Türkistan.. gider de gider inşaAllah.

Ne Oldu

Azərbaycan Zaman, 30 Temmuz 2010

Yenişafak, 29 Temmuz 2010

Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile görüşen Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, vizesiz giriş için önemli bir sinyal aldığını belirtirken, Türkiye'nin Bakü Büyükelçisi hedefin KKTC'deki gibi Azerbaycan'a da pasaport yerine kimlikle giriş kolaylığı olduğunu açıkladı.

İlmi Araştırma Sayı 73: Kısa Kısa

İlmi Araştırma Sayı 73: Kısa Kısa
Prens Charles: “Dünyayı kurtarmak için İslam'ı seçin”

Oxford İslami Çalışmalar Merkezi'nde bir konuşma yapan Prens Charles, "Çevreyi korumak için İslami prensiplerin takip edilmesini" tavsiye etti. Prens Charles'ın bu konuşması, daha önce gündeme getirilen "İslamiyet’i seçtiği" yönündeki haberleri de yeniden gündeme getirdi.

Bir saat süren konuşmasında Prens Charles "Çevreyi yok etmek, tüm dinlere aykırı ancak İslami prensipler buna özellikle karşı. İslam bize bunu öğretti ve bunu inkar etmek kendi varlığımızı inkar etmektir. Dünyayı kurtarmak için İslam'ın izinden gidin." vurgusunu yaptı.

Kendisinin Kur'an-ı Kerim ile ilgili incelemelerinden de bahseden Prens Charles "Kuran'ın insan ve çevreyi" birbirinden ayırmadığını belirtti. risalehaber.com

İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad: “Türkiye'ye, halkına teşekkür için geldik”

Asya'da İşbirliği ve Güven Artırıcı Önlemler Konferansı (AİGK/CICA) 3. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi dolayısıyla İstanbul'da bulunan İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad, düzenlediği basın toplantısında önemli açıklamalarda bulundu. 'Buradan tüm Türk halkına selamlarımı yolluyorum. Yüce Allah'tan onlar için sağlık, başarı ve izzet diliyorum' diyen Ahmedijad, dünyada bir güvensizlik ve ihtilaf ortamı olduğunu ve yeni bir düzene ihtiyaç duyulduğunu belirterek Türkiye'ye, halkının yaptığı insani duruşa teşekkür etmek için geldiklerini söyledi. Ahmedinejad, İsrail devletinin Mavi Marmara'ya yönelik saldırısına da değinerek, 'Barış kervanına (Gazze'ye yardım götüren gemilere) yapılan saldırı, gerçekte tüm insanlığın duygularını etkilemiştir. Yardım gemisi, sadece mazlum Gazze halkı için değil, insanlığın özgürlüğü için yapılan bir eylemdi' diye konuştu.yenisafak.com.tr

Alman Die Welt gazetesi: “Türkiye Avrupa’daki krizden en az yara alan ülke”

Alman Die Welt gazetesi: “Avrupa Birliği’nin yıllardan beri Türkiye’yi tam üye olarak kabul etmemesinin nedeni olarak ekonomik sebepler ileri sürdüğü” görüşüne yer verilen haberde, Türkiye’nin 2001 yılında içine düştüğü ekonomik krizden, Yunanistan ve Portekiz’in aksine kimseden yardım almadan kendi kaynaklarıyla çıkmayı başardığı belirtildi. Ayrıca dünyaca ünlü ekonomist Nouriel Roubini’nin Avrupa Birliği’nin finans krizinden çıkmak için Türkiye’den öğreneceği çok şeyler olduğu görüşüne yer verildi. timeturk.com

Alshaya Grup Başkanı Mohammed Alshaya: “Türkiye Bölge Lideri Oldu, Yatırımda Sınıf Atladı”

Altı kez düzenlenen Yabancı Yatırım Konseyi toplantısının üçüne katılan ve bu süreçte Türkiye'nin yabancı yatırım konusunda gelişimini en iyi gözlemleyebilen isimlerden biri olan Alshaya Grup Başkanı Mohammed Alshaya, Türkiye'nin yatırım çekmede sınıf atladığını belirtti. Alshaya "Şu anda bence Türkiye sadece kendi halkı için değil, bölge için de önemli işler yaptı. Kuveyt'ten gelen birisi olarak söylüyorum. Türkiye, Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da stratejik bir lider haline geldi. Çok daha iyi bir ekonomi haline geldi ve hatta dünyada böyle bir konum aldı. Bu da yabancı yatırımların çekilmesini beraberinde getirdi. Türkiye bölgesel bir güç merkezi haline geldi.

Türkiye'nin uzun yıllardır sürdürdüğü dış yatırım çekme politikası başarılı oldu. Türkiye yatırımda sınıf atladı. Özellikle yabancı yatırımın alternatiflerinin olduğu bir zamanda... Birçok alternatif yer var ama Türkiye bu alanda en çok yatırım çeken ülkelerden biri oldu" dedi. sabah.com.tr

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Konuşmasında Bediüzzaman Said Nursi’nin Sözlerine Yer Verdi

8. Türkçe Olimpiyatları’nın kapanış töreninde bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, yabancı ülkelerde birçok fedakarlıklar vererek Türkçe öğreten öğretmenlere teşekkür etti. "Bu gönül hareketine ön ayak olan herkese teşekkür ediyorum" diyen Sayın Erdoğan, ayrıca konuşmasında 13. asrın müceddidi Bediüzzaman Said Nursi’nin sözüne de atıfta bulundu. “Biz hiç kimsenin dili ile, inancıyla derisinin rengi ile ve etnik kökeni ile ilgili değiliz.” diyen Başbakan Erdoğan, sözlerine şu şekilde devam etti:

"Büyük mütefekkir Said-i Nursi diyor ki; 'Bizim düşmanımız cehalettir, zarurettir, ihtilaftır. Bu üç düşmana karşı sabırla, marifet ve ittifak silahları ile mücadele edelim. İşte biz bütün dünyaya bütün samimiyetimizle şu güzel mesajı vermeye devam edeceğiz; ümitvar olunuz. Gelecekte en gür seda (ses) barışın sedası olacaktır." bugun.com.tr


IMF Başkanı Strauss-Kahn: “Türkiye, en önemli ekonomilerden biri olacak”

Uluslararası Para Fonu (IMF) Başkanı Dominique Strauss-Kahn, Türkiye'nin zaman içinde dünyanın en önemli ekonomilerinden biri olacağını belirterek, "Türkiye, bir gecede değil ama zaman içinde en önemli ekonomilerden biri olacak" dedi.

Strauss-Kahn, “Herkesin mutabık olduğu bir husus var: Türkiye, krizi başından itibaren iyi yönetmiştir. Krizin başında zaten doğru politikalar uygulamadaydı. Türkiye'de hükümet IMF ile geçmişte yakın çalışma içindeydi. Türk ekonomisi şimdi sağlam bir ekonomi.” diye konuştu. yenisafak.com.tr

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 73. sayı (Temmuz 2010) 40. sayfada yayınlanmıştır.

Adnan Oktar Canlı Yayında (30 Temmuz 2010)

30 Temmuz 2010 Cuma Saat 22:00'de
Kocaeli TV'de CANLI YAYIN

Kocaeli TV: T2A 11862 H Doğu 27500 5/6, D-smart: 180

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Rusya'da 200 Banka Risk Altında

Ne Demişti

Mavi Karadeniz TV, 17 Şubat 2009

Adnan Oktar: Hafif bir kriz en fazla, işte bir yıl falan sürer, altı ay bir yıl sürer o da gittikçe gerileyerek geçer, dediler. Ben de dedim ki bu çok büyük bir tufan dedim, ekonomik tufan. 7 yıl sürecek dedim. Şimdi dünyanın en ünlü zenginleri batmaya başladı,bugün yine bir gazetede manşet atılmış dünyanın en ünlü zengini olarak bilinen bir kişi vardı o da batmış. Bütün fabrikalar, bütün bankalar, hepsi sıradalar ve hepsi sıradan batacaklar. Yani bütün kapitalist sistem çökecek. Ve bunların hiçbiri kurtulamayacak. Sadece Türk İslam Birliği Nuh’un gemisi gibidir, Hz. Mehdi (as) öncülüğünde bütün dünyayı bu birlik kurtaracak. Benim bu dediklerimi görmek için fazla bir vakit geçmeyecek, yani 2014 hemen kapıda göreceksiniz.

Ne Oldu

Haber 7, 21 Temmuz 2010

Sıçrayan Örümceklerin Görüş Kabiliyeti

Sıçrayan Örümceklerin Görüş Kabiliyeti
Sıçrayan örümceklerin yaşamları diğer örümceklerden farklıdır. Çoğu örümcek gibi ağ kurup avını beklemek yerine, bu örümcek türü avına kendisi gider. Bu yüzden sıçrayan örümcek türünün görme sistemi, neredeyse kör olan diğer örümceklere göre daha üstün özelliklere sahiptir.

Sıçrayan örümceğin, kendine özgü bir avlanma yöntemi vardır. Örneğin bir ağacın üzerinde bulunan sıçrayan örümcek, kendisini ürettiği bir iplik ile bulunduğu dala bağlar. Sonra uçmakta olan bir böceğin üzerine atlar ve onu havada yakalar. Kendisini ağaca bağladığı esnek ip sayesinde yere düşmez ve bu ipe tutunarak avı ile birlikte tekrar yukarı çıkar. Örümcek bu hareketi yapabilmek için avın uçuş yönünü, hızını tespit etmeli, atladığı andaki kendi hızını ve hedefe varıncaya kadar geçen zamanı da tespit ettikten sonra bütün bu bilgileri bir bilgisayar gibi değerlendirip atlayışını gerçekleştirmelidir. Bunun için de son derece gelişmiş gözlere, bu hesapları yapabileceği bir bilgi işlem merkezine ihtiyacı vardır.

Diğer örümcekler zayıf iki göze sahipken, sıçrayan örümcekler 8 göze (dört çift) sahiptirler ve görüş açıları 300 derecedir. Bunların iki tanesi kafanın tam ortasından bir test tüpü gibi dışarı uzanmıştır. Bu iki büyük göz, yuvaların içinde sağa, sola ve yukarı doğru hareket edebilir.

Sıçrayan örümceklerin görüş kabiliyeti insanın görüş kabiliyetine çok benzer, hatta bu örümcekler televizyon görüntüsünü bile algılayabilirler. Birçok hayvan televizyonda sadece hareket eden karmaşık noktalar görebilir. Buna karşın araştırmacılar sıçrayan örümceklerin, televizyondaki örümcek ve sinek görüntülerine tepki verdiklerini teşhis etmişlerdir. (Tony Feddon, Animal Vision, Life Nature Library Naturel Watch Series 1988, s. 89)

Sıçrayan örümceğin görme sistemi görüldüğü gibi son derece kompleks bir yapıdadır. 300 derecelik bir alandan gelen bilgilerin değerlendirilmesi, insan beyni için bile son derece zor bir iştir. Fakat küçücük bir örümcek, farklı yönlere bakabilen, bunları algılayabilen, değerlendirme yapabilen bir göz yapısına sahiptir. Elbette bu özellikleri örümceğin kendisi istememiş, kendiliğinden zamanla gelişmemiş, sahip olduğu herşey bir bütün olarak Allah tarafından yaratıldığı ilk anda var edilmiştir. Bir ayette Rabbimiz’in yaratma ilmi şöyle bildirilmiştir:

“İşte Rabbiniz olan Allah budur. O’ndan başka İlah yoktur. Herşeyin yaratıcısıdır, öyleyse O’na kulluk edin. O, herşeyin üstünde bir vekildir.” (Enam Suresi,102)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 73. sayı (Temmuz 2010) 45. sayfada yayınlanmıştır.

Adnan Oktar Canlı Yayında (29 Temmuz 2010)

29 Temmuz 2010 Perşembe Saat 22:00'de
Kahramanmaraş Aksu TV ve Kaçkar TV'de CANLI YAYIN

Kahramanmaraş Aksu frekans: 12685 H S/R: 30000 Fec: 3/4
Kaçkar TV frekans: 12130 S/R: 27500 V Fec: 5/6

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Adnan Oktar Canlı Yayında (28 Temmuz 2010)

28 Temmuz 2010 Çarşamba Saat 22:00'de
TV Kayseri ve Samsun AKS'de CANLI YAYIN

TV Kayseri: T3A 12729 V 30000 Fec: 5/6
Samsun AKS TV: T2A 12130 V Batı 27500 5/6

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Sırbistan İle Vizeler Kalkıyor

Ne Demişti

MPL TV Satranç Tahtası Programı, 19 Aralık 2008

ADNAN OKTAR:Bütün bu bölgenin ağabeysiyiz biz, dostuyuz. Hepsi bizim komşumuz, binlerce sene, yüzlerce sene iç içe yaşamışız biz, tamamen suni bir ayrılık var. SINIRLAR AÇILSIN, VİZELER KALKSIN, GÜRÜL GÜRÜL TİCARET YAPALIM, BAĞRIMIZA BASALIM ONLARI, BİR SEVİNÇ OLSUN, BAYRAM OLSUN, BEREKET, BOLLUK BÖYLE HER YERİ BİR SARSIN. Dünya da görsün bu kalleşliğin, egoistliğin, bencilliğin çirkinliğini görsünler, bize özensinler.


Kuşadası TV, 14 Temmuz 2008

Adnan Oktar: Şimdi Konya, İzmir, Adana Allah esirgesin bizden ayrı olsaydı, bizde deseydik ki "ya biz kardeşiz, nasıl oluyor bu iş? Biz birleşiriz." Bir de dese ki "ya bu ütopik, olur mu öyle şey, ne alakası, bunlar ayrı ayrı" dese, bunun bir mantığı var mı, yok. Aynı şekilde Türk devletlerinden de bizim ayrı olmamızın hiçbir mantığı yok. Yani aynı dindeniz, aynı dili konuşuyoruz, aynı ırktan geliyoruz. Her şeyimiz aynı. Kültürümüz, ananemiz, örfümüz, yani ayrı olması için hiçbir sebep yok. Onun için bu ülkelerin arasında, Türk devletlerinin ve İslam ülkelerinin arasında bir kere pasaport olayının kalkması gerekir, vize olayının da kalkması gerekir. İstediği gibi gidip gelsin insanlar. Ticaret alabildiğine rahat olsun, bağlantılar alabildiğine rahat olsun. Avrupa Birliği’nde oluyor da bu Türk İslam Birliği’nde niye olamıyormuş? Avrupa Birliği’nde isteyen istediği ülkeye gidiyor, istediği gibi yerleşiyor. Pasaport kullanmıyor, vize de kullanmıyor. Peki biz kardeşler olarak niçin bunu yapamıyoruz? Yani hiçbir sebep yok, tabii ki olur.

Ne Oldu

Yeni Asya, 13 Temmuz 2010

Yeni Asya, 11 Temmuz 2010

Zaman, 11 Temmuz 2010

Tiktaalik Roseae Darwinistler Tarafından Nasıl Sahte Bir Ara Fosil Haline Dönüştürüldü?

Tiktaalik Roseae Darwinistler Tarafından Nasıl Sahte Bir Ara Fosil Haline Dönüştürüldü?
Uzun yıllardır üzerinde Darwinistler tarafından spekülasyon yapılan Tiktaalik roseae hakkındaki Darwinist aldatmaca pek çok yönden tekrar deşifre edildi. Defalarca gündemde tuttuğumuz Darwinist sahtekarlık, yeni yönleriyle bir kez daha ortaya çıkarıldı. Tekrar anlaşıldı ki, insanlar Darwinistler tarafından aldatılıyor; Tiktaalik roseae, bir timsah türünden başka bir şey değil:

  • Tiktaalik roseae ile ilgili bilinmesi gereken çok önemli gerçekler vardır. Şimdiye dek garip görünümlü kolları ve tüm bedeni ile oldukça kapsamlı şekilde resmedilen, rekonstrüksiyonları hazırlanan ve bu hayal ürünü rekonstrüksiyonları müzelerde sergilenen, yıllarca kitaplarda ara fosil olarak tanıtılan Tiktaalik roseae fosili aslında yalnızca bir kafatasından ibarettir.

  • Kafatasına eklenen diğer kemiklerin hiçbiri bu canlıya ait değildir ve fosilce zengin olan aynı katmanlarda bulunmuş başka canlılara ait kemiklerden oluşmaktadır.

  • Bu canlı ile bağdaştırılmaya çalışılan yüzgeç parçaları da aynı katmanlarda yaşayan diğer balık fosillerine aittir. Bunlar kasıtlı olarak, bulunan kafatası ile bağlantılı gibi gösterilmeye çalışılmıştır. Bu yolla Tiktaalik roseae sahte bir ara fosil haline getirilmiştir.

  • Dolayısıyla canlının kafatası ve ona yerleştirilen diğer parçalar üzerinden yapılan spekülasyonların tamamı sahtedir.

  • Kafatasına ait tüm özellikler timsaha ait özelliklerdir: Gözler birbirine yakın ve üsttedir, kafatası yassıdır, kafatası gövdeden ayrı hareket edebilmektedir, keskin dişler ve genel görünüm tam anlamıyla timsaha özgüdür. Canlının görünümü, günümüzde Çin’de yaşayan Alligator sinansistürü timsah ile birebir aynıdır.

  • Nitekim buradaki sahtekarlığı Tiktaalik roseae’nın rekonstrüksiyonunu hazırlayan sanatçının izahlarından da anlamak mümkündür. Söz konusu sanatçı, fosilin rekonstrüksiyonunu hazırlarken, canlıyı tamamen hayal gücüyle yeni baştan oluşturduğunu açıkça ifade etmektedir.

  • Dahası aynı sanatçı söz konusu canlının dokularını da kendisinin belirlediğini belirtmiş, tek bir fosil kalıntısından bir canlı görünümü meydana getirebilmek için çok fazla spekülasyona ihtiyaç olduğunu da rahatlıkla ifade etmiştir. (Konuyla ilgili videoyu aşağıda izleyebilirsiniz)

  • Tamamen timsah özellikleri gösteren bir kafatasını, Darwinist bir sanatçının evrim ideolojisi doğrultusunda garip görünümlü sahte bir ara form haline getirmesi, görüldüğü gibi Darwinistler için hiç de zor olmamaktadır. Yıllardır sürüp giden Tiktaalik roseae aldatmacası, işte bu basit kandırma yöntemi yoluyla milyonlara ulaştırılmıştır.

  • Konu hakkında fazla bilgisi olmayan bazı insanlar, Darwinistlerin bilimsel yollarla hareket ettiği yanılgısına düşerek, gerçekten de bir ara fosilin bulunduğu ve canlının gerçek görünümü ile sergilendiği izlenimine kapılmışlardır. Oysa elde yalnızca bir timsah kafatası, bu kafatasının yakınlarında bulunmuş çeşitli balıklara ve diğer canlılara ait kemik ve yüzgeç parçaları ve bir sanatçının evrim hikayelerine göre yönlendirilen hayal gücü vardır. Özetle insanlar bir kez daha Darwinistler tarafından aldatılmışlardır.

  • Tiktaalik roseae, Darwinistlerin en çaresiz kaldıkları ve yenilmeye başladıkları bir dönemde acil ihtiyaçtan ön plana çıkarılmış bir sahte ara fosildir. Tıpkı, son dönemlerde Darwinistler açısından büyük bir utanç vesilesi olan İda , Ardi ve Australopithecus Sediba sahtekarlıklarında olduğu gibi.

  • Gerçekte, Tiktaalik roseae, günümüzde de örnekleri bulunan mükemmel bir timsah türüdür. 375 milyon yıl önce yaşamıştır ve günümüzdeki timsah türleri ile tamamen aynıdır.

  • Bu canlı gerçekte, Darwinizm’i yerle bir eden bir yaşayan fosildir.

  • Darwinist spekülasyonlar sürdükçe, ara fosil sahtekarlıkları üzerine açıklamalarımız da devam edecektir elbette. Fakat asıl olan Darwinistlerin henüz tek bir proteinin tesadüfen ortaya çıkışını dahi açıklayamamış olmalarıdır. Evrim, daha hayatın başlangıcı safhasında yerle bir olmuştur.

  • Daha ortada tek bir tane proteinin nasıl ortaya çıktığını açıklayamamışken, hayatın başlangıcı aşamasında Darwinistler tamamen yenilmişken, solungacı kollara dönüşen canlı aldatmacalarını öne sürmeleri Darwinistleri gerçek anlamda zavallı konumuna düşürmektedir.

  • Darwinist sahtekarlığın foyası bir kere daha ortaya çıkmıştır. Aldatmacanın yöntemi tüm yönleriyle deşifre edilmiştir. Darwinistler için artık çıkış yolu kalmamıştır. Ne zaman bir aldatmaca ile ortaya çıksalar mutlaka o aldatmaca yerle bir edilecektir. Ve mutlaka tek bir protein karşısında açıklamasız kaldıkları halkımıza tekrar tekrar hatırlatılacaktır.

  • Bu Allah'ın değişmeyen bir adetullahıdır. Rabbimiz bir ayette batılın her zaman yenileceğini şöyle bildirmektedir:

Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah'a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

Adnan Oktar Canlı Yayında (27 Temmuz 2010)

27 Temmuz 2010 Salı Saat 22:00'de
Güneydoğu Olay TV ve Çay TV'de CANLI YAYIN

Güneydoğu Olay TV: T3A 12685 H Batı 30000 Fec: 5/6 ve D-smart: 169
Çay TV frekans: 11743 V S/R: 2222 Fec: 3/4, D-smart: 152

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Adnan Oktar Canlı Yayında (26 Temmuz 2010)

26 Temmuz 2010 Pazartesi Saat 22:00'de
Adıyaman Asu TV'de CANLI YAYIN

Adıyaman Asu TV: T2A 11746 H Doğu S/R: 27500 Fec: 5/6

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Türkiye, Ortadoğu Barışı İçin Fırsat

Ne Demişti

Azernews, 23 Ekim 2008

Adnan Oktar: TÜRKİYE BÜYÜK TÜRKİYE OLACAK.Yani altını çizerek, net bak yüzde doksan dokuz demiyorum, yüzde yüz. TÜRK İSLAM ALEMİNİN LİDERİ OLACAK. ON YİRMİ YIL İÇERİSİNDE BUNU BÜTÜN DÜNYA GÖRECEK, ben de buradayım siz de buradasınız, herkes burada, bu net bu Allah’ın izniyle, bunun hiç, yani ikinci bir yolu yok bunun, İNSANLIĞIN KADERİ BU İNŞAALLAH, bu şekilde olacak. Türk-İslam aleminin lideri olarak zaten bir İslam dünyasına Türkiye’nin hakimiyeti var. Ama Türk ülkeleri zaten Müslüman ülkeler genelde... Dolayısıyla Türkiye hem Müslümanların hem Hıristiyanların hem Musevilerin lideri olmuş olacak inşaAllah. Yani lideridir, lideri de olmuş olacak. Ve hepsine barış, huzur ve adalet sunacak. Türkiye zaten bunu şu an fiilen yapıyor.Bosna’da da yapıyor, efendim Irak’ta da yapıyor. Efendim Afganistan’da da yapıyor, her yerde yapıyor, nereye gitse sevgiyle karşılanır Türk ordusu.Ama bunun çapı çok genişleyecek.Çünkü bizim milletimiz böyle şefkatlidir, sevgiden dostluktan çok hoşlanır. Yani yemez yedirir, içmez içirir, yani mesela en iyi yatağı olsa gider onu misafirine verir, kendi yani onu aramaz.

Ne Oldu

Zaman, 10 Temmuz 2010

Kutup Canlılarından Hayatta Kalma Taktikleri

İmparator Penguenleri

İmparator penguenleri, 500 m derinliğe 20 dakikada nefeslerinde ve kan basınçlarında herhangi bir problem olmadan dalabilirler. Ayrıca bu koşullara farklı şekillerde adapte olabilme özelliğine sahiptirler. Dalış süresince kalp atışlarını dakikada 200'den 60 vuruşa düşürebilmekte böylece ekstra miyoglobin depolayabilmektedirler.

Penguenler Uzun Süre Nasıl Nefessiz Kalır?

Miyoglobin, bu canlıların kaslarında yüksek oranda bulunan bir proteindir. Bu miyoglobin proteinleri, çok yüksek miktarda oksijen molekülünü kendi üzerlerine bağlar ve muhafaza ederler. Yani canlı için gereken oksijen, ciğerdeki havada değil, doğrudan kasların içinde saklanır. Penguenler bu sayede uzun süre nefes almadan yüzer ve diledikleri kadar da derine dalabilirler.

Neden Vurgun Yemezler?

Penguenler kanlarındaki oksijen en düşük seviyede bile olsa yüzmeye devam edebilirler. İnsanlar ise bu durumda vurgun yerler. Bu seviye, penguenler için 20 mm Hg iken, insanlarda ise 25 mm Hg'dir. Ancak bilim adamları penguenlerin nasıl olup da kan basıncından etkilenmeden suyun içindeyken büyük bir hızla buzun üzerine atlayabildiklerine henüz bir açıklama getirememişlerdir.

65 Gün Nasıl Aç Dururlar?

Erkek penguenlerin 65 gün boyunca penguen yumurtalarını korumak için hiçbir şey yemeden ayakta durabilmelerinin bir sırrı vardır: Sindirim sistemlerini dişi penguen gelip yavruya bakana kadar bloke edebilecek bir yapıya sahiptirler.

Muhteşem Dalış Elbiseleri

Yazın kürklerini dökene kadar buz üzerinde 1 ay hiçbir şey yemezler. Tüm eski tüyler dökülür ve altlarından yenileri çıkar. Bu şekilde hava geçirmeyen, sıcak tutan, soğuk suyun deriye ulaşmasını engelleyen diğer bir deyişle su geçirmez dalış elbisesi oluşmuş olur. Yeni kürkleri ile ilgili en dikkat çeken nokta ise, bu kürkün penguenlerin en çok ihtiyaçları olduğu zamanda yani yolculuk zamanı geldiğinde ortaya çıkmasıdır.

Kutuplardan Kısa Kısa

Kuzey kutbunda kış ortalarında gün ışığı yalnızca 3 saattir. Penguenler, geriye kalan 21 saatte dondurucu soğuktan korunmak için karanlıkta birbirlerine sokulurlar.

Erkek penguenler birbirlerine iyice sokularak vücut sıcaklıklarını 20oC'ye kadar yükseltebilirler.

Yalnız olan erkek penguenler diğer penguenlerin ısılarından yararlanamadıkları için en fazla -10oC'yi bulan soğukta yaşayabilirler.

Penguenler Büyük Bir Gövdeye ve Küçük Bacaklara Sahipken Nasıl Olur Da Kutup Şartlarında Kilometrelerce Yürüyebilirler?

Penguenler sarkaç gibi sağa sola sallanarak yürürler. Enerji tasarrufu yapabilmek için yana doğru adımlar atarak bu sayede kaslarının daha az yorulmasını sağlarlar. Böylece her adımın sonunda bir sonraki adım için enerji depolarlar. Normal yürümüş olsalardı bacakları kısa olduğu için kendi büyüklüklerindeki bir hayvandan iki kat daha fazla enerji harcamaları gerekirdi. Ancak penguenlersadece yürümeye başlarken ve durmak istediklerinde enerji harcarlar.
Penguenlerin bu özellikleri Allah'ın canlılar üzerindeki şefkat ve merhametinin en büyük delillerinden biridir. Kinetik ve potansiyel enerjinin birbirine dönüşümünü kullanarak enerji tasarrufu sağlayacak bir yürüyüş yapmak hiçbir penguenin kendi başına izleyebileceği bir yöntem değildir. Allah ilham etmedikçe, hiçbir penguen potansiyel-kinetik enerji dönüşümünü bilemez ve bunu sağlayabileceği bir yürüyüş oluşturamaz. Allah'ın canlılar üzerindeki hakimiyeti bir Kuran ayetinde şöyle bildirilmiştir:

O'nun alnından yakalayıp-denetlemediği hiçbir canlı yoktur. (Hud Suresi, 56)

Foklar Karanlık Derin Sularda Avlarını Nasıl Bulurlar?

Bir fok, avını gözlerini kullanmadan, suda bıraktığı izleri takip ederek bulur. Bu izler çıplak gözle görülemeyen, avın hareketiyle suda oluşan hidrodinamik dalgalardır. Fok, avına yalnızca bu izleri takip ederek ulaşır. Bu yetenek sayesinde fokların karanlık ya da bulanık sularda avlanmaları hiç de zor olmaz.

Balinaların Bilinmeyen Beslenme Yöntemleri

Çoğu zaman aksi düşünülse de kuzey kutbunun soğuk suları besin yönünden çok zengindir. Balinalar sıcak sulardan buraya özellikle göç ederler. Kutupta bulundukları sırada, özellikle krill denilen karidese benzer küçük balıkları yiyerek besin depolarlar.

Balinalar bir krill ya da balık sürüsü bulduklarında ortaklaşa hareket ederler. Balıklar bir tehlike anında yüzeyden derine kaçmaya başladıklarında, balinalar topluca daha derine dalarlar. Hemen sonra, balık sürüsünün altından, bir çember kafes oluşturacak şekilde hava kabarcıkları bırakmaya başlarlar. Böylece balık sürüsünün etrafında dağılıp kaçmalarını önleyen hava kabarcıklarından dairesel bir duvar oluşur. Çemberin tam ortasından yüzeye çıkmaya başlayan balinaların artık ağızlarını açmaları yeterlidir. Balinalar bu planları ve ortaklaşa hareket etmeleri sayesinde balıkları kolayca avlarlar. Balinaların bu hayranlık uyandıran davranışlarının bir tek açıklaması vardır; o da, bu canlıların onları yaratan Yüce Allah'ın ilhamıyla hareket ettikleridir.

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 19. sayı (Ocak 2006) 20. sayfada yayınlanmıştır.

Adnan Oktar Canlı Yayında (25 Temmuz 2010)

25 Temmuz 2010 Pazar Saat 22:00'de
Kanal Avrupa'da CANLI YAYIN

Kanal Avrupa: 11742 V 2965 Fec: 5/6

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Bu Tablo Bizim Eserimiz

Ne Demişti

Azernews,23 Ekim 2008

Adnan Oktar: Dolayısıyla Türkiye hem Müslümanların hem Hıristiyanların hem Musevilerin lideri olmuş olacak inşaAllah. Yani lideridir, lideri de olmuş olacak. Ve hepsine barış, huzur ve adalet sunacak. Türkiye zaten bunu şu an fiilen yapıyor. Bosna’da da yapıyor, efendim Irak’ta da yapıyor. Efendim Afganistan’da da yapıyor, her yerde yapıyor, nereye gitse sevgiyle karşılanır Türk ordusu. Ama bunun çapı çok genişleyecek. Çünkü bizim milletimiz böyle şefkatlidir, sevgiden dostluktan çok hoşlanır. Yani yemez yedirir, içmez içirir, yani mesela en iyi yatağı olsa gider onu misafirine verir, kendi yani onu aramaz. Yani o fedakarlıktan zevk alır Türkler. Yani öyledir mayaları. Müslüman ahlakını iyice özümsemiş bir millettir… Türkiye sevgiyle çıkacak,ve sevgiyle bu işi halledecek inşaAllah. Muhabbetle. İmanla. Akılla bilimle.

Ne Oldu

Türkiye, 10 Temmuz 2010

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Bosna-Hersek ile Sırbistan Cumhurbaşkanlarını İstanbul’da bir araya getirmesinin ardından, iki ülkenin halkları arasında düşmanlıklar bir kenara bırakılırken dostluk rüzgarları esmeye başladı.

Darwinistlerin "Kromozom Sayısı 48'den 46'ya Düştü" Aldatmacası

Darwinistlerin uzun zamandır dile getirdikleri “maymunların 48 olan kromozom sayısı, iki kromozomun birleşmesi sonucunda zamanla 46’ya düştü ve sonunda insan oluştu” şeklindeki izahları bazı kişiler için oldukça aldatıcı olabilir. Çünkü anlatım bilimsel açıdan her ne kadar olağanüstü mantıksız olsa da son derece basittir ve konu hakkında bilgisi olmayan kişiler için yeterli derecede ikna edici olabilmektedir. Çünkü bu gibi kişiler, tek bir genin olağanüstü kompleksliğinden ve tesadüfi hiçbir değişime, dönüşüme izin vermeyecek kadar hassas olduğundan habersizdirler. Asıl önemlisi bu kişiler, Darwinistlerin tek bir proteinin oluşumunu bile açıklayamadıkları gerçeğini bilmemektedirler.

Değil genler, hücrenin içindeki yalnızca bir tek protein bile kendi kendine, tesadüfen oluşamaz. Bir proteinin oluşması için başka proteinlere ve hücrenin kendisine ihtiyaç vardır. Genler ise proteinlerden çok daha komplekstirler. Genlerin varlığı için hem proteinlere hem de hücrenin tüm organellerine ihtiyaç vardır. Dolayısıyla daha bir tek proteini açıklayamayan Darwinistlerin genler üzerinde spekülasyon yapmaları, hikayeler anlatmaları ancak çocukları kandıracak davranışlardır. Fakat günümüzde çocuklar bile bu sahtekarlıklara inanmamaktadırlar.

Darwinistlerin ne kadar büyük bir acz içinde olduklarının bir delili daha

Darwinistler, maymunlardaki 48 kromozomun, iki kromozomun birleşmesiyle zamanla 46’ya indiği iddiasını, insanlarda gerçekleşen bir hastalıktan yola çıkarak geliştirmişlerdir. İnsanlarda kromozom 2 (iki kromozomun birleşmesiyle oluşan füzyon), ancak 1000’de bir oranında gerçekleşen genetik bir bozukluktur. Şempanzede 48, insanda ise 46 kromozom vardır. Bu dev farklılığa evrime göre bir açıklama getirmek için Darwinistler, insanlardaki kromozom 2’nin, hayali ortak atanın bir delili olduğu iddiasıyla ortaya çıkarlar. Oysa burada bir evrimleşme yoktur. İnsan kromozomunda meydana gelen füzyon (iki kromozomun birleşmesi) bir evrimleşme değil, bireyin sakat yaşamasına hatta ölmesine neden olan bir hastalıktır. Bunun en bilinen örneği Down sendromudur. Şimdiye kadar yapılan bilimsel deneylere göre bu füzyon hiçbir avantaj sağlamamakta, tam tersine sağlıklı olmayan mutant ya da kısır bireyler oluşmasına neden olmaktadır. Bir hastalığın evrime delil olarak sunulmaya çalışması ise Darwinistlerin ne büyük acz içinde olduklarının göstergesidir.

DARWIN DNA'YI BİLSEYDİ

Ayrıca insanın şempanzeden evrimleştiği aldatmacasını savunmak için kromozom sayısı veya genom benzerliğini öne sürmek son derece mantıksız ve dayanaksızdır. İnsan, genom dizilimi bakımından nematod solucanlarına %75 oranında benzer. Kromozom sayısı bakımından ise, Peromyscus türü farenin, patatesin ve tütün bitkisinin de 48 kromozomu bulunmaktadır. İnsanların kromozom sayısı ise örneğin Lepus europaeus türü tavşanda olduğu gibi 46’dır. Dolayısıyla kromozom sayısının aynı olması bir benzerlik anlamına gelmemektedir. Kromozom sayısı aynı da olsa, tek bir genin farklı olması, o organizmayı tamamen farklı bir canlı haline getirebilir. Dolayısıyla insan, bu ölçüler esas alındığında, bir patatesle veya tütün bitkisi ile ne kadar aynıysa, bir şempanzeyle de ancak o kadar aynı olabilir.

Allah, batıl Darwinizm dinini, yıkılmış ve yenilgiye uğramış şekilde yaratmıştır. Tek bir delili olmayan bu teorinin destekçileri böyle akıl almaz aldatmacalarla bilgisiz insanları kendi taraftarları haline getirmenin peşindedirler. Bu aldatmacaya kapılmamak için halkımızın, Darwinistlerin hayatın başlangıcını dahi açıklayamadıklarını, tek bir protein karşısında çaresiz ve açıklamasız kaldıklarını ve iddialarını kanıtlayan tek bir tane bile fosil delil bulunmadığını çok iyi bilmeleri gerekmektedir. Darwinistlerin anlattıkları, yalnızca aldatmacaya dayalı spekülasyonlardan ibarettir.

Adnan Oktar Canlı Yayında (24 Temmuz 2010)

24 Temmuz 2010 Cumartesi Saat 22:00'de
Kocaeli TV'de CANLI YAYIN

Kocaeli TV: T2A 11862 H Doğu 27500 5/6, D-smart: 180

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Her Gece uykudan Ancak Allah'ın Dilemesiyle Uyanabiliriz

Yüce Rabbimiz Allah, insanların kaderlerinde belirlediği ölüm vakti geldiğinde, birçok olayı buna sebep kılarak, kişilerin hayatına son verir. Bazıları için tedavisi olmayan bir hastalık, bazıları için öldürücü bir yara, bazıları için çok basit bir kaza, bazıları için anlık bir dikkatsizlik, ölüm için yaratılan birer sebeptir. Bazı insanlar ise görünürde hiçbir sebep olmaksızın uykularında ölürler. Uykularında ölen bir çok kişi gece yatarken son derece sağlıklı görünürken, öleceğini hiç düşünmeden ertesi güne dair birçok plan yapar. Sabah giyeceği kıyafeti, yetişmesi gereken toplantısını, bitirmesi gereken işleri, tatil için yapılacak son hazırlıkları, satın alınması gereken alışverişleri ve bunlar gibi birçok şeyi tasarlar. Yatarken aslında bunun son yatışı olduğunu, gece ölüm melekleriyle karşılaşacağını, canının alınacağını aklına getirmez. Uykusunda aniden ve hiç beklemediği bir anda Allah birden onu ölüm melekleriyle karşılaştırır.

Uyku, Allah’ın bize ölümü hatırlatmak ve düşündürtmek için yarattığı çok önemli bir olaydır. Çünkü insan ruh ile anlam kazanan, ruh ile gerçekte var olan, ruhu alındığında sadece et, kemik gibi malzemelerden oluşan bir varlık haline gelir. Ruh sahibiyken gerçek anlamda insanken, ruhu alınınca sadece bir bedenden, bir vücuttan ibarettir. Uyku sırasında ruhu alınan insandan geriye, yatakta yatan, solunum yapan, kalbi atan, hücreleri faaliyetlerini yerine getiren bir beden kalır. Oysa ruh o esnada belki de farklı görüntüler ile muhatap olmakta, yine Allah’ın bir mucize olarak yarattığı rüyada sevinmekte, ağlamakta, konuşmakta, heyecandan nefes nefese kalmakta, durmaksızın konuşmaktadır. Yani uykudayken insanın ruhu bedeninden tamamen bağımsız ve ayrıdır. Allah uykunun bir tür ölüm olduğunu Kuran’da bizlere şöyle haber verir:

Allah, ölecekleri zaman canlarını alır; ölmeyeni de uykusunda (bir tür ölüme sokar). Böylece, kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar, öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir. Şüphesiz bunda, düşünebilen bir kavim için gerçekten ayetler vardır.(Zümer Suresi, 42)

Kaderinde Allah’ın belirlediği ölüm vakti gelmiş olan kimse yattığı uykudan bir daha uyanamaz. Allah ölüm kararı verdiği kişinin ruhunu tutar ve uykusunda canını alır. Allah’ın yarattığı kaderde ölüm vakti henüz gelmemiş olan kişinin ruhunu ise yine belirlediği vakit gelene kadar bırakır.

Burada şu önemli gerçeğin de unutulmaması gerekiyor: Her sabah uykumuzdan sağlıklı veya genç olduğumuz ya da herhangi bir bedensel problemimiz olmadığı için uyanmıyoruz. Allah’ın her birimiz için ayrı ayrı yarattığı kaderlerimizde daha yaşayacak zamanımız olduğu için, ölüm anımız henüz gelmediği için uyanıyoruz. İnsan son derece aciz ve kendi bedenine dahi güç yetiremeyecek zayıflıkta yaratılmıştır. İnsan ne yaparsa yapsın Allah’ın ayetinde de bildirdiği üzere “kendisi hakkında ölüm kararı verilmiş olanı(n ruhunu) tutar.” Eğer kendisi hakkında ölüm kararı verildiyse, insan uykudan uyanmaya asla güç yetiremez. İnsanın sabah uyanıp, planladığı, yapmayı düşündüğü şeyleri gerçekleştirebilmesi, Allah’ın bildirdiği üzere “öbürüsünü ise adı konulmuş bir ecele kadar salıverir” ayeti gereğince, ölüm zamanı gelinceye dek Allah'ın ruhunu bırakması ile mümkün olur.

Allah’tan gereği gibi korkan, Allah’ın yarattığı kadere tam teslim olan ve Allah’tan gelecek her şeyin güzellik olduğunu bilen bir insan, her olayda olduğu gibi, Allah’ın uykuyu yaratmasında da büyük hikmetler olduğunu görür. Allah Kuran’da, tüm bunlarda düşünebilen insanlar için gerçekten ayetler olduğunu bildirmektedir. Samimi ve yaşamının her anında Allah’ı razı etmeyi düşünen bir insan, uykuda Allah’ın dilerse ruhu geri bırakmayacağını ve her an ölümle karşılaşabileceğini, her an karşısında ölüm meleklerini görebileceğini, Allah dilerse yattığı yerden bir daha kalkamayacağını, eğer kalkıyorsa da Allah böyle dilediği için tekrar ruhuna kavuşarak kalktığını bilir.

Allah’ın Kuran’da bildirdiği gibi, insanın kendisinden kaçtığı ölüm mutlaka bir gün, kaderinde belli olan an ve yerde kendisiyle karşılaşıp-buluşacaktır:

De ki: "Elbette sizin kendisinden kaçtığınız ölüm, şüphesiz sizinle karşılaşıp-buluşacaktır. Sonra gaybı da,müşahede edilebileni de bilen (Allah)a döndürüleceksiniz; O da size yaptıklarınızı haber verecektir."(Cuma Suresi, 8)

Adnan Oktar Canlı Yayında (23 Temmuz 2010)

23 Temmuz 2010 Cuma Saat 22:00'de
Kocaeli TV'de CANLI YAYIN

Kocaeli TV: T2A 11862 H Doğu 27500 5/6, D-smart: 180

Canlı yayını izleyebileceğiniz yerel kanallar:
Mardin Kanal 47, Ankara Beypazarı Seyelan TV, Sakarya Kanal 54, Adana Ceyhan CRT

Tüm canlı yayınları Mavi Karadeniz Radyo 106.4 frekansından dinleyebilirsiniz.

İnternet sitesi:
HarunYahya.TV ve HarunYahya.FM

Macintosh kullanıcıları (dilerlerse Windows veya Linux kullanıcıları da) film gösterim programlarında link yerine mms://yayin.harunyahya.tv/HarunYahyaLive
ekleyerek izleyebilirler.

Sorularınızı ahirzamansohbetleri@hotmail.com adresine gönderebilirsiniz.

Kayısı Bahçesi Pikniğe Açıldı

Ne Demişti

Sayın Adnan Oktar kendisiyle yapılan röportajlarda ve açıklamalarında, belediyelerin sokaklara meyve ağaçları ekmesini, semtlerde meyve bahçeleri olmasını teşvik etmiştir. Sayın Adnan Oktar’ın bu açıklamalarının ardından, bazı belediyeler meyve bahçeleri oluşturma projeleri başlatmışlardır.

Timetürk, 24 Temmuz 2008

Timetürk: Bunun dışında şöyle bir şey sorayım Türkiye olarak, yani kafanızda nasıl bir Türkiye var? Ya da nasıl bir Türkiye’yi özlüyorsunuz?

Adnan Oktar: Çok modern, sokakta herkesin böyle selamlaştığı, neşeli, HER YERDE MEYVE AĞAÇLARI OLAN,hayvanların falan gezindiği böyle neşeli, canlı bir Türkiye.


Azerbaycan Novoye Vremya, 6 Ekim 2008

Adnan Oktar: Mükemmel şeyler olacak. Petrolümüz çok olacak, doğal gazımız çok olacak, madenlerimiz çok olacak, fabrikalar kuracağız, tesisler kuracağız. Çok mükemmel oteller yapacağız, mükemmel turistik tesisler yapacağız, çok mükemmel bilimsel araştırmalar yapan laboratuarlar kuracağız, sokakları caddeleri süsleyeceğiz güzelleştireceğiz, her yere meyve ağaçları ekeceğiz,cennet gibi yapacağız her yeri İnşaAllah.

Ne Oldu

Yeni Asya, 04 Temmuz 2010

Kuşlar Mimarlık Bilgilerine Sahip Olarak Doğarlar

Mimarlık insanların yaşamını kolaylaştırmak, barınma, dinlenme, çalışma, eğlenme gibi aktivitelerini sürdürebilmeleri için gerekli mekânları tasarlama sanatı ve bilimi olarak tanımlanabilir. Bir mimarın insanın gereksinimlerine yanıt verecek binayı inşa ederken fiziki çevre koşullarını değerlendirmesi, fiziki çevreye uygun ölçülerdeki yapıyı inşa etmesi, tasarladığı binanın kullanışlı ve estetik olmasına da dikkat etmesi gerekir. Ayrıca bir kişinin mimar olabilmesi için uzun yıllar boyunca eğitim almayı göze alması ve zeki olması da gerekir. Görüldüğü gibi insanların ancak oldukça sabır ve kararlılık gösteren bir uğraşıdan sonra mimar olabilmesi mümkündür. Oysa yuva yapma konusunda en usta canlılar olarak bilinen kuşların yuva inşa etme konusunda böylesi uzun bir çaba harcamalarına gerek yoktur. Çünkü her kuş türü kendine özgü yuva yapma tekniklerine sahip olarak doğar ve hiç şaşırmadan bu kusursuz yapıları hayatları boyunca inşa eder. Kuşlar yuva yapmak için toprağı kazarlar, çamuru birleştirirle66r veya dalları üst üste koyarlar ve büyük bir titizlikle çalışarak sağlam duvarlar örerler.

Kuşların yuva yapmalarının amacı yumurtalarını korumak ve yavrularını büyütmektir. Ayrıca bazı kuşlar üreme dönemlerinde dişilerine gösteri yapmak için çeşitli yuvalar yaparlar ve bu yuvaları cazip hale getirmek için süslerler. Ancak yavrular uçmayı öğrendikten sonra yuva artık işlevini bitirir ve tüm bir yıl, ailenin aynı yere dönmesi ya da yeni sahiplerinin gelmesi için doğa koşullarına karşı dayanmaya çalışır. Rüzgar yağmur gibi çetin doğa koşullarına karşı dayanıklılık gösteren bu yuvalardan biri de yöresel adı “Gökçegüdük” olan kuş türüne aittir. Bu kuşların kayalara inşa ettiği bu yuvalar sağlamlıkları ile hayret uyandırırken, yuvalarını yavrularını avcılardan korumak için kayanın rengine uygun olarak yapmaları da kamuflaj tekniğini kusursuz bir şekilde kullandıklarını gösterir. Serçe kadar büyüklükte olan, aklı ve şuuru olmayan bu canlıların kendi iradeleri ve akılları ile böylesine dayanıklı ve askeri savunma teknikleri içeren yuvalar yapması elbette imkânsızdır.

Kuşların ve tüm diğer canlıların davranışlarında görülen aklın, bilginin ve yeteneğin kaynağının tek açıklaması bunların tümünü bu canlılara Yüce Allah’ın ilham etmiş olmasıdır. Yüce Allah, bu canlıları yaratmış, onlara korunma, avlanma, beslenme, üreme yöntemlerini ayrı ayrı ilham etmiştir. Üstelik mimar bir anne veya babanın, mimar bir çocuğunun olma olasılığı çocuğun o mesleği yapmayı istemesi, bunun için uzun yıllar eğitim alması gibi nedenlere bağlı olarak düşükken, kuş yavrularının erişkin hale geldiklerinde yuvalarını inşa edememe gibi bir sorunları hiç olmaz. Çünkü kuş yavruları doğdukları anda yuva yapma bilgisine sahiplerdir ve kendilerine güvenli bir ortam sağlayan yuvalarını büyüyüp erişkin hale geldiklerinde hiçbir eğitim almadan ustalıkla yaparlar. Evrimcilerin iddia ettiği gibi ne "tabiat ana", ne de tesadüfler bu canlıları son derece kompleks yuvaları inşa etmeleri için programlayamaz.

Yüce Allah, Kuran'da "Dağlarda, ağaçlarda ve onların kurdukları çardaklarda kendine evler edin." (Nahl Suresi, 68) diyerek balarısına yuvasını yapmayı ilham ettiğini bildirmiştir. İnsanların mimar olabilmek için uzun yıllar çaba sarfetmesine rağmen, balarısında olduğu gibi canlıların tamamının yuvalarının yerini, inşaat tekniklerini, kullanacakları malzemeleri doğdukları andan itibaren bilmeleri, bu bilgileri gelecek nesillere aktarmaları sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Yüce Rabbimiz‘in ilhamıdır.

Kuş yuvalarıyla ilgili dikkat çekici bilgiler

Birçok kuş yuva yapımında çamura da yer veriyor. Yuvaya biçim verebilmek, sağlamlaştırmak için çamurdan yararlanıyor. Bazı türler de çamur yerine yuvanın dış cephesini sağlamlaştırmak için hayvan pisliklerini ve salyalarını kullanıyorlar. Bazı yuvaların sıvası öyle koyu oluyor ki, dışarıdan sadece girişleri ayırdedilebiliyor.

Yuva yapmak, kuşların yavrularına öğrettikleri birşey değil. Yaradılıştan gelen bir davranış. Kuş Allah'ın onlara öğretmesiyle neyi, ne zaman, nasıl yapacağını biliyor. Genellikle erkek yeri ve yuvada kullanacakları malzemeyi buluyor. Dişi ise yuvanın kurulacağı yerden ayrılmıyor ve seçtikleri bölgeleri koruyor. Yuva kurmaya dıştan başlıyorlar, ilk olarak küçük daireler oluşturuluyor, daireler küçüldükçe yapı daha sıklaşıyor. En son olarak da yuvanın girişi özenle yapılıyor. Bu bölge genellikle başka kuşların göğüslerinden kopan hafif tüylerden oluşuyor.

Kazıyorlar, birleştiriyorlar, üst üste koyuyorlar, duvar gibi örüyorlar. Çok dikkatli çalışıyorlar. Bütün bu uğraşları sadece bir sene için veriyorlar. Çoğu kuş türü gelecek sezon yepyeni başka bir yuvaya taşınıyor.

Klasik yuva birbirine geçmiş otlardan, yapraklardan küçük dallardan oluşuyor. Serçeler ve kumrular, yuvalarını ağaç dallarının arasına bu malzemeyi kullanarak yapıyorlar. Böyle yuvalar oldukça büyük zaman ve emek istiyor, belli bir süre yardıma muhtaç olacak yavrular için ideal bir korunak oluyorlar. Bazı kuşlar da leylekler gibi yuvalarını damların üzerinde ya da bazı ağaçların gövdelerinde kuruyorlar.

Yuva yapımı her zaman dıştan, dairesel hareketlerle başlıyor. Dış bölgede hep büyük malzeme kullanılıyor. İçeriye doğru daireler daraldıkça daha ince malzeme kullanılmaya başlanıyor. En son olarak da yatak ve giriş olarak kullanılacak tüyler yuvanın içine getiriliyor. Dişi, göğsünün ve kuyruğunun yardımıyla yuvanın içini şekillendiriyor.

Kuşlar arasında yuva yapımı konusunda bir yarışma yapılsa birincilik ödülü hiç kuşkusuz uzun kuyruklu terzi kuşuna verilebilir. Bu kuş iki büyük yapraktan birini taban, diğerini tavan olarak kullanıyor, gagasını iğne, küçük dalları da iplik yerine koyan kuş yağmurdan bu yuva sayesinde kurtuluyor.

Karada yaşayan kuşlar ve deniz kenarında yaşayan kuşlar arasında bazı farklılıklar bulunuyor. Deniz kırlangıcı örneğin yuvasını kurmak için yosunlardan, kurumuş deniz bitkilerinden yararlanıyor. Ayrıca yuvayı sağlamlaştırmak için de küçük taşları kullanıyor, deniz kabuklularından yardım alıyor.

Yavrular için yapılan kuş yuvalarının en önemli amaçlarından biri, yavruları soğuktan korumaktır. Yavrular tüysüz doğarlar ve aynı zamanda pek hareket edemedikleri için kaslarını hiç çalıştıramazlar. Bu nedenle yavruların donmamaları için soğuktan izole edilmiş yuvalara ihtiyaçları vardır. Özellikle "örgü yuvalar", yapıları itibariyle bu sıcaklığı yavrulara sağlayabilirler. Bu yuvaların yapımı ise oldukça detaylı ve zordur. Dişi kuş yuvayı çok uzun bir sürede büyük bir itinayla örerek oluşturur. Aynı zamanda, yuvanın içini tüy, lif ve kıllarla doldurur, böylece yuvanın izolasyonunu artırmış olur.

Her türden yuva için malzeme temini son derece önemlidir. Kuşlar gün boyunca yapacakları inşaat için gerekli malzemeyi toplarlar. Kuşların gagaları ve ayakları çeşitli malzemeleri taşımak ve kullanmak için özel yaratılmıştır. Yuvanın kuruluşu dişiye aittir, ama yuvanın kurulacağı bölgeyi erkek seçer. Kuşlar bu mimari şaheserleri çamur, yaprak, sarmaşık, tüy ve kağıt gibi maddelerden yararlanarak yaparlar. Kuş yuvalarının özellikleri, kullandıkları malzemelere ve uyguladıkları tekniklere bağlıdır. Yuvalar, kullanılacak olan malzemenin elastikiyeti, dayanıklılığı ve sertliği göz önünde bulundurularak yapılır. Malzeme, sıkıştırmaya ya da gerilmeye elverişli olmalıdır. Ayrıca değişik türden malzemelerin birlikte kullanılması, yapının sahip olduğu koruyucu özellikleri artırır. Sözgelimi çamurla bitki liflerini karıştırmak yuvadaki çatlakların yayılmasını önler.

Deniz kenarındaki kayalar her türün kendine ait bir dairesi olan apartman gibi. Kuşlar düşmanlarına, hayat tarzlarına ve yiyeceklerinin durumuna göre kendi yerlerini seçiyorlar. Çoğunlukla kendilerine ayrılan yerden öteye geçmiyor, başkalarının yuvasının bulunduğu bölümü de işgal etmiyorlar.

Kuşlar arasında en ilginç yuvalar Afrika savanlarında görülüyor. Ağaç dallarından sarkan bu yuvalar yavrular için bir barınak, bu yuvalara yılanlar bile giremiyor.

Evin sahibi dişi leylek, yuvasını dama kuruyor ve yavrularını bekliyor. Yavru büyüyüp artık bir yuvaya ihtiyaç hissetmese de bu yuva anne leylek tarafından gelecek sene kullanılıyor.

Devekuşları bir yuva kurmuyorlar, ama erkeğin ağırlığı kumun üzerinde dişinin yumurtalarını bırakabilmesi için gereken derinliği sağlıyor.

Afrika’ya özgü, leyleğe ve balıkçıla benzeyen bir kuş olan Scopus Umbretta, kubbe şeklindeki en büyük yuvayı yapan kuş.
Sinek kuşu, Melisunga Helenae’nin yuvası ise iki cm. uzunluğunda, yani en küçük yuva onun.

Orman hindisi, Catheturus Lathami, toprağın altına yuva yapıyor. İçi kurumuş otlardan oluşuyor, yağmur yağdıkça yavrular için doğal sıcaklık meydana geliyor.

Tarla kuşu, toprak üzerine kurduğu yuvayı çevredeki çiçeklerle saklıyor.

Yeşil ağaçkakan yuvasını ağacın içine oyuyor.

Sülün’ün bitkilerle desteklenmiş yuvası tam toprak hizasında yer alıyor.

Sümsükkuşu, yosunlardan oluşan yuvasını kayanın en üst bölümüne kuruyor.

Balıkçı Martin’in yuvası kumların altında kalıyor.

Deniz soytarısı, Fratercula Arctica, tavşanların deniz kenarında bıraktıkları yuvaları kullanıyor.

Martının yere paralel kurulmuş yuvası balık kalıntılarından ve yosunlardan oluşuyor.

Kutup martısı Fulmarus Glacialis için kayanın üzerindeki bir taş parçası yeterli.

Telli turna Phoenicopterus Ruber, kayalar üzerine koni biçiminde çamurdan bir yuva yapıyor.

Küçük deniz saksağanı Alle Alle, kayaların içindeki bir girintiyi kendine yuva ediniyor.