FAİZ İNDİRİMİNE ALKIŞ

Ne Demişti


IANS (Indo-Asian Haber Servisi), 14 Kasım 2008


Adnan Oktar: FAİZLERİN KALDIRILMASI GEREKİYOR, vergilerin düşürülmesi gerekiyor, vergiler çok yüksek, yarı yarıya vergilerin düşürülmesi gerekiyor, piyasaya yüksek para arzı gerekiyor ve insanların da bu panik ruhundan kurtulmaları gerekiyor, yani tuttukları parayı mutlaka harcamaları gerekiyor, bunun teşvik edilmesi gerekiyor. O zaman piyasa otomatik hareketlenir, FAİZLER DÜŞTÜĞÜ iÇiN ÜRETİM ÇOK KOLAY HALE GELECEKTİR, vergiler düştüğü için çok rahat üretim yapabilecektir üreticiler. Tüketimin teşvik edilmesi gerekiyor, para tutulmasının yanlışlığı iyi anlatılması gerekiyor, bir de piyasaya yeteri kadar para arzı gerekiyor, bu paniğin gereksizliği de insanlara anlatılırsa bu kasılma, bu kolaps ortadan kalkar.

Ne oldu

Bugün Gazetesi, 17 Ocak 2009



Sabah Gazetesi, 17 Ocak 2009




Halkbank Genel Müdürü Aydın, Merkez Bankası'nın 200 baz puan FAİZ İNDİRİMİNİ sürpriz olarak niteledi ve "Ben 100 baz puan indirim bekliyordum. İNDİRİM ÜRETİME OLUMLU YANSIYACAK, TÜKETİCİNİN GÜVENİ ARTACAK. KARARI ALKIŞLIYORUM" dedi.

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

MUTLAKA BİRLİĞİ DESTEKLEMEK ZORUNDAYIZ

Ne Demişti

Malatya TV, 7 Ocak 2009


Sunucu: Hocam İslam alemi çok kanlı iki hafta yaşamakta, Filistin'de büyük bir insanlık dramı yaşanmakta. Bu katliamı neye bağlıyorsunuz? İsrail neden böyle bir saldırıda bulundu?

Adnan Oktar: Müslümanların bölünmüş olması haramdır. MÜSLÜMANLARIN BİRLEŞMEMESİ DE HARAMDIR. Bu haram işlendiğinde Müslümanların gücü olmaz. MÜSLÜMANLARIN BİRLİK OLMASI FARZ, ALLAH'IN EMRİ. Namaz gibi, oruç gibi farzdır. Bölünmesi de domuz eti yemek gibi, şarap içmek gibi haramdır. Arada bir farkı yoktur. MÜSLÜMANLARIN BİRLİK VE BERABER OLMASI DURUMDA BU TARZ BELALAR KESİNLİKLE OLMAZ VE KÖKÜNDEN DE HALLOLACAKTIR… Şimdi bunun zamanı, Türk İslam Birliği'ni yoğunlaştırmak ve gündeme getirmek zamanı. Müslümanların ağlaması, feryat etmesi haramdır, yakışmaz. Kuran'a uygun değil. Bizim yapacağımız tavır TÜRK İSLAM BİRLİĞİ'Nİ BİR AN ÖNCE OLUŞTURUP BU FİTNEYİ KÖKÜNDEN BİTİRMEKTİR.

Ne Oldu

Hürriyet Gazetesi, 19 Ocak 2009






Arap Birliği Genel Sekreteri, Mısır Dışişleri Bakanı Amr Musa, bu hafta başlayacak olan Arap Birliği Ekonomik Zirvesi'nin mutlaka başarıya ulaşması gerektiğini söylüyordu cumartesi yaptığı açıklamada:
"MUTLAKA BİRLİĞİ DESTEKLEMEK ZORUNDAYIZ…"

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

FAKİRLERE YARDIM HATTI KURULUYOR

Ne Demişti

Tempo TV, 3 Aralık 2008


Adnan Oktar: Kuran’da onlara mustazaf denir, yani fakir insanlar, acz içinde olan insanlar, tabii ki müslümanın hedefidir bu, Allah ona hedef göstermiştir. YANİ FAKİRLERİ KURTARMAK, ONLARI RAHATLATMAK ONLARA MAL, MÜLK SAĞLAMAK, İMKAN SAĞLAMAK, EKONOMİK SEVİYELERİNİ YÜKSELTMEK, Müslüman için bu farzdır. Bütün müslümanlara farzdır. Geceli, gündüzlü bunun için müslüman gayret edecek. Biz de tabii ki bu gayretin içerisindeyiz. Onun için Türk-İslam birliğini istiyoruz. Onun için ekonomik yardımlaşmayı, faizin kalkmasını, vergilerin indirilmesi, ticaretin gelişmesini istiyoruz. Zenginlerin elinde eğer imkan varsa fakirlere bunları dağıtmasını istiyoruz. Devletin de vergileri azaltmasını istiyoruz. Bunlardan amaç halkın refahı ve huzurudur tabii ki…

El Cezire, 13 Aralık 2008

Adnan Oktar: Tabi Müslümanların görevi de zekat, sadakada daha titiz olmaları, bol bol kardeşlerine kendi imkanlarını dağıtmaları, onlara malla, parayla, yiyecekle bol bol yardım etmeleri, borçlu olanların borçlarını affetmeleri, çünkü Kuran’da borcun affedilmesi bir ibadet olarak belirtiliyor, yani illa borcu öde diye fakir insanların yakasına yapışılması doğru değil, bundan vazgeçilmesi lazım… FAKİRLERİ KOLLAMA VE ONLARA FERAHLIK VE RAHATLIK SUNMA, REFAH SUNMA SON DERECE HAYATİ BİR KONU VE BU ÇOK KOLAY YAPILABİLECEK BİR ŞEY. O zaman piyasa da canlanır, ortalık da canlanır, her şey olur.

Ne Oldu

Türkiye Gazetesi, 22 Ocak 2009




Yardıma muhtaçların tek tek kamu kurumlarını dolaşmasını ortadan kaldıracak uygulamayla, askerdeki oğluna para gönderemeyen de, kömürü biten de telefonl yardım talebinde bulunabilecek. Başbakanlık Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürü Aziz Yıldırım şöyle söyledi: "Vatandaşlarımız Türkiye'nin neresinden olursa olsun yardımlarla ilgili şikayetini, İHTİYACINI YARDIM HATTI ARACILIĞIYLA BİZE İLETECEK. ÖRNEĞİN PARASI OLMADIĞI İÇİN YOLDA KALAN DA ARAYABİLECEK, ASKERDE ÇOCUĞU OLUP PARA GÖNDEREMEYEN BİRİSİ DE ARAYIP YARDIM İSTEYEBİLECEK. KÖMÜRÜ BİTAN DE ARAYIP YARDIM TALEBİNDE BULUNACAK. BU HAT ÇÖZÜM HATTI OLACAK."

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

ERGENEKON'UN CEPHANELİĞİ ORTAYA ÇIKIYOR

Ne Demişti

Tempo TV, 8 Aralık 2008

Muhabir: PKK terör örgütünü de yine ergenekonun bir uzantısı ve bağlantısı olarak mı değerlendiriyorsunuz?

Adnan Oktar: Cinayet eşittir Ergenekon, Ergenekon eşittir cinayet. Cinayeti işleyen herkesi destekler Ergenekon. Yani kan akıtan, adam öldüren herkesi. Her türlü terör örgütü, her türlü kan dökücü örgütü destekler. Yeter ki insanlık düşmanı olsun, yeter ki kan döksün, yeter ki cinayete eğilimli olsun. Böyle bir yapılanmadır, çünkü mason desteklidir. Zaten bayrakları geçen gün gösterildi, tamamen masonik işaretler, ben mason yönetiminde olduğunu masonlarca desteklendiğini belirtmiştim. Nitekim pergel, gönye, yine İsrail’in kullandığı fakat daha ziyade masonların kullandığı altı köşeli yıldız ve renkler hepsi masoniktir. Ve masonların kullandığı amblemlerdir. Fakat bu yapılanma tabii daha dar planda ele geçirildi yani geniş çapta ele geçirilmiş değil. Ve en mühim uzantısı da hukuk alanında olan uzantıdır. Buraya da bir operasyon yapılması gerekiyor. Bu çok önemli yani kararlı olarak üzerine gidilmesi gerekiyor ama devletin her kesiminde siyasilerin, vatandaşların tam anlamıyla bu olayı desteklemeleri gerekir. Yok fiyasko çıkacak, nereye fiyasko çıkıyor? BİNLERCE MERMİ, BİNLERCE BOMBA, SİLAH, MALZEME VAR, Kİ BU ÇOK AZ BİR KISMIDIR YAKALANANLAR, YANİ ERGENEKONUN ASIL DEPOLARI DAHA ELE GEÇİRİLEMEMİŞTİR. GİZLİ DEPOLARINA GİRİLEMEMİŞTİR, BUNLAR DAHA ÇOK ÇOK AZ BİR KISMIDIR...


Ne Oldu


Habervaktim, 9 Ocak 2009






Zaman Gazetesi, 9 Ocak 2009




Yeni Şafak Gazetesi, 9 Ocak 2008



Ergenekon soruşturması kapsamında Gölbaşı ilçesinin girişindeki bir arazide yapılan kazı çalışması, saat 09:05'de tekrar başladı. KAZI ÇALIŞMALARINDA BOMBA, SİLAH VE ÇOK SAYIDA MÜHİMMAT BULUNDU.


Ankara Gölbaşı'nda yapılan kazının ardından şimdi de Ankara'nın 4 ayrı noktasında kazı çalışmaları başlatıldı.

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

ESNAF, HALKI ALIŞVERİŞE DAVET ETTİ

Ne Demişti

Maraş Aksu TV, 20 Kasım 2008
Adnan Oktar: Allah’a tevekkülsüzlük insanları korkuya itiyor, korkuya itince insanlar parayı tutuyorlar, parayı tutunca ve HİÇBİR ŞEY ALMAYINCA PİYASADA DURGUNLUK MEYDANA GELİYOR, durgunluk meydana gelince fabrikalar kapanıyor, fabrikalar kapanınca mal arzı olmuyor, mal olmayınca da kıtlık oluyor.

El Cezire TV, 13 Aralık 2008
Adnan Oktar: FAKİR HALKA MAAŞLARINA ZAM YAPARAK ALIŞVERİŞİ ARTTIRMAK MÜMKÜN OLABİLİR, yani piyasa hareketlendirebilinir, yani sanayi tesislerine, işletmecilere para aktarımı değil de, özellikle lüks üretim yapan yerlere para aktarımı değil de, halka para aktarımı daha doğru olur, yani fakir halka para aktarımı daha doğru olur. Tabi Müslümanların görevi de zekat, sadakada daha titiz olmaları, bol bol kardeşlerine kendi imkanlarını dağıtmaları, onlara malla, parayla, yiyecekle bol bol yardım etmeleri, borçlu olanların borçlarını affetmeleri, çünkü Kuran’da borcun affedilmesi bir ibadet olarak belirtiliyor, yani illa borcu öde diye fakir insanların yakasına yapışılması doğru değil, bundan vazgeçilmesi lazım.

Ne Oldu
Yeni Asya Gazetesi, 31 Aralık 2008
AESOB Başkanı Orhan Tolunay şunları kaydetti: "Vatandaşlarımız ihtiyaçlarını ertelememeli. EKONOMİYİ CANLI TUTMAK GEREKİR… VATANDAŞIMIZ GÜÇLERİ ORANINDA ALIŞ VERİŞ YAPMALI. PİYASALARDAKİ DURGUNLUK KRİZİ TETİKLEYECEK. Vatandaşlarımızın alım güçleri oranında çarşılara inmelerini, ihtiyaçlarını almalarını istiyoruz."

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

BORÇLULARA AF HÜKÜMETİN GÜNDEMİNDE

Ne Demişti

El Cezire, 13 Aralık 2008

Adnan Oktar: ... BORÇLU OLANLARIN BORÇLARINI AFFETMELERİ, çünkü Kuran’da borcun affedilmesi bir ibadet olarak belirtiliyor, yani illa borcu öde diye fakir insanların yakasına yapışılması doğru değil, bundan vazgeçilmesi lazım. Vergi affı getirilmesi gerekiyor ve vergilerin iyice düşürülmesi gerekiyor, bu piyasayı çok çok canlandırır.

Ne Oldu

Radikal Gazetesi, 29 Aralık 2008

Kredi kartı borcu olanlar için sicil affı çıkarılacak. Sanayi Bakanı Çağlayan, "Düzenleme hazır" dedi.

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

KALPLER VE SINIRLAR AÇILSIN

Ne Demişti
Denge TV, 3 Temmuz 2008
Adnan Oktar: İslam Birliği bir an önce olmazsa bizi çok büyük sıkıntılar, zorluklar bekliyor gibi görünüyor. Yani Türk İslam Birliği hem Türkiye’nin Türklük aleminin hem İslam aleminin tek kurtuluşudur. Bu konuda gecikme çok büyük sorumluluk getirir. Çok büyük bir vicdani sorumluluk gerektiren bir durumdur bu. Bizi kardeşlerimizden ayırdılar biz Azerbaycan’dan niye ayrı olalım, niye Türkmenistan’dan ayrı olalım, niye Kazakistan’dan ayrı olalım? Yani Konya’dan, İzmir’den biz ayrı oluyor muyuz? Bu ne kadar mantıksızsa o da o kadar mantıksız. Pasaportun, vizenin kalkması gerekir, SINIR KAPILARININ AÇILMASI GEREKİR, hatta Ermenistan, Gürcistan, Litvanya, İsrail içinde bunlar geçerli. Bunların hepsi inşaAllah büyük bir Osmanlı Birliği gibi, güzel bir birlik içerisinde bir Türk İslam Birliği oluşturarak ama modern bir Türk İslam Birliği oluşturarak mutlu, güzel, müreffeh, zengin bir yapıyla inşaAllah neticelendireceğiz.

El Cezire, 8 Aralık 2008
Adnan Oktar: Ama Türk-İslam Birliği oluşturulursa, SINIRLAR AÇILIRSA, İslam ülkeleriyle olan Türk Devletleri’yle olan bağlar güçlendirilirse ve bu dediğim uygulamalar yapılırsa, yani akıl almaz demeyim de, olağanüstü üstü olağanüstü bir zenginlik ve bolluk dönemi başlayacaktır… Bunun için bir an önce girişimde bulunmak lazım, bir an önce gayret etmek lazım, bunu bekletmemek lazım, yani bütün ümmetin ferahlığı, bütün Türk aleminin rahatlığı, bütün insanların rahatlığı ve dünyanın rahatlığı için bu mutlaka şart ve elzem.

Ne Oldu


Papa, Ortadoğu'da şiddeti sona erdirmeye yönelik çabaların yoğunlaştırılması çağrısında bulundu. Papa: "KALPLERİN AÇILMASI, DOLAYISIYLA SINIRLARIN DA AÇILMASI İÇİN DUA EDİN" dedi. St Pierre Kilisesinde binlerce kişiye hitap eden Papa, İsrail ve Filistinlilerin birbirlerini anlamaya çalışması gerektiğini söyledi.

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

ARAMIZDA SINIR DEĞİL, BİRLİK OLSUN

Ne Demişti

Çay TV, 23 Temmuz 2008


Adnan Oktar: Herkes Avrupa Birliği’ni son derece makul görüyor. Akdeniz Birliği’ni çok makul görüyor. Fakat öz be öz kardeşimiz olan Türklerin bir araya gelmesini yani şöyle düşünelim Konya, Erzurum, İzmir haşa Allah esirgesin bizden ayrı olsa biz bir gün desek ki bizim birleşmemiz gerekiyor biz kardeşiz nasıl oluyor bu desek bu son derece makul bir şey.

Çay TV: Bu kadar doğal diyorsunuz.

Adnan Oktar: Bu kadar doğal. Dinimiz bir, dilimiz bir, her şeyimiz bir, aynı köklerden geliyoruz, kardeşiz fakat ayrıyız. Bugün Azerbaycan’a desek ki hadi birleşelim. Bir gün düşünmezler kabul ederler. Yani bunun sadece resmi olarak talep edilmesi gerekiyor. Yani iki devlet bir millet olarak, çok rahat birleşebiliriz. Hiçbir engel yok. Kazakistan da öyle, Kırgızistan da öyle, Türkmenistan da öyle, Doğu Türkistan’da öyle hepsi rahatlar ve bu birleşmenin sonucunda İslam alemi de öyle Irak, SURİYE CAN ATIYORLAR TÜRKİYE İLE BİRLEŞMEK İÇİN. Bütün mesele Türkiye’nin bunu açıkça ortaya koymasında yani adı konulması gerekiyor. Sadece talep olması yeterlibuna ait.




MPL TV Satranç Tahtası Programı, 19 Aralık 2008

Adnan Oktar: Bütün bu bölgenin ağabeysiyiz biz, dostuyuz. Hepsi bizim komşumuz, binlerce sene, yüzlerce sene iç içe yaşamışız biz, tamamen suni bir ayrılık var. SINIRLAR AÇILSIN, VİZELER KALKSIN, GÜRÜL GÜRÜL TİCARET YAPALIM, BAĞRIMIZA BASALIM ONLARI, BİR SEVİNÇ OLSUN, BAYRAM OLSUN, BEREKET, BOLLUK BÖYLE HER YERİ BİR SARSIN. Dünya da görsün bu kalleşliğin, egoistliğin, bencilliğin çirkinliğini görsünler, bize özensinler.

Ne Oldu
Suriye Başmüftüsü Ahmed Bedreddin Hassun: "Aramıza sınır koyan güçler, şimdi yeniden ülkelerimizi parçalayıp taksim etmek istiyorlar. Irak'ta Sünni, Şii, Kürt, Keldani ve Türkmen diye halkın arasına nifak sokup bölüyorlar. Daha önce aynı oyunu Lübnan'da da oynadı malum güçler. AMAN DİKKATLİ OLALIM, BİRLİĞİMİZİ ve kimliğimizi MUHAFAZA EDELİM." Diyen Müftü Hassan, ARAMIZDA SINIRLAR HİÇ OLMASIN ÇAĞRISINDA BULUNDU.


Dr. Hassun Türkiye'ye de "Avrupa Birliği'nin kapısını çok fazla zorlamanıza gerek yok. ONLAR DAHA ÇOK SİZE MUHTAÇ VE mutlaka bir gün ayağınıza gelecekler" dedi.


mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Sayın Adnan Oktar'ın Filistin Halkı İçin Yaptığı Dua


Sayın Adnan Oktar'ın 7 Ocak 2009 Tarihinde Kanal Malatya'yla Yaptığı Canlı Röportajda Filistin Halkı İçin Yaptığı Dua

Allah inşaAllah bütün Müslüman alemini birlik ve beraberlik içinde yapsın.

Ve bunu en kısa sürede yapsın inşaAllah. Allah Mehdi'yi zuhur ettirsin. Hz. İsa'yı inşaAllah nuzül ettirsin, Onun nüzulunü çabuklaştırsın. Dünyadaki fitne ve fesadı inşaAllah tamamen kaldırıp Müslümanların adaletini güzelliğini, güzel ahlakını bütün dünyaya göstersin.

Musevi kardeşlerimizi, Hristiyan kardeşlerimizi, bütün Müslüman alemini inşaAllah huzur, barış ve kardeşlik içerisinde birleştirsin Allah. Bütün Müslümanların bu birlik ve beraberliğe uyması için içlerine ilham versin, şiddetle bunu istetsin. Bölünmüşlüğe karşı şiddetle tavır koymalarını sağlasın Allah. Ve birlik ve beraberlik içinde olmak için aşkla şevkle gece gündüz gayret ettirsin Allah. Filistinli kardeşlerimize inşaAllah Allah şehit sevabı versin. Onların inşaAllah şehitlikle ahirete irtihallerini nasib etsin. Hastalara da şifa versin. Onlara Allah tahammül gücü, sabır ve cesaret versin. Zalimlerinde zulmünü Allah tepelerine geçirsin, onları basiretlerini bağlayarak, ferasetlerini bağlayarak, akıllarını bağlayarak, kalplerini bağlayarak, güçlerini bağlayarak, dillerini bağlayarak güçsüz hale getirsin Allah. Ateist siyonistlerin, ateist masonların zulmünü bertaraf etsin. Bütün Müslüman alemine birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde huzur içinde mutluluk içinde yaşamalarını nasib etsin inşaAllah. Bu güzel çağa, güzel döneme inşaAllah girdik. Muharrem ayındayız inşaAllah. Bu ayın da bereketiyle Allah onu da vesile etsin inşaAllah. Peygamberimizin yolundan bizi ayırmasın. Kuran ahlakından bizleri ayırmasın inşaAllah. Bütün Müslümanlara bereket, huzur, cesaret, itidal, acılara karşı tahammül ve yılmazlık, cesaret, güzel ahlak nasib etsin inşaAllah.

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Mehdi, İnsanların ''Gerçek ve Derin Sevgiyi'' Yaşamasına Vesile Olacaktır


Hz. Ali b. Ebi Talib (a.s) de şöyle buyuruyor: “Kâimimiz (Mehdi) kıyam edince İNSANLARIN KALBİNDEKİ DÜŞMANLIK VE İHTİLAF SEBEPLERİNİ KÖKTEN KAZIYACAKTIR. Böylece genel bir asayiş ve emniyet meydana gelecektir.”

Hz. Mehdi'nin ortaya çıkışından önceki dönemde, Kuran ahlakından uzaklaşılmasından dolayı insanlar arasında sevginin, hoşgörünün, şefkat ve merhametin azalacağı Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde haber verilmiştir. Bu durum ancak Hz. Mehdi vesilesiyle ortadan kalkacaktır. Hz. Mehdi'nin en önemli özelliklerinden biri, “Allah'a ve O’nun tecellilerine karşı duyduğu derin sevgi ve muhabbet” olacak; dünya çapında, insanların da birbirlerini çok sevmelerine vesile olacaktır.

Bu amaçla Hz. Mehdi her sözüyle, her tavrıyla insanları, aralarındaki tüm düşmanlık, kin ve öfke nedenlerini ortadan kaldırıp barışa, hoşgörüye, birlik ve beraberliğe çağıracaktır. Sonuçta insanlar, Hz. Mehdi vesilesiyle yepyeni bir bakış açısı kazanacak ve “gerçek sevgi”yi öğrenip yaşayacaklardır.

Nitekim hadislerde Hz. Mehdi’nin vesilesiyle oluşan bu sevgi ortamında, “denizdeki balıklardan havadaki kuşlara kadar yerdeki ve gökteki tüm canlıların ve tüm insanların Hz. Mehdi'den razı oldukları” bildirilmiştir:

Ebu Said Peygamber’in (s.a.v) şöyle buyurduğunu rivayet ediyor: ...Daha sonra Allah Teala Ehl-i Beyti’mden birini zulümle dolan yeryüzünü adaletle doldurması için gönderecektir. GÖKYÜZÜ VE YERYÜZÜNÜN SAKİNLERİ ONDAN (MEHDİ’DEN) RAZI OLACAKLAR... (El-Beyan, s. 72, Es-Sevaik-ul Muhrika, s. 161, Yenabi-ul Mevedde, c.2, s. 177)

Mehdi ile müjdelenin... ONDAN YER VE GÖK EHLİ RAZIDIR... (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 13)

ONUN HİLAFETİNDEN (MANEVİ LİDERLİĞİNDEN) YER VE GÖK EHLİ, HATTA HAVADAKİ KUŞLAR BİLE RAZI OLACAKTIR. (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, sf. 26)

... O ZAMAN, YER VE GÖK EHLİ, BÜTÜN YABANİ HAYVANLAR, KUŞLAR, HATTA DENİZDEKİ BALIKLAR BİLE ONUN (Mehdi’nin) HİLAFETİYLE (manevi liderliğiyle) SEVİNECEKLERDİR... (El Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 31)

Ebu Said Hudri Resulluh'dan rivayet ediyor:

Mehdi'nin izleyicileri ona sığınırlar, BAL ARILARININ KRALİÇE ARIYA SIĞINDIKLARI GİBİ (ONUN YANINDA GÜVEN VE HUZUR BULURLAR), o yeryüzünü adalet ve dürüstlükle dolduracaktır. (El Kavlu’l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 30)
(Bihar-ul Envar, c. 52, s. 336)

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

FİLİSTİN SORUNUNUN TEK ÇÖZÜMÜ TÜRKİSLAM BİRLİĞİ





Fİ­LİS­TİN SO­RU­NU­NUN TEK ÇÖ­ZÜ­MÜ
TÜRK İS­LAM BİR­Lİ­Ğİ
TÜRK İS­LAM BİR­Lİ­Ğİ’Nİ TÜM MİL­LE­Tİ­MİZ İS­TE­SİN
Türk İs­lam Bir­li­ği’nde hiç­bir Müs­lü­man, Hı­ris­ti­yan, Mu­se­vi acı çek­mez. Öl­dü­rül­mez. Ya­ra­lan­maz. Fa­kir ol­maz. Ezil­mez. Kor­ku ya­şa­maz. Hu­kuk­ta, ada­let­te so­run kal­maz. Fa­il-i meç­hul olay­lar ol­maz. Fa­kir­lik ol­maz. Üre­tim­siz­lik ol­maz. Ca­hil­lik ol­maz...


Şüp­he­siz Al­lah, ken­di yo­lun­da, san­ki bir­bir­le­ri­ne ke­net­len­miş bir bi­na gi­bi saf bağ­la­ya­rak mü­ca­de­le eden­le­ri se­ver. (Saf Su­re­si, 4)


Ve hak­la­rı­na mü­da­ha­le edil­di­ği za­man, bir­lik olup kar­şı ko­yan­lar­dır. (Şu­ra Su­re­si, 39)




● Türk İs­lam Bir­li­ği’nin oluş­ma­sın­da bo­şa ge­çen her gün bir ka­yıp­tır, bir za­rar­dır.


Hiç ge­cik­me ol­mak­sı­zın Türk İs­lam Bir­li­ği he­men oluş­tu­rul­ma­lı­dır.


● Bü­tün Türk mil­le­ti bu gü­zel bir­li­ği des­tek­li­yor ve onay­lı­yor.


Bü­tün Türk dev­let­le­ri, İs­lam ül­ke­le­ri bu bir­li­ği bir za­ru­ret ola­rak gö­rü­yor. Se­vinç­le sa­mi­mi­yet­le des­tek­li­yor.


● Ame­ri­ka’nın, Rus­ya’nın, Çin’in, Av­ru­pa’nın bü­tün dün­ya­nın hem mad­di hem ma­ne­vi ola­rak le­hi­ne, hay­rı­na olan bu bir­lik, bü­tün dün­ya­ya ba­rış, kar­deş­lik, sev­gi ve fe­rah­lık ge­ti­re­cek­tir.


Türk İs­lam Bir­li­ği, dün­ya­da­ki te­rö­rü, kar­ma­şa­yı, hu­zur­suz­lu­ğu, kü­re­sel kri­zi der­hal dur­du­ra­cak ye­ga­ne çö­züm­dür.



Türk-İs­lam Bir­li­ği, bir sev­gi bir­li­ği­dir. Mu­hab­bet bir­li­ği­dir, gö­nül bir­li­ği­dir. Bu bir­li­ğin te­me­li, sev­gi, fe­da­kar­lık, yar­dım­se­ver­lik, mer­ha­met, hoş­gö­rü, an­la­yış ve uz­la­şı­dır. Ay­rı­ca in­sa­na say­gı, sa­nat­ta, bi­lim­de ve tek­no­lo­ji­de en yük­sek nok­ta­ya ulaş­mak bir­li­ğin he­de­fi­dir. Bir­li­ğin ku­rul­ma­sıy­la, sa­de­ce Türk top­lum­la­rı ve Müs­lü­man­lar de­ğil, tüm dün­ya ay­dın­lı­ğa ka­vu­şa­cak­tır.




Son dö­nem­ler­de ya­şa­nan ge­liş­me­ler, Türk-İs­lam ale­mi ta­ra­fın­dan bü­yük bir şevk ve he­ye­can­la bek­le­nen Türk-İs­lam Bir­li­ği'nin ku­rul­ma­sı­nın çok ya­kın ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir. Bu ta­ri­hi bir­li­ğin ilk ve en önem­li adı­mı ise Azer­bay­can ve Tür­ki­ye'nin iki dev­let, tek mil­let ola­rak bir­leş­me­si ola­cak­tır. Ya­kın ge­le­cek­te Tür­ki­ye sü­per dev­let ola­rak, Türk-İs­lam ale­mi­nin li­der­li­ği­ni üst­le­ne­cek ve Kaf­kas­ya'dan Tan­zan­ya'ya, Fas'tan Fi­ji'ye uza­nan ge­niş bir coğ­raf­ya­da, tüm Müs­lü­man­la­rı tek bir ça­tı al­tın­da bir­leş­ti­re­cek­tir.




Bir­lik ol­mak Türk-İs­lam dün­ya­sı­na müt­hiş güç ka­zan­dı­ra­cak­tır. İman eden­le­rin it­ti­fa­kı­nı güç­lü kı­lan as­lın­da on­la­rın iman­la­rı ve ih­las­la­rı­dır. Ger­çek dost­luk ve it­ti­fak an­cak sa­mi­mi iman ile ku­ru­lur. Mü­min­ler, bir­bir­le­ri­ni ara­ya hiç­bir çı­kar ya da men­fa­at bek­len­ti­si kat­ma­dan, ha­lis ni­yet­le ve sa­de­ce Al­lah rı­za­sı için se­ver, Al­lah rı­za­sı için dost olur ve Al­lah rı­za­sı için bir­lik olur­lar. Te­me­li dün­ya üze­rin­de­ki en sağ­lam kay­na­ğa, Al­lah sev­gi­si­ne ve Al­lah kor­ku­su­na da­ya­lı olan bu bir­li­ğin bo­zul­ma­sı, da­ğı­lıp yı­kıl­ma­sı Al­lah'ın di­le­me­si dı­şın­da hiç­bir şe­kil­de müm­kün ol­maz.



Türk-İs­lam Bir­li­ği Dün­ya­ya Ba­rış Ge­ti­re­cek­tir




Türk-İs­lam Bir­li­ği ön­ce­lik­le Müs­lü­man ül­ke­ler ara­sın­da­ki an­laş­maz­lık­la­rı çö­züp İs­lam dün­ya­sı­na sulh ge­ti­re­cek, öte yan­dan dün­ya ge­ne­lin­de ça­tış­ma ve sa­va­şı kış­kır­tan her tür­lü ha­re­ke­tin kar­şı­sın­da yer ala­cak, sa­va­şı kö­rük­le­yen her tür­lü gi­ri­şi­me kar­şı en­gel­le­yi­ci bir güç ola­cak­tır.




Türk İs­lam Bir­li­ği­nin ku­rul­ma­sıy­la, Ame­ri­ka, Av­ru­pa, Çin, Rus­ya, İs­ra­il kı­sa­ca tüm dün­ya ra­hat­la­ya­cak­tır. Te­rör so­ru­nu son bu­la­cak, ham­mad­de kay­nak­la­rı­na ula­şım ga­ran­ti al­tı­na alı­na­cak, eko­no­mik ve sos­yal dü­zen ko­ru­na­cak, kül­tü­rel ça­tış­ma ta­ma­men or­ta­dan kal­ka­cak­tır. Ame­ri­ka as­ker­le­ri­ni top­rak­la­rın­dan bin­ler­ce ki­lo­met­re uza­ğa gön­der­mek zo­run­da kal­ma­ya­cak, İs­ra­il du­var­lar ar­ka­sın­da ya­şa­ma­ya­cak, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri eko­no­mik her­han­gi bir en­gel­le kar­şı­laş­ma­ya­cak, Rus­ya gü­ven­lik en­di­şe­si duy­ma­ya­cak, Çin ham­mad­de sı­kın­tı­sı çek­me­ye­cek­tir.




Av­ru­pa Bir­li­ği’nin te­rör en­di­şe­sin­den kur­tul­ma­sı on­lar için çok bü­yük bir ni­met ve lüks­tür. Türk-İs­lam Bir­li­ği, bu­nu sağ­la­ya­cak ke­sin çö­züm­dür. İs­lam âle­min­de ki bü­tün çi­le­le­rin, bü­tün kar­ga­şa­nın bit­me­si de Türk İs­lam Bir­li­ği ile müm­kün­dür. Türk Dev­let­ler bu ve­si­ley­le, Av­ru­pa aya­rın­da hat­ta onu da ge­çen bü­yük bir me­de­ni­yet ham­le­si ya­pa­bi­lir­ler. Çün­kü Türk Dev­let­le­ri po­tan­si­yel yön­den çok zen­gin bir coğ­raf­ya­dır. Türk İs­lam Bir­li­ği bu böl­ge­ye bü­yük bir zen­gin­lik, be­re­ket, hu­zur ve ka­li­te ge­ti­re­cek­tir.



Türk İs­lam Bir­li­ği, Kü­re­sel Eko­no­mik Kri­zi Dur­du­ra­cak Ye­ga­ne Çö­züm­dür




Türk-İs­lam Bir­li­ği ti­ca­re­ti can­lan­dı­ra­cak, eko­no­mi­yi güç­len­di­re­cek­tir. Eko­no­mi­de, si­ya­si alan­da ve kül­tü­rel sa­ha­da Müs­lü­man ül­ke­ler ara­sın­da ger­çek­leş­ti­ri­le­cek bir bü­tün­lük, ge­ri kal­mış olan­la­rın hız­la iler­le­me­si­ne, ge­rek­li im­ka­na ve alt ya­pı­ya sa­hip olan­la­rın bun­la­rı en ve­rim­li şe­kil­de kul­la­na­bil­me­le­ri­ne ola­nak ta­nı­ya­cak­tır. Eko­no­mik bü­yü­me, bi­lim ve tek­no­lo­ji­ye ya­pı­la­cak ya­tı­rım­la­rı ar­tı­ra­cak­tır. Eko­no­mi­nin ge­li­şi­mi ile bir­lik­te eği­tim se­vi­ye­sin­de de do­ğal bir yük­sel­me ola­cak, top­lum çok yön­lü ge­li­şe­cek­tir.




Türk-İs­lam Bir­li­ği, Müs­lü­man ale­mi­ni de kal­kın­dı­ra­cak­tır. Oluş­tu­ru­la­cak İs­lam or­tak pa­za­rı sa­ye­sin­de, bir ül­ke­de üre­ti­len ürün­ler, güm­rük, ko­ta gi­bi sı­nır­sal en­gel­le­re ta­kıl­ma­dan bir di­ğer ül­ke­de ko­lay­lık­la pa­zar­la­na­bi­le­cek­tir. Ti­ca­ret ala­nı ge­niş­le­ye­cek, tüm Müs­lü­man ül­ke­le­rin pa­zar pa­yı ar­ta­cak, ih­ra­cat ge­li­şe­cek, bu, Müs­lü­man ül­ke­ler­de­ki sa­na­yi­leş­me sü­re­ci­ni hız­lan­dı­ra­cak, eko­no­mi­de sağ­la­na­cak kal­kın­ma ile tek­no­lo­ji­de de ge­liş­me ya­şa­na­cak­tır.




Türk-İs­lam Bir­li­ği'nin te­sis edil­me­siy­le ener­ji kay­nak­la­rı da gü­ven­ce al­tı­na alı­na­cak­tır. Türk-İs­lam Bir­li­ği'yle zen­gin yer al­tı kay­nak­la­rı­nın bu­lun­du­ğu böl­ge­le­re is­tik­rar ve ba­rış ha­kim ola­cak, bu­ra­lar­da de­mok­ra­tik sis­tem en düz­gün şe­kil­de iş­le­ye­cek­tir. Böy­le­ce bu kay­nak­la­rın en ve­rim­li şe­kil­de kul­la­nıl­ma­sın­da ve kay­nak­la­rın de­ğer­len­di­ril­me­sin­de İs­lam ül­ke­le­ri­nin ol­du­ğu ka­dar di­ğer top­lum­la­rın da hiç­bir za­rar gör­me­ye­ce­ği bir mo­del olu­şa­cak­tır. Bu da, baş­ta pet­rol üre­ti­mi ve fi­yat­la­rı ol­mak üze­re dün­ya eko­no­mik den­ge­le­ri açı­sın­dan son de­re­ce önem­li olan hu­sus­lar­da, is­tik­rar­lı ve den­ge­li bir si­ya­set iz­len­me­si­ni sağ­la­ya­cak­tır.




Eko­no­mi­si güç­lü bir Türk-İs­lam ale­mi, Ba­tı dün­ya­sı ve di­ğer top­lum­lar için de önem­li bir re­fah kay­na­ğı ola­cak­tır. Bu top­lum­lar kar­şı­la­rın­da gü­ven için­de, te­dir­gin­lik duy­ma­dan iş bir­li­ği ya­pa­bi­le­cek­le­ri, ti­ca­ri fa­ali­yet için­de ola­bi­le­cek­le­ri bir güç bu­la­cak­lar­dır. Ay­rı­ca Ba­tı­lı ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın sü­rek­li ola­rak bu böl­ge­le­rin kal­kın­ma­sı için ak­tar­dık­la­rı fon­la­ra da ge­rek kal­ma­ya­cak, bu fon­lar dün­ya eko­no­mi­si­nin güç­len­me­si için kul­la­nı­la­cak­tır.




Bu doğ­rul­tu­da Türk mil­le­ti­ne çok bü­yük gö­rev düş­mek­te­dir. Tür­ki­ye'nin gö­re­vi tüm dün­ya­ya hu­zur, re­fah ve be­re­ket ge­ti­re­cek bu Türk-İs­lam ale­mi­nin li­de­ri ol­ma­sı­dır. Türk-İs­lam ale­mi­nin li­der­li­ği dün­ya ta­ri­hi­nin en bü­yük va­zi­fe­le­rin­den bi­ri­si­dir. TÜRK MİL­LE­Tİ­NİN EN HA­YA­Tİ GÖ­REV­LE­RİN­DEN Bİ­Rİ BU­DUR. Ya­ni Türk Mil­le­ti ola­rak gö­re­vi­miz sa­de­ce Tür­ki­ye'yi kur­tar­mak de­ğil bü­tün Türk-İs­lam ale­mi­ni kur­tar­mak ve dün­ya ba­rı­şı ve re­fa­hı­nı sağ­la­mak­tır.




Mil­li De­ğer­le­ri Ko­ru­ma Vak­fı Baş­ka­nı Tar­kan Ya­vaş


mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

Mehdi ve Talebeleri, Allah'ın Onlara Lütfettiği Güç İle Çok Etkili Olurlar


Hz. Ali (a.s) şöyle buyurur: “...ALLAH MEHDİ’NİN YARDIMCILARINI KORUR, ONLARA NİŞANE VE ALAMETLERLE YARDIMCI OLUR ve ONLARI YERYÜZÜNÜN TÜM İNSANLARINA GALİP KILAR. Böylece insanlar ister istemez hak dine girerler.

O (MEHDİ), YERYÜZÜNÜ ADALET, NUR VE APAÇIK DELİLLERLE DOLDURACAKTIR. Bütün ülkeler tümüyle ona itaat edecek ve onun karşısında boyun eğecektir. Öyle ki tüm kafirler iman edecek ve tüm kötüler salih kullar (kötü insanlar düzelip hidayet bulup samimi Müslümanlar) olacaktır.”
(İsbat-ul Hudat, c. 7, s. 49)

  • Rivayette “Hz. Mehdi'nin, talebelerine çok düşkün olacağına; onların manevi eğitimlerine, ruh ve beden sağlıklarına, sıhhatlerine çok dikkat edeceğine ve onları çok iyi koruyup kollayacağına” işaret edilmiştir.

    Kuran'da Peygamberimiz (sav)'in de müminlere karşı bu şekilde çok düşkün, şefkatli ve koruyup kollayıcı bir ahlakı olduğu bildirilmiştir:

    Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O’nun gücüne giden, size pek düşkün, müminlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir. (Tevbe Suresi, 128)

  • Allah'ın Mehdi ve beraberindekilere, “NİŞANE VE ALAMETLERLE” yardımcı olacağı bildirilmiştir. Hadisin bu ifadesine göre, Hz. Mehdi'nin, Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde tüm detaylarıyla haber verilen vücudundaki fiziksel alametleri ve çıkış alametleri, insanların onun Hz. Mehdi olduğuna zannı galiple (gerçeğe en yakın olan kuvvetli bir ihtimalle) kanaatlerinin gelmesine vesile olacaktır. Bu alametler adeta Hz. Mehdi'nin kendi kerameti gibi olacak ve Allah'ın bir mucizesi olarak görülecektir. Bu, insanların imanının daha da artmasına vesile olacak ve dolayısıyla bu harikalar da, Hz. Mehdi'ye tebliğ faaliyeatlerinde (Allah'ın izniyle) ayrı bir güç sağlayacaktır.

  • Allah, Hz. Mehdi'yi “yeryüzünün tüm insanlarına TAM ANLAMIYLA ÜSTÜN VE GALİP KILACAKTIR”. Hz. Mehdi, ateizme, materyalizme Darwinist felsefeye tam olarak galip gelecektir. Kuran'ı o kadar iyi açıklayacak; onlara karşı öyle kesin ve net açıklamalar yapacaktır ki, insanlar Hz. Mehdi'nin samimiyeti ve ortaya koyduğu delillerin gücü karşısında -Allah'ın dilemesiyle-, ister istemez dine gireceklerdir.

  • Peygamberimiz (sav)'in hadislerinde “ADALET anlayışının Hz. Mehdi'nin en önemli vasfı olacağı” belirtilmiştir. Allah'ın izniyle, Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışıyla birlikte, tüm dünyada benzeri görülmemiş bir adalet hakim olacaktır.

  • “Hz. Mehdi'nin tüm yeryüzünü NUR ile dolduracağı” haber verilmiştir. Hz. Mehdi'nin tabi olduğu Kuran-ı Kerim bir nurdur. Kuran'ı Kerim’in nurunun bütün dünyaya yayılacağına öncelikli bir işaret vardır. Ayrıca Hz. Mehdi'nin kendisi de nurludur, talebeleri de nurludur. Hz. Mehdi etrafına da nur saçacak, tüm dünyayı nurlandıracak; çevresindeki insanlara sevgi, şefkat ve muhabbet saçacaktır.

  • Ayrıca Hz. Mehdi'nin öncüsü olan, ona ortam hazırlayan Said Nursi Hazretleri’ne ve onun harika eseri olan Risale-i Nur Külliyatı’na da bir işaret vardır. Çünkü Said Nursi'nin isminde de eserlerinde de nur vardır. Eserleri nurlu eserlerdir. Bu eserlerin de dünyaya yayılacağına, dünyaya nur saçacağına da bir işaret ve bir telmih vardır.

  • Hz. Mehdi tüm dünyaya “APAÇIK DELİLLER” sunacaktır. Eserlerini çok açık, reddedilmez Kurani ve bilimsel delillerle açıklayacak; bu deliller karşısında tüm inkarcı düşünce sistemlerini fikren mağlup edecektir.

mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir

1979'dan 2009'a Dünyada Yaşanan Önemli Gelişmeler


Afganistan’ın işgali, İran-Irak Savaşı, komünizmin yıkılması, Halley kuyruklu yıldızının geçişi, 11 Eylül saldırıları, internetin keşfi, Katrina kasırgası, Darwinizm’in yıkılışı, küresel ekonomik kriz ve son 30 yılda gerçekleşen daha birçok büyük olay...

İlk bakışta birbiriyle bağlantısız gibi gözüken bu gelişmeler, aslında yaklaşmakta olan müjdeli bir dönemin alametlerinden yalnızca birkaçıdır.
Bu önemli gelişmeleri kronojik bir sıra ile düzenlediğimiz yazımızı okuduğunuzda, Peygamberimiz (sav)’in müjdesinin ne kadar yaklaşmış olduğunu bir kez daha anlayacaksınız.

Peygamberimiz (sav), hadislerinde ahir zamanın alametlerini Allah’ın izniyle son derece detaylı bir biçimde anlatmıştır. Bu hadislerde bildirilen alametlerden biri de, “ahir zamanda insanları hayrete düşürecek çok büyük olayların meydana gelecek olması”dır. Özellikle son 30 yıldır dünyada yaşanan olaylar dikkatli bir biçimde analiz edildiğinde, Peygamber Efendimiz (sav)’in 1400 yıl önce aktardığı bu ahir zaman alametinin de gerçekleştiği görülmektedir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Beklenmedik siyasi gelişmeler yaşanması, ekonomik dengelerde yaşanan tarihi değişim, tebliğ faaliyetlerinin dünya çapında yapılması ve büyük etki uyandırması, ahir zaman alametlerinin teker teker gerçekleşmesi, teknolojinin hızla gelişmesi ve olağanüstü doğa olaylarının yaşanması bu 30 yıllık zaman dilimi içinde gerçekleşen önemli olaylardan birkaçıdır.

Peygamber Efendimiz (sav) Hz. Mehdi’nin ortaya çıkacağı dönemde gerçekleşecek olan bu alameti, hadislerinde şöyle bildirmektedir:

“Onun zamanında büyük hadiseler vuku bulacak.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 27)

“Onun zamanında nice hayret veren haller zuhur edecektir.” (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)

“Onun zuhur mebdeleri ve mukaddimeleri (çıkış alametleri) Resulullah Efendimiz (sav)’in irhasatına* benzer.” (Mektubat-ı Rabbani, 2/258)

* İrhasat: Hz. Muhammed (sav)'in peygamberliğinden evvel meydana gelen olağanüstü hallerdir ki (Doğduğu gece yeni bir yıldız doğmuş, ateşe tapan (Allah’ı tenzih ederiz.) İran Padişahlarının sarayının 14 burcu yıkılmış, İran'da 1000 yıldır yanmakta olan Mecusi ateşi sönmüş, Semavi Vadisi sel suları altında kalmış, Save Gölü kurumuştu.), bunlar peygamberliğine delil teşkil eden olaylardandır.

Hicri 14. yüzyıl başından (1979-1980) itibaren Peygamber Efendimiz (sav)’in bu hadislerinde dikkat çektiği şekilde dünya tarihinde daha önce yaşanmamış birçok olaya şahit olunmuştur. İşte dünya tarihinin son 30 yılında meydana gelen önemli olaylar...

1979

Afganistan Rusya Tarafından İşgal Edildi


“Talikan'a (Afganistan'a) yazık oldu. Şüphesiz Allah Teala'nın orada altın ve gümüş olmayan hazineleri vardır. Orada Allah'ı hakkıyla bilen insanlar vardır. Onlar ahir zaman Mehdi'sinin yardımcılarıdır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 59)

Hadiste Afganistan'ın ahir zamanda işgal edileceğine işaret vardır. Gerçekten de Rusların Afganistan'ı işgali olan 1979 yılı Hicri 1400 yılına, diğer bir ifadeyle Hicri 14. yüzyılın başlangıcına denk gelmektedir. Ayrıca bu rivayette Afganistan'ın maddi zenginliklerine dikkat çekilmektedir. Bugün Afganistan'da çeşitli sebeplerle işletilmeye açılmamış büyük petrol yatakları, demir havzaları ve kömür madenleri tespit edilmiştir.

Dördüncü Sulh (Arap-İsrail Barışı) Gerçekleşti

“Sizinle insanlar (bir nüshada Rumlar deniyor) arasında dört sulh olacak, dördüncü sulh, Heraklius ehlinden bir adam vasıtası ile olur ve bu yedi sene devam eder..." (Kıyamet Alametleri, Osman Çataklı, 299/8)

Bu alamete göre Müslümanlarla Müslüman olmayanlar arasında 4. kez bir barış anlaşması yapılacak, bu anlaşma 7 yıl sürecektir. İslam aleminden birçok kimsenin kanaati, hadiste geçen "4. Sulh"un, 1979'da ABD-İsrail ve Mısır arasında Amerika'da Camp David'de yapılan anlaşma olduğudur. (En doğrusunu Allah bilir.)

Kabe’de Kan Akıtıldı

“Onun çıkacağı yıl, insanlar hacca, başlarında bir emir bulunmadan gidecekler... Hep birlikte Beyt-i Şerif'i tavaf edecekler, sonra Mina'ya indiklerinde birbirine saldıracak, hacılar soyulacak, kanlar Akabe Cemresinin üzerine akacak.” (Kıyamet Alametleri, s. 168-169)

Hadislerde "onun çıkacağı yıl" cümlesi kullanılarak, Mehdi'nin çıkış tarihinde Hac sırasında meydana gelecek bir katliama dikkat çekilmektedir. 1979 yılında, Hac sırasında gerçekleşen Kabe baskınında aynen böyle bir katliam yaşanmıştır. Çok ilginçtir ki bu kanlı Kabe baskını da ahir zamanın başlangıcının ve Mehdi'nin çıkışının diğer alametlerinin gerçekleştiği dönemin tam başında yani Hicri 1400 yılının ilk gününde, 1 Muharrem 1400 (21 Kasım 1979) tarihinde meydana gelmiştir.

Yine hadis-i şerifte kanların akacağından bahsedilerek öldürme olayına dikkat çekilmiştir. Baskın sırasında Suudi askerleri ile saldırgan militanlar arasında meydana gelen çarpışmada 30 kişinin öldürülmesi, bu rivayetin kalan kısmını da doğrulamıştır.

1980

İran-Irak Savaşı Başladı


“Şevval ayında ayaklanma Zilkade'de harb konuşmaları, Zilhicce'de ise harb vaki olacak.”

Hadiste belirtilen Şevval, Zilkade ve Zilhicce ayları İran-Irak savaşının gelişim aşamalarıyla aynı tarihlere denk gelmektedir: İran Şahı'na karşı olan ilk ayaklanma, bilindiği gibi, hadiste belirtilen 5 Şevval 1398 (8 Eylül 1976)'de olmuştur. Hicri 1400 Zilhicce (1980 Ekim) ayında İran-Irak arasındaki savaş tam anlamıyla başlamıştır.

Yılın başlarında ilk AIDS vakaları tespit edildi. Şu ana kadar on binlerce kişinin ölümüne sebep olan bu hastalığa "Çağın Vebası" ismi verildi.


1981

Ramazan Ayında Güneş ve Ay Tutulmaları Gerçekleşti (1981-1982)


“Mehdi için 2 alamet vardır ki... Bunun birincisi, Ramazan'ın birinci gecesi Ay'ın; ikincisi de, Ramazan'ın ortasında Güneş'in tutulmasıdır.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 47)

“... Güneş'in oruç ayının ortasında, Ay'ın ise sonunda tutulması...” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 37)

“Ramazan'da iki defa tutulma olacaktır...” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 49-53)

Hadislerde dikkati çeken en önemli nokta Ramazan Ayı'nda hem Güneş hem de Ay tutulmasının gerçekleşmesidir. Bir ay içinde "Ay"ın ve "Güneş"in iki kere tutulması gerçekte çok düşük bir ihtimaldir. Bu, belli döneme denk gelmesi olasılığı açısından normal şartlarda gerçekleşmeyecek bir durumdur.

Eğer bu hadislerde tarif edilen olaylar dikkatle incelenirse, rivayetler arasında çeşitli farklılıklar olduğu göze çarpar. Böyle bir durumda yapılacak en doğru şey, aynı olaya bakan farklı rivayetlerin ittifak ettikleri ortak yönleri tespit etmek olacaktır. Buna göre, hadis rivayetlerinin toplamından çıkan ortak sonuçlar şunlardır:

1. Ramazan ayında Ay ve Güneş tutulmaları olacaktır.

2. Bu tutulmalar ortalama 14-15 gün arayla olacaktır.

3. Bu tutulmalar iki kere tekrarlanacaktır.

Bu tespitlere uygun olarak, 1981 yılında (Hicri-1401'de) Ramazan Ayı'nın 15. günü Ay, 29. günü de Güneş tutulmuştur. Yine "ikinci olarak", 1982 yılında (Hicri-1402'de) Ramazan Ayının 14. günü Ay, 28. günü de Güneş tutulmuştur.

Bu olayların Hz. Mehdi'nin diğer çıkış alametleriyle aynı dönemde meydana gelmesi ve Hicri 14. yüzyıl başlarında, üst üste iki yıl (1401-1402) mucizevi bir tarzda tekrarlanması rivayetlerin işaretinin bu olaylar olabileceğini kuvvetlendirmektedir.

Mısır Meliği Öldürüldü

“Ondan önce Şam ve Mısır melikleri öldürülecektir...” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamet-il Mehdiyy-il Muntazar, s. 49)

Mısır'ın yakın tarihi incelendiğinde hadiste de belirtildiği gibi, bir "meliğin" öldürüldüğü görülmektedir: 1970 yılında Mısır'ın başına geçen ve 11 yıl iktidarda kalan Enver Sedat.

Enver Sedat 1981 yılında bir resmi geçit sırasında muhalifleri tarafından düzenlenen bir suikast sonucunda hayatını yitirmiştir.

1986

Kuyruklu Yıldız Doğdu


“Mehdi'nin çıkışından evvel, (her tarafı) aydınlatan kuyruklu bir yıldız doğacaktır.” (Kıyamet Alametleri, s. 200)

“O gelmeden önce, doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir.” (El-Kavlu'l Muhtasar Fi Alamatil Mehdiyy-il Muntazar, s. 53)

“O yıldızın doğması, Güneş ve Ay tutulmasından sonra olacaktır.” (Kitab-ül Burhan Fi Alameti-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 32)

Hadislerde belirtildiği gibi:

1986 yılında (Hicri 1406'da) yani 14. yüzyıl başlarında "Halley" kuyruklu yıldızı Dünyamızın yakınından geçmiştir. Bu kuyruklu yıldız parlak, ışıklı bir yıldızdır.

Hareket yönü doğudan batıya doğrudur.

1981 ve 1982 (1401-1402) yıllarında meydana gelen Ay ve Güneş tutulmaları olayından sonra ortaya çıkmıştır.

Bu yıldızın doğuşunun da diğer alametler ile aynı zamanda meydana gelmesi, Halley kuyruklu yıldızının hadiste işaret edilen yıldız olduğunu doğrular niteliktedir.

26 Nisan 1986'da Ukrayna'daki Çernobil Nükleer Santralında şimdiye kadar görülen en büyük nükleer kaza meydana geldi. Birçok Avrupa ülkesi yayılan radyasyondan etkilendi.

1989

Soğuk Savaşın sembolü olan Berlin Duvarı inşasından tam 28 yıl sonra yıkıldı.

1990

Sovyetler Birliği yıkıldı ve Gorbaçov'la birlikte Bağımsız Devletler ortaya çıktı.

İnternet İlk Kez Genel Kullanıma Açıldı

1969 yılında ilk iletişim ağı olan ARPANET’in kurulmasının ardından, internetin ilk kullanıcıları üniversitelerdeki akademisyenler oldu. İnternetin genel kullanıcıya açılması ise 1990 yılını buldu. Bu ağ sayesinde, bilgiler paylaşılabilir, programlar ortak kullanılabilir hale geldi.

Günümüzde ise internet yoluyla dünyanın bir ucundan diğer ucuna, saniyelerle ölçülen sürelerle bilgi gönderilebilmektedir. Hatta internet sadece yazıların değil, kitapların, resimlerin veya filmlerin de çok kısa sürede kilometrelerce uzaklıktaki başka bir yerden okunmasını veya izlenmesini mümkün kılmaktadır. Kuran ahlakı konusunda bilgi sahibi olmayan milyonlarca insan, iman etmelerine vesile olacak bilgilere internetle hızlı, kolay ve zahmetsizce erişebilme imkanına kavuşmuştur.

1991

Irak'ın Kuveyt'i işgali sonrasında, 1990 yılından beri hareketli olan bölgede Birinci Körfez Savaşı başlamış oldu. Kuveyt'e ait petrol kuyularının ateşe verilmesi sonucunda Kuveyt ve Basra Körfezi'ni çok büyük bir ateş sardı.

Bangladeş'te meydana gelen sellerin sonrasında 120.000'in üstünde kişi öldü, milyonlarca kişi evsiz kaldı.

1993

Avrupa'nın ortasında bulunan Bosna ve Kosova'daki katliamda yüz binlerce Müslüman öldürüldü ve yüzbinlercesi yurtlarından çıkarıldı.

1997

Hale-Bopp kuyruklu yıldızı, saatte 160 km hızla Dünya'nın 195 milyon km yakınından geçti.

1999

Merkez üssü İzmit olan 7,4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. 45 saniye süren deprem sonucunda 17 bin 800’den fazla kişi yaşamını yitirdi.

Asrın son güneş tutulması yaşandı.

Bediüzzaman Said Nursi dze Hz. Mehdi’nin Zuhuru Öncesinde Yaşanacak Hayret Verici Olaylara Dikkat Çekmiştir

“Böyle bir cemaat-ı azime (Peygamber Efendimiz (sav)'in soyundan gelen büyük seyyidler cemaati) içindeki mukaddes kuvveti tehyic edecek (harekete geçirecek) ve uyandıracak HADİSAT-I AZİME (büyük olaylar) VÜCUDA GELİYOR (meydana geliyor). Elbette O KUVVET-İ AZİMEDEKİ (büyük kuvvetteki) BİR HAMİYET-İ ALİYE (yüce bir gayret) FEVERAN EDECEK (harekete geçecek) ve HAZRETİ MEHDİ BAŞINA GEÇİP, TARİK-I HAK (hak yola) VE HAKİKATE (gerçeğe) SEVK EDECEK.” (Mektubat, s. 473)

Değerli İslam alimi bu sözleriyle büyük olayların meydana gelmesinin Hz. Mehdi'nin gelişinden önce oluşacak olan ortamın bir alameti olduğunu ifade etmiştir. Bediüzzaman ayrıca, ahir zamanda Müslümanların hamiyet yani koruma duygularını harekete geçirecek ve gayretlerini artıracak büyük olaylar yaşanacağına dikkat çekmiş ve Hz. Mehdi'nin Müslümanların önderliğini üstlenerek, onları doğruya ileteceğini açıklamıştır.

2000’ler

2001

Tozlu Dumanlı Bir Fitne


“Tozlu dumanlı, karanlık bir fitne görülecek, bunu diğerleri takip edecek...” (Kitab-ül Burhan fi Alamet-il Mehdiyy-il Ahir Zaman, s. 26)

11 Eylül’de Dünya Ticaret Merkezi ve Pentagon’a düzenlenen terör saldırısı sonucunda 3 bin kişi hayatını kaybetmişti. Bu hadiste, Hz. Mehdi'nin çıkışından önce, tozlu ve dumanlı, karanlık bir fitnenin görüleceğinden söz edilmektedir. Fitne, "insanın akıl ve kalbini doğrudan doğruya hak ve hakikatten saptıracak şey, savaş, azdırma, karışıklık, ihtilaf, kavga" gibi anlamlara gelen bir kelimedir. Hadiste bu fitnenin ardında toz ve duman bırakacağı belirtilir. Ayrıca bu fitnenin "karanlık" olarak nitelendirilmesi, nereden geldiği belli olmayan, umulmadık bir olay olduğuna işaret kabul edilebilir. Bu açılardan bakıldığında söz konusu hadisin, 11 Eylül 2001 tarihinde Amerika Birleşik Devletleri'nin New York ve Washington şehirlerinde meydana gelen, dünya tarihinin en büyük terör olayı olarak nitelendirilen bu saldırıya işaret etmesi muhtemeldir. Televizyon ekranlarında ve gazetelerde de şahit olunduğu gibi, bu iki büyük terör olayının ardından büyük bir toz bulutu ve duman çevreyi sarıp kuşatmıştır. Patlamalar sonucunda çöken binalar ise, daha büyük bir toz bulutunun oluşmasına neden olmuş, hatta çevredeki insanların üzerleri tamamen bu tozla kaplanmıştır. Bu olay, hadiste haber verilen ve Hz. Mehdi'nin çıkışının bir alameti olarak bildirilen "tozlu dumanlı, karanlık fitne" olabilir. (En doğrusunu Allah bilir.)

Hindistan’da 7.9 şiddetinde deprem meydana geldi, can kaybı 30 bine ulaştı.

Dünyanın pek çok yerinde kuraklık alarmı verildi.

2003

Amerika-Irak Savaşı Başladı... Bağdat Alevler Altında Kaldı...


“Ahir zamanda Bağdat alevlerle yok edilir...” (Risalet-ül Huruc-ül Mehdi, Cilt 3, sf. 177)

2003 Irak Savaşı'nda, savaşın ilk gününden itibaren Bağdat, en yoğun bombardımana tutulan şehirlerden biri oldu. Ağır bombardıman, geceleri Bağdat'ın tıpkı hadiste haber verildiği gibi alev alev yanmasına neden oldu. Bağdat'ın gazete ve televizyon haberlerine yansıyan görüntüleri, yukarıdaki hadiste dikkat çekilen "alevlerle yok edilir" açıklaması ile tam olarak mutabıktır.

Irak Ordusu Kayboldu

“Mehdi'nin beş alameti bulunur. Bunlar Süfyani, Yemani, semadan bir sayha (çağrı, nara), Beyda'da bir ordunun batışı ve günahsız insanların öldürülmesidir.” (Naim Bin Hammad)

“...Kendisine bir ordu gönderilecek. Bunlar yerin bir çölünde iken yere batırılacaklardır.”

2003 yılında gerçekleşen Irak Savaşı sırasında Irak ordusunun büyük bir kısmının neredeyse birdenbire ortadan yok olması savaşın en dikkat çekici olaylarından biriydi. Birçok gazete ve televizyonda, Cumhuriyet Muhafızları olarak bilinen yaklaşık 60.000 kişilik ordunun ve Fedailer olarak bilinen yaklaşık 15.000 Iraklı askerin kaybolması haber olarak yer aldı. Hadislerde bu konuya dikkat çekilmesi, Hz. İsa'nın ve dolayısıyla Hz. Mehdi'nin geliş alametlerinden biri olan "bir ordunun batması" olayının gerçekleşmiş olabileceğini göstermektedir. (En doğrusunu Allah bilir.) Nitekim ilerleyen günlerde de savaş uçaklarının bir kısmının çöl kumları altına gömülmüş olarak bulunması, hadiste bahsedilen çölde bir ordunun batması olayının Irak ordusu ile ilgili olma ihtimalini güçlendirmektedir.


Suudi Arabistan’da son 12 yılın en şiddetli yağışları görüldü. Dünyanın en kurak bölgelerinden olan Mekke’de meydana gelen sel felaketinde pek çok kişi hayatını kaybetti.


60.000 senede bir gerçekleşen bir olay meydana geldi ve Mars gezegeni 27 Ağustos’ta Dünya'ya en yakın konuma geldi.

2004

Doğuda Yer Batması Tsunami


“On alamet görülmeden kıyamet kopmayacaktır; ... Biri doğuda, biri batıda, bir diğeri de Arap Yarımadası'nda meydana gelecek yere batma hadisesi..." (Müslim, Fiten, 39)

Peygamber Efendimiz (sav)'in haber verdiği kıyamet alametlerinden bir tanesi, "doğu tarafında gerçekleşecek olan yere batma" hadisesidir. Bu alametin büyük bir kara parçasının ya da insan topluluğunun ortadan kalkması, yeryüzünden yok olması anlamına gelmesi muhtemeldir. (En doğrusunu Allah bilir.) 2004 yılının son ayında Güney Asya'da gerçekleşen büyük tsunami felaketi bu alametle çok büyük benzerlikler göstermektedir.

Tarih boyunca Asya'da, Uzakdoğu'da çeşitli felaketler, depremler ve kasırgalar yaşanmıştır. Bu felaketlerde çok büyük yıkımlar gerçekleşmiş, çok yüksek sayılarda insan hayatını kaybetmiştir. Ancak 26 Aralık 2004 tarihinde Güney Asya'da gerçekleşen ve 400 bin kişiye yakın insanın ölümüyle sonuçlanan tsunami, bu felaketlerin en büyüğü olmuştur.

Kıyamet alametlerinin birbiri ardına gerçekleştiği ahir zamanda meydana gelen bu tsunami felaketi, Güney Asya ülkelerinden Endonezya, Sri Lanka, Hindistan, Malezya, Tayland, Bangladeş, Myanmar, Maldiv Adaları ve Seyşel Adaları'nı hatta 5 bin km uzaklıktaki bir Afrika ülkesi olan Somali sahillerini etkilemiş, şehirlerin deniz sularının altında kalıp yok olmasına, dünya haritasının değişmesine neden olmuştur.

2005

Katolik Kilisesi'nin Lideri Papa II. Jean Paul 84 yaşında hayatını kaybetti.

Pakistan’da meydana gelen deprem sonucunda yaklaşık 40 bin kişi yaşamını yitirdi.

Batıda Yer Batması Katrina

“On alamet görülmeden kıyamet kopmayacaktır; ... Biri doğuda, biri batıda, bir diğeri de Arap Yarımadası'nda meydana gelecek yere batma hadisesi..." (Müslim, Fiten, 39)

ABD'nin Meksika Körfezi'nde yaşanan Katrina Kasırgası'nın meydana getirdiği büyük yıkım, Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav)'in haber verdiği bir diğer kıyamet alametini, "Batıdaki Yere Batış"ı akıllara getirmektedir.

Katrina kasırgası 30 milyar dolarlık zarara neden oldu. Kasırga birçok şehirde çok büyük tahribat oluştururken, New Orleans'ı yaşanamayacak hale getirdi. ABD'nin turizm ve kültür merkezlerinden biri olarak kabul edilen New Orleans'ın yüzde 80'i sular altında kaldı. Bazı yerlerde suyun yüksekliği 6 metreyi aştı. Dolayısıyla New Orleans suların altına gömülerek, adeta ortadan kalktı. Peygamberimiz (sav)'in haber verdiği "Doğudaki yere batma" alameti Endonezya'da yaşanan tsunami felaketine bir işaret olabileceği gibi, "Batıdaki yere batma" hadisesi de New Orleans şehrinin ortadan kalkışına bir işaret olabilir. Hiç şüphesiz en doğrusunu Allah bilir.

2006

Sayın Adnan Oktar’ın tüm dünyada büyük etki uyandıran “Yaratılış Atlası” adlı dev eserinin birinci cildinin Ağustos ayında ilk Türkçe baskısı, Ekim ayında ilk İngilizce baskısı ve Aralık ayında da ilk Fransızca baskısı yapıldı.

Ölümcül kuş gribi virüsü H5N1, Afrika’da ilk kez Nijerya’da tespit edildi. Fransa başta olmak üzere birçok Avrupa ülkesinde kanatlı hayvanların aşılama işlemlerine hız verildi.

Papa 16. Benedikt Türkiye’yi ziyaret etti.

2007

Yaratılış Atlası Fransa’yı Sarstı


Sayın Adnan Oktar’ın “Yaratılış Atlası” adlı eseri Avrupa’nın en tanınmış simalarına ve tüm eğitim merkezlerine ulaştırıldı. Bu durum, bugüne kadar savundukları sapkın felsefe ve fikirlerin karşıtı olan görüşleri önemsemeyen ve tehlike olarak görmeyen Batı dünyasında özellikle de Fransızlarda, büyük bir şaşkınlığa ve adeta bir kültür şokuna neden oldu.

Avrupa Konseyinde Yaratılış Atlası Paniği Yaşandı

Avrupa halkının Yaratılış Atlası ile ilk defa gerçekleri görme imkanı bulmasının ardından, Darwinizm'in yerle bir olmasından dolayı oluşan şiddetli panik tüm Avrupa'yı salladı. Bu paniğin sonucunda, merkezi Fransa'nın Strasbourg şehri olan Avrupa Konseyi'nde, 4 Ekim 2007 tarihinde, okullarda Yaratılışçılığın okutulmaması yönünde bir rapor hazırlandı. Konsey, Yaratılışçılığın Avrupa’ya esas olarak Adnan Oktar’ın Yaratılış Atlası isimli kitabı yoluyla yayıldığını belirterek, Avrupa ülkelerinden söz konusu eserin yayılmasının önüne geçilmesini istedi. Söz konusu raporda okul müfredatlarında sadece evrim teorisinin yer alması gerektiğinin savunuluyor olması, Yaratılış Gerçeğini öğrenen çocukların materyalist birer birey haline gelmeyeceğinden ötürü duyulan korkuyu açıkça ortaya koymuş oldu.

Sarkozy: Dinler Tüm Uygarlıkların Kaynağıdır

“Yaratılış Atlası”nın etkileri dünya liderleri üzerinde de görülmeye başlandı. Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, “kamuya ait okullarda din derslerine yeniden başlanması gerektiğini” açıkladı. Yeni öğretim yılı nedeniyle ülkedeki tüm öğretmenlere bir mektup gönderen Sarkozy, “laik okul sistemini desteklediğini, ancak din olgusunun okul dışında bırakılmasına karşı olduğunu” dile getirdi.

2007

Bölücü Terör Örgütünün Sayın Adnan Oktar’ın 90’lı Yıllardan Beri Gündeme Getirdiği Marksist-Leninist Kökleri Tüm Çevrelerce Dile Getirildi

Bölücü terör örgütünün etkisiz hale getirilip tamamen yok edilmesi için askeri bir harekatın yanı sıra terör örgütü ile fikri platformda da mücadele edilmesinin gerekliliği sıkça dile getirilmeye başlandı. Gerek siyasi çevrelerde gerekse basında özellikle Ekim ve Kasım aylarında bu konu hakkında çok fazla konuşuldu ve yazıldı. Dile getirilen görüşlerde, ağırlıklı olarak üzerinde durulan ortak bir nokta vardı: PKK'nın Marksist-Leninist, komünist ve ateist bir örgütlenme olarak nitelendirilmesi...

PKK'nın ideolojik yapısı hakkında ortak bir nitelendirme yapılmış olması ve bu yapının özellikle vurgulanması son derece önemliydi. Çünkü bu, aynı zamanda fikri mücadelede bulunulacak hedefi de bir kez daha işaret etmiş oldu.

2008

Dünyanın En Büyük Dininin İslam Olduğu Açıklandı


31 Mart 2008 tarihinde Reuters Haber Ajansı tarafından yayınlanan bir haber, İslamiyet'in dünya çapındaki uyanışını ve yaşanan bu yeni dönemi detaylarıyla ortaya koydu. Dünya Katoliklerinin en yüksek dini otoritesi olan Vatikan’da görevli olan ve Vatikan’ın 2008 yıllığını hazırlayan Vittorio Formenti’nin Vatikan’ın gazetesi L’Osservatore Romano’da yaptığı açıklamaya göre, 2006 yılı rakamlarına göre Müslümanların sayısı dünya nüfusunun yüzde 19,2’sine ulaştı ve Katoliklerin sayısı ise yüzde 17.4 oranında kaldı. Monsenyör Formenti “Artık zirvede değiliz. Müslümanlar bizi geçti” diye ekleyerek aynı zamanda İslamiyet'in dünya çapındaki zaferini de ilan etmiş oldu.

Dünyanın Dört Bir Yanından Darwinizm’in Yıkılış Haberleri Geldi

Evrim teorisinin geçersizliğini ortaya koyan çalışmaların etkileri, çeşitli kamuoyu araştırmaları sonuçlarına yansıdı. Önde gelen 34 ülkede yapılan kamuoyu araştırmaları, tüm dünyada Yaratılış inancının çığ gibi büyüdüğünü ve evrim teorisinin yok olmaya başladığını gösterdi. Bu durum evrimcileri büyük bir telaşa düşürdü.

Hayır, Biz hakkı batılın üstüne fırlatırız, o da onun beynini darmadağın eder. Bir de bakarsın ki, o, yok olup gitmiştir. (Allah’a karşı) Nitelendiregeldiklerinizden dolayı eyvahlar size. (Enbiya Suresi, 18)

Nicolas Sarkozy’nin Yaratılışı Desteklediği Açıklandı

Fransa'nın günlük gazetelerinden La Libération, 22 Nisan 2008 tarihli baskısında "Antropolog Pascal Picq yaratılışçılığın güçlendiğini bildiriyor" başlıklı bir habere yer verdi. 140.000 tirajlı gazetenin söz konusu haberinde, Fransa'da yaratılışçılığın güçlenmesi ve Yaratılış Atlası'nın bu değişimle ilgili etkisinden şöyle bahsedildi:

“... Sarkozy’nin yaratılışa inananların söylemlerini doğrulayan açıklamaları beni çok şaşırttı. Onlara göre 20. yüzyılın kötülüklerinin sebebi insanların dinden uzaklaşmaları. Delil? Yaratıcısından uzaklaşmış olan insan, Darwin’in teorisine bağlı olarak hareket eden bir hayvana dönüştü. Eğer insanın bir aşağı hayvan türünden geldiği öğretilirse ve din eğitimi verilmezse, bu bütün felaketlerin sebebi oluyor. Dolayısıyla eğitimden evrim konusunu çıkartmak gerekir... Medya İslami yaratılışçı akımlardan pek endişelenmiyordu. Ta ki Türk yazar Harun Yahya’ya ait olan Yaratılış Atlası binlerce kişiye ulaşıncaya kadar. Tek bir hamlede tam bir panik gerçekleştirdi, çünkü Müslüman bir ülkeden gelen bir kitap, gerçeklikler denizine adeta bir tuğla gibi düştü...” (La Libération, 22 Nisan 2008)

Tony Blair Din Dersi Vermeye Başladı

İngiltere eski Başbakanı Tony Blair de, tıpkı Fransa Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy gibi, Yaratılış Atlası'nın tüm dünyaya yayılmasından ve evrim teorisinin kesin ve net delillerle çürütülmesinden sonra, Allah inancını sürekli olarak teşvik etmiş ve açıklamalarında Allah'ı yüceltmiştir. Eski bir sosyalist olan ve daha önce din ve manevi değerler hakkında neredeyse hiçbir yorumda bulunmayan Blair, Yaratılış Atlası'nın Yaratılış gerçeğini ilan etmesinden sonra, yaşamının geri kalanını dini çalışmalara adayacağını açıkça belirtmiştir.

Tony Blair, aynı zamanda ABD'deki Yale Üniversitesi'nde ders vermeye de başlamıştır. İnanç ve küreselleşme dersi veren Blair, ilk dersinde öğrencilerine modern dünyada dini inançla başarılacak pek çok güzel şeyin bulunduğunu anlatmıştır. Dini inancın çatışmaların yatıştırılmasına vesile olduğundan bahseden Blair, "Samimiyetle inanıyorum ki, inanç ve küreselleşme 21. yüzyılın en belirleyici unsurlarıdır" diye konuşmuştur. (Hürriyet Gazetesi - Milliyet Gazetesi / 21.09.2008)

2008

Sayın Adnan Oktar’ın Birlik Mesajları Hayata Geçmeye Başladı


- Kafkas İttifakında Önemli Gelişmeler Yaşandı

Sayın Adnan Oktar’ın Onursal Başkanı olduğu Bilim Araştırma Vakfı’nca 29 Mayıs 2008 tarihinde yayınlanan "İki Devlet Tek Millet Olarak Azerbaycan – Türkiye Birleşsin" ilanının hemen ardından 04 Haziran 2008 tarihinde yaşanan gelişmeler, Sayın Adnan Oktar’ın uzun yıllardır gündeme getirdiği İslam Birliği yolunda önemli bir adım oldu. Sayın Başbakanımız Tayyip Erdoğan ve Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, "İki devlet tek millet" olma yönündeki temennilerini ve önümüzdeki dönemde bunu gerçekleştirmek için yapacakları çalışmaları açıklayarak Türk – İslam Birliği’ni büyük bir heyecanla bekleyen çevrelere önemli bir müjde verdiler.

Sayın Adnan Oktar'ın eserlerinden faydalanılarak hazırlanan gazete ilanlarında, Azerbaycan-Türkiye ittifakı anlatılırken, Ermenistan'a karşı izlenmesi gereken politikanın da üzerinde durulmuştu. Bu ilanlarda, geçmişte yaşanılan anlaşmazlıkların bir kenara bırakılarak, geleceğe bakılması gerektiği ifade edilmiş ve her iki tarafın da üzerine düşen sorumluluklar dile getirilmişti. Ermenistan'ın mutlaka dostane bir politika izlemesi gerektiği, komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmasının önemi, Türk-İslam Birliği'nin Ermenistan'ın lehine bir gelişme olduğu önemle vurgulanmıştı.

Tüm bunların ardından;
(Kıyamet Alametleri, Berzenci, s. 166) (Müslim'den; Geleceğin Tarihi 4, s.31)
  • Azerbaycan ve Ermenistan arasında, Türkiye'nin önderliğinde, tarihte benzeri olmayan bir şekilde yakınlaşma başladı.

  • Türkiye bölgedeki kültürel ve ekonomik her türlü yatırım ve projeye Ermenistan'ı da davet eden bir politika izledi.

  • Ermenistan devlet yöneticileri de örneğine bugüne kadar pek rastlanmayan dostluk mesajları vermeye başladılar ve mevcut anlaşmazlıkların diplomasi yoluyla çözülmesi gerektiğine yönelik açıklamalarda bulundular.

  • Başbakanımız Tayyip Erdoğan'ın Azerbaycan'ı ziyaretinin ardından, Temmuz ayının başında Sayın Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül de Azeri ve Ermeni Devlet Başkanları ile bir araya geldi. Bu ziyaret sırasında dostluk ortamı daha da belirgin hale geldi. Ziyaret esnasında Ermenilerin sözde soykırım iddialarını hiç gündeme getirmemeleri, sözde soykırım anıtının ışıklarını kapatmaları, Ermeni milli takımının armasından Ağrı Dağı sembolünün çıkarılması, Abdullah Gül ve beraberindeki resmi heyete iftar daveti verilmesi güzel gelişmelerdir.

Sayın Adnan Oktar'ın Türk-İslam Birliği'nin kurulmasının aciliyetini ve önemini vurgulayan açıklamalarını takiben, bu birliğin tesis edilmesi yolunda her geçen gün önemli bir gelişme yaşanıyor.

- İran Cumhurbaşkanı Mahmud Ahmedinejad’ın Türkiye Ziyareti

İran Cumhurbaşkanı Sayın Mahmud Ahmedinejad'ın son İstanbul ziyareti de bu yönüyle çok dikkat çekici oldu. Sayın Ahmedinejad'ın ziyareti boyunca sevginin ve kardeşliğin üzerinde durması, Türkiye'ye duydukları muhabbeti vurgulaması, Müslümanların birlik olması gerektiğine dikkat çekmesi ve Müslümanların arasında ayrılık olmadığını vurgulayan tavırlarda bulunması son derece önemli gelişmelerdir.

Dünya Tarihine Damga Vuracak Bir Ekonomik Kriz Başladı

Ekim ayının başı, başta ABD’de olmak üzere dünya ekonomisinde uzun süredir sinyal veren tarihi bir krizin başlangıcı oldu. Bazı uzmanlarca krizin 1929 yılında yaşanan ve 1930’lu yıllar boyunca devam eden ekonomik buhranı bile gölgede bırakabileceği öngörüldü. Bankaların iflas etmesi 80 yıl sonra yeniden piyasaları alt üst etti. New York’ta bütçe açığını kapatmak için otoyol, köprü ve tüneller satışa çıkartıldı.

Frankfurt’tan Washington’a, Hong Kong’tan Londra’ya dünyanın çeşitli bölgelerindeki merkez bankalarında alınan tedbirlere, açıklanan kurtarma paketlerine rağmen dünya borsalarındaki çöküşün sürmesi, bir hafta içinde finans piyasalarında 4 trilyon doları aşan bir kayba sebep oldu.

Birleşmiş Milletler’in refah seviyesi en yüksek ülkeler listesinde ilk sırada yer alan İzlanda, batma noktasına geldi. Ayrıca Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde de resesyon (durgunluk) yaşanmaya başlandı.

Ergenekon Çetesi Çökertildi

Sayın Adnan Oktar, “Harun Yahya” müstear adıyla 1997 yılında kaleme aldığı “Terörün Perde Arkası” isimli eserinde, “Ergenekon” örgütünün ismini açıkça vererek bu materyalist-Darwinist ateist yapılanmayı ilk deşifre eden kişi olmuştu. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin inancını, dirlik ve düzenini silah yoluyla bozmaya kalkışan bu çete, Türk Milleti’nin harcı olan manevi değerlere ve bunları savunanlara karşı savaş açmış bir komite yani çeteydi. Ergenekon örgütü, Devletimizin üst kademelerindeki bürokraside de kendine yer edinerek, etki alanını genişletmiş ve uzun yıllar boyunca da şer eksenini kuvvetlendirmişti.

Ergenekon’un varlığının deşifre edilmesi, ideolojisinin ortaya konması, ülkemize zararlarının anlatılması sürecinin sonunda, İslam ahlakı karşıtı bu çetenin ele geçirilmesi, Devletimiz ve kahraman ordumuzun eliyle gerçekleşti. Ülkemizin, Devletimizin ve Milletimizin baş koruyucusu olan kahraman ordumuz, Allah’ın yardımıyla bu şer’i fikir ve yapılanmaların yaygınlaşmasının önüne geçmek için Deccaliyetin komitesi yani çetesi olan Ergenekon’u çökertti.

ABD Tarihinin İlk Siyahi Başkani Seçildi

Amerika Birleşik Devletleri’nde 4 Kasım 2008 tarihinde yapılan 44. başkanlık seçimi, ABD ve dünya tarihi için önemli bir şekilde sonuçlandı. “ABD’nin ilk siyahi başkan adayı” ünvanına da sahip olan Barack Hussein Obama, seçimleri kazandı ve ilk siyahi ABD başkanı olarak tarihe geçti.

Bu tarihi sonucun önemli bir yönü de, İslamiyet’te önemli bir yere sahip olan Mehdiyet konusunu yeniden gündeme getirmiş olmasıdır. Başkanlık seçimlerinden hemen önce Forbes dergisinde önemli bir haber yapılmıştır. Haberde aktarıldığına göre “Işık Okyanusu” adlı bir kitapta yer alan ve Hz. Ali’den nakledilen “Kıyametten hemen önce, uzun boylu siyah bir adam batıda iktidarı ele geçirecek. Dünyanın en büyük ordusunu komuta edecek. Üçüncü İmam’dan (Hz. Hüseyin) işaretler taşıyacak. Şiiler onun bizden olduğuna şüphe etmesin.” hadisi, Obama’nın başkanlığına ve Hz. Mehdi’nin ortaya çıkışına işaret ediyordu.( Obama and Ahmadinejad) (En doğrusunu Allah bilir.) Bu haberin yayınlanması ve ardından da Obama’nın başkan seçilmesiyle birlikte, tüm dikkatler yeniden Mehdiyet konusuna çekilmiştir.

Sonuç: İnsanlik tarihi önceden takdir edilmiş bir kaderdir

Dünya tarihinde tüm olaylar, “... Allah’ın emri takdir edilmiş bir kaderdir.” (Ahzab Suresi, 38) ayetiyle bildirildiği üzere Yüce Allah'ın belirlediği kusursuz kadere göre gelişmekte ve yaşanmaktadır. Tarihe geçmiş tüm savaşlar, barış anlaşmaları, afetler, ideolojiler, siyasi ve ekonomik değişimler, yapılan keşifler, tüm bu olaylarda rol oynayan insanlar ve saymakla bitiremeyeceğimiz kadar çok sayıda detayın hepsi, Yüce Allah'ın kontrolündedir ve O'nun hikmetli yaratışının birer parçasıdır. Dolayısıyla yakın tarihimizde dünya genelinde yaşanan tüm gelişmeleri de, bu doğrultuda değerlendirmek gerekmektedir. Yüce Rabbimiz, ahir zamanda dünyada gelişen tüm olayları Hz. İsa ve Hz. Mehdi’nin çıkışına zemin olarak yaratmaktadır. Bu nedenle son dönemde ülkemizde ve dünyada yaşanan gelişmeler, ahir zamanın müjdelenen şahsı Hz. Mehdi’nin çıkış alametlerini oluşturan dikkatle takip edilmesi gereken olaylardır. Farkında olunsa da olunmasa da bu olaylar, dünyayı Allah’ın izniyle hem İslam Birliği’ne hem de Mehdiyet konusuna yakınlaştırmaktadır. Bu müjdeli haberlerin gerçekleşmesi ise, Allah’ın izniyle çok yakındır. İnananlar, İslamiyet’in indirilmesinden sonra dünya tarihinin en özel ve en görkemli zamanlarından biri olacak bu günleri, heyecan ve coşku içinde beklemektedirler. O dönemde Allah’ın izniyle aşağıdaki ayetler tecelli edecektir:

“Allah’ın yardımı ve fetih geldiği zaman ve insanların Allah’ın dinine dalga dalga girdiklerini gördüğünde, hemen Rabbini hamd ile tesbih et ve O’ndan mağfiret dile. Çünkü O, tevbeleri çok kabul edendir.” (Nasr Suresi, 1-3)

Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 54. sayı (Aralık 2008) 2. sayfada yayınlanmıştır.


mesajkutusu.blogspot.com

Sitemiz kez ziyaret edilmiştir