Mübarek Ramazan Ayı'nın Takvada ve Hayırlarda Yarışmaya Vesile Olması

Müminlerin en belirgin özelliklerinden biri Kuran’ın "... Bizi takva sahiplerine önder kıl" diyenlerdir." (Furkan Suresi, 74) ayetiyle bildirdiği gibi, güzel ahlaklarıyla tüm insanlara örnek ve öncü olmayı istemeleri ve bunun için ciddi çaba harcamalarıdır.

Ancak salih müminlerin talip oldukları bu sorumluluğu yerine getirmek, beraberinde pek çok konuda ciddi fedakarlıkta bulunmayı gerektirebilir. Böyle bir durumda kişiler, kendi sorunları ya da ihtiyaçlarıyla değil, öncelikli olarak diğer insanların ihtiyaçlarıyla ilgilenecek, onların sorunlarına çözüm bulmaya çalışacaklardır. Ellerindeki tüm imkanları bu amaç için seferber edeceklerdir. Gerektiğinde sıkıntı içerisine girmeyi göze alacak, karşılaştıkları zorluklardan dolayı yılgınlığa kapılmadan sabır ve irade göstermek durumunda kalacaklardır.

Kuran'da tarih boyunca yaşamış olan tüm peygamberlerin ve salih müminlerin güzel ahlakı yaygınlaştırabilmek ve hakim kılmak için ciddi bir çaba harcadıklarından bahsedilmektedir. Bu mübarek insanlar, bu uğurda pek çok zorlukla karşı karşıya kaldıkları halde, büyük bir şevk ve fedakarlıkla güzel ahlakı tebliğ etmeye devam etmişlerdir. Bu samimi çabalarını ise yalnızca Allah (cc)'ın rızasını ve yakınlığını kazanabilmek için göstermişlerdir. Müslüman yaptığı fedakarlığın karşılığını yalnızca Allah (cc)'tan bekler. Kuran'ın pek çok ayetinde peygamberlerin tüm insanlara örnek olan ihlaslı tavırları bildirilmiştir. Örneğin Hz. Nuh'un, hiçbir karşılık beklemeden, yalnızca Allah (cc)'ın rızasını gözeterek güzel ahlakı tebliğ etmesi Kuran'da şöyle haber verilmiştir:

Hani onlara kardeşleri Nuh: "Sakınmaz mısınız?" demişti. "Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim." "Artık Allah'tan korkup-sakının ve bana itaat edin." "Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir." (Şuara Suresi, 106-109)

"Ey Kavmim, ben sizden buna karşılık bir mal istemiyorum. Benim ecrim, yalnızca Allah'a aittir... (Hud Suresi, 29)

İnsanların birçoğu, kendilerini hem dünyada hem de ahirette kurtuluşa ulaştıracak, mutlu ve güzel bir hayat yaşamalarını sağlayacak bu davete uymamakta, kendilerine anlatılanları anlamamakta direnmişlerdir. Peygamberler ve güzel ahlakı tebliğ eden diğer müminler, bu zorluğa karşı da sabretmiş, "sözün en güzelini" söyleyerek üstün bir ahlak göstermişlerdir. Hiçbir menfaat gözetmeksizin, yalnızca insanların ahirette zorlu bir azaptan kurtulabilmeleri için ellerinden gelen her türlü çabayı göstermişlerdir. Anlatılanları ısrarla anlamamakta direnen insanlara karşı hiçbir kızgınlığa kapılmadan, sabırla tekrar tekrar doğruyu anlatmak, bu amaçla aklı ve vicdanı en iyi şekilde kullanmak, doğruyu görebilmeleri için akılcı yöntemler bulabilmek, bunları sabır ve samimiyetle uygulayabilmek ancak vicdan sahibi insanların gösterebilecekleri bir ahlaktır. Kavmine yaptığı tebliği Nuh Peygamberin bu konudaki samimiyetini, fedakarlığını ve sabrını çok açık bir şekilde ortaya koymaktadır.

Hz. Nuh gibi tüm peygamberler ve salih müminler de yaşadıkları toplumlarda benzeri olaylarla karşılaşmışlardır. Ancak bunların hiçbirinden yılgınlığa kapılmamış, imanı ve güzel ahlakı yaşamaktaki kararlılıklarından vazgeçmemişlerdir.

Karşılamak üzere olduğumuz Ramazan Ayı da, İslam ahlakının güzelliğinin toplumun genelinde yaşandığı, kalplerin yumuşadığı, müminlerin bu yöndeki çabalarını canlandıran mübarek bir aydır. Yüce Rabbimiz Kuran’da Ramazan Ayı’nın “bin aydan daha hayırlı” (Kadir Suresi, 3) olduğunu bildirmiştir. Müslümanlar bu güzel imkanı değerlendirerek her konuda samimi bir vicdan muhasebesi yapmalı, eksiklerini tamamlamak, kusurlarını telafi etmek, imanlarını güçlendirmek ve ahlaklarını daha da güzelleştirmek üzere dünya ve ahiretleri açısından hayırlı kararlar almalıdırlar.

Bu mübarek ay insanların, tıpkı oruç ibadetinde Allah (cc)'ı razı etmek için irade kullandıkları gibi, Allah (cc)'ın emri olan diğer tüm ibadetler için de irade kullanmaya niyet etmelerine vesile olabilir. Bu vesileyle inşaAllah bir kişi, Yüce Allah (cc)'a daha da yakınlaşabilir. Oruç ibadetini yerine getiren bir kişi, bu maneviyat ve bilinçle Allah (cc)’ı razı edecek ahlakı eksiksiz yaşamaya başlayabilir, davranışlarını Kuran ahlakına uygun şekilde değiştirebilir, Yüce Rabbimiz'in emirlerini tam olarak yerine getirebilir.

Unutmamak gerekir ki Rahman ve Rahim olan, Sonsuz Kerem Sahibi Rabbimiz, kullarına sayısız imkanlar lütfeden, büyük af ve merhamet sahibi olandır. Allah (cc)’ın izniyle bu Ramazan Ayı da, Rabbimiz’in rahmetiyle tüm insanlar için pek çok hayra vesile olacak; tüm Müslümanların imanda, ibadetlerinde ve güzel ahlakta derinleşmeleri, takvada ve hayırlarda yarışmaları için bir imkan oluşturacaktır.

Bu makale, Milli Gazete gazetesinde 16 Eylül 2007 tarihinde yayınlanmıştır.


mesajkutusu.blogspot.com
Sitemiz kez ziyaret edilmiştir